Murat Yetkin yazdı: Akşener neden bıraktı? Ülkücü abilerden derin devlete tezler

Murat Yetkin, YetkinReport‘taki yazısında İYİ Parti lideri Meral Akşener’in Altılı Masa’dan ayrılmasının ardından gündeme gelen iddiaları değerlendirdi.

İYİ Parti lideri Meral Akşener’in Altılı Masa’dan ayrılmasının ardından siyaset kulisinde az-çok zemin bulan, ipuçları bulunabilecek olan iddiaları aktardığını belirten Yetkin, şöyle yazdı:

1- Ülkücü abiler kumpası: Bu iddialara göre Akşener partiyi merkeze çekmeye çalışmasında, güçlendikçe kendilerini tasfiye etme riski gören abilerin asıl amacı MHP’ye dönüp Bahçeli sonrası partiyi yönetmekti. İYİ Partiyi kurarken “Merak etmeyin Türkiye’yi biz yöneteceğiz” iddiasındaki Akşener’in, CHP taban ve örgütünün Kılıçdaroğlu’na karşı İmamoğlu’nu tercih edebileceği hesabında yanılmasını fırsat bildiler. Özellikle GİK toplantısında, HDP ile ilişkiler dahil “Bize haksızlık yapıldı” söylemini tırmandırdılar. Çoğu siyasette deneyimsiz olan akademi-piyasa kökenli ekip de bu söylemle heyecanlanıp koroya katılınca bazı merkez-sağ isimlerin uyarıları geri planda kaldı ve Akşener’i tasfiye etme niyetiyle o çıkışı yaptırdılar.

Kürt ve Alevi alerjisi

2- Derin devlet refleksi: Bu iddiaya göre, siyaset yasağı davasıyla İmamoğlu’nun adaylığı geriye düşüp Altılı Masa adaylığı -HDP’nin karşı olduğu- Yavaş ile Kılıçdaroğlu arasında kalınca derin devlet refleksi devreye girdi. Erdoğan’ın ilk turda seçimi almasının riskli olduğu görülüyordu ve ikinci turda HDP ya da genel olarak Kürt seçmenin desteğini alan tarafın kazanacağı anlaşılıyordu. Anayasa Mahkemesi’nin HDP’yi kapatması ise kendiliğinden HDP seçmenini Erdoğan karşısında dikecekti. Böylece güvenlik bürokrasisi ve yargıdaki Kürt ve Alevi alerjisi alevlendi. Akşener’in DYP’nin İçişleri Bakanı, MHP’nin TBMM Başkan Vekilliği görevlerinde bulunmuş güvenlik bürokrasisini tanıyan bir siyasetçi olması bu çevrelerin işini kolaylaştırdı. İkisi de eski MHP’li olan Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi, Yaşar Okuyan’ın da (10 gün önce ihraç edilene dek) CHP bünyesinden söylemleri bu alerjiyi güçlendirdi. Kılıçdaroğlu’nun önünü kesmek için hem AK Parti hem İYİ Parti bünyesindeki mekanizmalar harekete geçirildi.

Sondan bir önceki hamle mi?

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

3- Deprem etkisi: Kahramanmaraş depremi bir yandan ekonomik kriz ve yönetim sıkıntılarından kurtulmaya çalışan Erdoğan üzerindeki baskıyı artırmış, Kılıçdaroğlu’nu aktif hale getirmişti. Deprem bölgesini Akşener’le turlayan Koray Aydın’ın Erdoğan’ın deprem nedeniyle seçmenden “şamar yiyeceği” sözleri basına yansımıştı. Bu durum İYİ Parti’de o zamana dek mevcut olan Kılıçdaroğlu’nu hafife alma eğilimini değiştirdi. İlk defa Kılıçdaroğlu’nun aday olursa kazanabileceği konuşulmaya başladı. Ülkücü abiler, eskiden MHP’de birlikte çalıştıkları Yavaş’ı istiyorlardı ama diğer yandan “eski hiyerarşide” Yavaş’ın Akşener’den kıdemli olduğu da konuşuluyordu. Akşener’in o nedenle bastırdığı İmamoğlu seçeneği tutmayınca Kılıçdaroğlu’nu engellemek için Masa’dan çekilmek dışında yol kalmamıştı.
Böylece Akşener 2018’de seçime girmek için 15 milletvekili ödünç istediği (ve aldığı), yüzde 10 barajı altında kalmasına rağmen Millet İttifakı üzerinden TBMM’de grup kurduğu, bazen “abi” diye hitap ettiği Kılıçdaroğlu’na tepkisel bir cephe aldı.

Gerçek hangisi? Belki hiçbiri, belki bunların bir karışımı. Ama Akşener’in seçime beş kala yaptığı -belki de sondan bir önceki hamle ile Erdoğan’ın bir moral avantaj kazandığı da bir gerçek. Bundan sonra belki bir hamleye daha zaman kaldı. O hamle ne olacak? Önümüzdeki sayılı günde yeni sürprizlere hazır olmalı.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.