Kahramanmaraş’ın Nurhak ilçesinde insanların temel geçim kaynağı hayvancılık. Ancak depremin ardından hasarlı evlerin hemen yanında bulunan damlarda yaşayan hayvanlara bakmak iyice zorlaştı. Besici Ömer Baş, hasarlı evinin yanındaki hayvanlarına her gün bakmaya gidiyor. Baş, korku içinde dama girdiğini, hayvanlarını düz bir ovaya taşımak istediğini ancak İlçe Tarım’dan gönderilen çadırların çok yetersiz olduğunu anlatıyor, çaresiz.
Kahramanmaraş’taki son günümüzde yaklaşık 12 bin nüfuslu Nurhak ilçesindeyiz. Şehrin en az nüfusunu bünyesinde barındıran bu küçük ilçe, diğer ilçelerde de olduğu gibi depremden hasar görmüş durumda. İlçe merkezi ve diğer noktalara birden fazla çadır kent kurulmuş. İlçe merkezine yakın bir çadır kente gidiyoruz. Burası 60 çadırın bulunduğu bir alan. Tuvalet, duş ve çamaşır makineleri kurulmuş. Konuştuğumuz yurttaşlar, çadır kentin depremden yaklaşık bir hafta sonra kullanıldığını, çadırlar gelene kadar ise bir okul bahçesinde tüm kalabalığın bir arada kaldığını belirtiyor. Çadır kentteki ortak alanlar, az sayıda insanın kullanması nedeniyle görece yeterli.
Konteyner bekleniyor
Çadır kentte ilerlerken kadınların, leğenlerde bulaşık yıkadığını görüyoruz. “Kolay gelsin” diyerek ilerliyoruz. Başta pek fazla insan bizimle konuşmaya istekli görünmüyor. Daha sonra çadırların önünde oturan bir aile bize sesleniyor: “Kimi arıyordunuz?”, “Gazeteciyiz. buradaki durumu öğrenmeye geldik” diyerek sohbete başlıyoruz. Aile bizi hemen çadırın önüne buyur ediyor, bize sandalye çekiyorlar. Çay-kahve ikram etmek istiyorlar. “Yok içtik, teşekkürler” dememize rağmen yine de kahve getiriyorlar. Sohbet ettiğimiz kişilerin pek çoğunun evleri depremde ağır hasar görmüş, kontrollerde evlerin yıkılacağı belirtilmiş. Dışarıdan bakınca evlerinin sağlam göründüğünü ancak evin içinde zikzaklar şeklinde yarıklar oluştuğunu söylüyor bir kişi. Yine de “Bir ihtiyacımız yok, konteyner bekliyoruz” diyorlar ve bulundukları duruma şükrettiklerini, can kayıpları olmadığını ifade ediyorlar.
Burada pek çok insan evlerini kendi kendine yıllar içerisinde bin bir emekle yapmış. Nurhak’ın başlıca geçim kaynağı hayvancılık. Sohbetimize katılan mahalle muhtarına “Hayvanlar ne durumda” diye soruyoruz. Bazı üreticilerin hayvanlarının zarar gördüğünü söylüyor. Bu konuda bir kişiyle konuşmak istediğimizi söylediğimizde hep birlikte çadır kentten ayrılıp besici Ömer Baş’ın evine gidiyoruz.
Baş’ın yaklaşık 300 hayvanı bulunuyor. Hayvanlardan birkaçı deprem nedeniyle hayatını kaybetmiş. Annesini kaybeden bir kuzu, diğer kuzuların arasına karışmıyor. Sessizce kenarda duruyor. Kuzunun diğer kuzular arasında belli olması için üzerine boya ile bir işaret konulmuş. Koyunların kuzulama dönemi olduğu için 300 baş hayvanın yaklaşık 100’ünü henüz doğmuş kuzular oluşturuyor.
“Değil koyunlar, kuzular bile sığmaz”
Çadır kentten her gün hayvanlarına bakmak için hasarlı evine giden Baş, hayvanları bir ovaya taşımak istediğini ancak İlçe Tarım Müdürlüğü’nün gönderdiği çadırın yetersiz olduğunu anlatıyor:
“İlçe Tarım’a müracaat ettim. Hatta Vali Bey’in müdürleriyle de görüştüm. İlçe Tarım’a gittim bunu verdi. 300 hayvana verdikleri şu çadır. Ve onun yanı sıra ne ağaç var, ne demir, hiçbir şey yok. Değil koyunlar, kuzular bile sığmaz. Demirli branda gelse onu ben düz araziye ilçenin dışına götüreceğim. Ondan sonra ben gönül rahatlığıyla, korkmadan hayvanlarımın yemini, suyunu vereceğim ama şu an burada hanımla beraber içeri bir giriyoruz, nasıl yem atıyoruz bilemiyoruz. Yorgunluk, ter, stres… Her an ev yıkılabilir, küçük bir artçı meydana gelebilir. Zor durumdayız.“
“Hayvanlarıma bakabilsem en azından çocuklarıma barınak yaparım”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Koyunlarını ve kuzularını anlatan Baş, sıra çocuklarına geldiğinde ise “Her saniye ölümle karşı karşıyasın. Yıkımla karşı karşıyasın. Evimiz için ‘yıkılacak’ kararı verildi. Evimiz gidecek ama şu hayvanlarla en azından çocuklarıma bir barınak yaparım” diye dile getiriyor beklentilerini.
Üreticiler, hayvanlarına büyük bir çadır talebinde bulunduklarını bize anlattıktan sonra Nurhak’ın Kullar Köyü’nde yıkımın daha büyük olduğunu aktarıyor. Bunun üzerine Kullar Köyü’ne gidiyoruz.
Hasarlı evlerin içinden eşya alan yurttaşlar
Kullar’da pek çok ev yıkılmış ve can kaybı merkeze göre daha fazla. İnsanların yıkılan evlerinden eşyalarını aldığını, kimilerinin ise yeni bir baraka yapmak için evin tahtalarını aldığını görüyoruz. Evi ağır hasarlı olan bir yurttaş, çocuklarıyla birlikte evinin içinden eşyalarını alarak traktöre yüklüyor. “Korkmuyor musunuz” diye sorduğumuzda ise “Korkacak bir şey yok ne yapalım, mecbur çıkartacağız bu malzememizi” yanıtını veriyorlar.
Dönüş yolunda bir yurttaş, aracımızı durduruyor. “Nereye gidiyorsunuz” diye soruyor. “Elbistan’a” yanıtını alınca ise “Beni de bırakabilir misiniz” diyor. “Tabii” diyoruz. Yolda giderken pek çok TIR’ın evlerden çıkan enkazları bir alana yığdığını görüyoruz. Yanımızdaki yurttaş, “Getiriyorlar buraya yığıyorlar. İçerisinde televizyon mu var, değerli eşya mı var, hiç bakmıyorlar” diyor. Evlerinin içinden canı pahasına eşya alanları anlıyoruz.