Siyasal iktisatçı Ali Rıza Güngen: “AKP çevresindeki sermayedarlar desteklerini tamamen çekmiş görünmüyor”

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda sonuç alınamadı ve 28 Mayıs’ta tekrar sandığa gidilecek. Seçime bir hafta kala dolar 20 TL’yi aşarken, Dr. Ali Rıza Güngen gelişmeleri Medyascope için değerlendirdi.

14 Mayıs’ta milletvekili seçimlerinde kesin olmayan sonuçlara göre Cumhur İttifakı Meclis’te çoğunluğu elde ederken, cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı. Seçimin ikinci turuna giderken dolar yine tarihi zirvesini gördü ve güne (22 Mayıs) 20 TL’yi aşarak başladı. Döviz kurundaki yükseliş, Türkiye’de enflasyon, ödemeler dengesi, döviz cinsinden borçlar ve pek çok temel gösterge için riskleri artırırken, Kanada York Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak çalışan Dr. Ali Rıza Güngen Medyascope için son gelişmeleri yorumladı.

“Yine seçim döneminde TCMB rezerv satışıyla kuru kontrol altında tutmaya çalışıyor”

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) kredi kartlarından nakit avans çekimleri karşılığında bankalara menkul kıymet tesisi zorunluluğu getirmesinin ardından, bankalar nakit avans çekimlerini kapatmış veya düşük meblağlar ile sınırlandırmıştı. TCMB, 19 Mayıs’ta yeni bir kararla nakit avans işlemleri için menkul kıymet zorunluluğunu kaldırdı. Güngen, bu hamleyi para politikasında belirsizlik olarak değerlendirirken, şunları söyledi: 

TCMB swaplar dahil net rezervleri bakımından son 21 yılın en düşük seviyesinde rezervlere sahip. Takas işlemleri dışarıda bırakıldığında 2019 yerel seçimlerinde sıfır görülmüş, 2020’de pandeminin ilk dalgasında eksiye düşülmüştü. Yine bir seçim döneminde TCMB’nin yüklü bir rezerv satışı ile kuru kontrol altında tutmaya çalıştığını gördük ancak hem TCMB’nin nakit avans kararından vazgeçmesi hamlesi, hem de ikinci tura uzanan seçim çeşitli piyasa aktörleri tarafından ekonomi politikası, bilhassa da para politikası belirsizliği olarak algılandı.

“Huzursuz bekleyiş ve alternatif döviz kuru belirdi”

Seçim arifesinde başlayan bir huzursuz bekleyiş olduğunu ve Türkiye’de bir alternatif döviz kurunun belirdiğini biliyoruz. Bu hanelerin ikili bir tepkisine yol açmış gibi duruyor. Bir yandan KKM’ye geçiş, öte yandan tekrar dövize yönelme. Daha önemlisi ise dövizin daha fazla kontrol altına alınamayacağına yönelik sermaye çevrelerindeki beklenti. 2018 Ağustos’undan 2021 Aralık’ına kadar devam eden dövize hücümu KKM ile durdurulmuş olsa da haneler de bu belirsizlik karşısında yeniden önlem alma ihtiyacı hissettiler. Sermayedarların kronik döviz ihtiyacı da buna katkıda bulundu.

“Büyüme ve yatırımı teşviki hedefleyen düşük faiz politikası, ekonomik faaliyetin durmasına vesile olacakmış gibi”

TCMB’nin bankaların kredi vermesini ve kredi kartı ile avans çekilmesini engelleyerek dövize bu kanaldan akışı durdurmayı hedeflediğini söyleyen Güngen, “TL politika faizini yükseltemez ve acil döviz ihtiyacı yaşıyorken, TCMB bankalara dayattığı menkul kıymet tesisi zorunluluğu oranını artırarak TL’nin arzını sınırlandırmaya ve geçici bir önlem almaya kalktı ancak seçim arifesinde bu tarz bir hamle tüketicilerde büyük bir kaygı uyandırır” dedi. 

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Kredi talebi ertelenen kişilerin, sadece dövize yönelmeyi değil aynı zamanda tüketimlerini de ertelediğini vurgulayan Güngen, “Bu nedenle yüksek büyüme ve yatırım teşviki hedefleyen düşük faiz politikası bazı dolayımlardan geçerek bizzat aynı kurumlar eliyle tüketici kredilerine ket vurularak talebin daraltılmasına ve ekonomik faaliyetin durmasına vesile olacakmış gibi bir görüntü oluştu” diye konuştu. 

“Bu yalpalamanın ardında yeni bir birikim stratejisine geçişin sıkıntıları yatıyor”

TCMB’nin nakit avans kısıtlamasına neden olan menkul kıymet tesisi zorunluluğu kararını bir günde geri çekmesinin, “panik havasının yayılmasını engellemek için” olduğunu söyleyen Güngen, şöyle devam etti: 

TCMB’nin kararının arkasında uzun bir hikaye var. Bu hikaye benzer yalpalamaları, seçim sonuçlarına da bağlı olarak, çokça görebileceğimizi anlatıyor. Bu yalpalamanın ardında yeni bir büyüme modeline, eleştirel terimlerle konuşacak olursak yeni bir birikim stratejisine geçişin sıkıntıları yatıyor. Düşük faiz, yüksek yatırım, yüksek istihdam ve değersiz TL ile daha fazla ihracat politikası biraz sermayedarların fırsat bilmesiyle, biraz Türkiye ekonomisinin döviz bağımlılığı nedeniyle yüksek enflasyona neden oluyor. AKP’nin ilk dönemlerindeki  yöntem, yüksek faiz, yoğun sermaye girişi ve yüksek ithalattı, ancak dış açık nedeniyle bunu sürdürmek 2010’lar ortasında artık pek mümkün değildi. Yeni yöntem ise yapısal sorunlara çare olmaktan uzak.

“AKP çevresindeki sermayedarlar tamamen desteklerini çekmiş görünmüyorlar”

Para politikası ile sanayileşme hamlesine kalkıp, uluslararası konjonktürü okuyamayınca sonuçta yüksek enflasyonla baş edemiyor, sermayedarlar hedeflenen sıçramayı yapamıyorken, bir yandan da parasının değerini korumak için sürekli yatırım aracı bakınan bir grup yaratıyorsunuz. Bu süre zarfında milyonlar daha çok çalışıp daha az gelir elde ediyorlar. Bu sorunları yeni yönelimin aşma ihtimali bulunmuyor ancak AKP çevresindeki sermayedarlar ve emek-yoğun üretim yapan sektörlerdeki sermayedarlar bu yönelimden tamamen desteklerini çekmiş de görünmüyorlar.