Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

“Searching for Rodakis” belgeseli izleyiciyle buluştu | Yönetmen Kerem Soyyılmaz: “Esas tarih bireyin küçük hikâyesidir”

Yönetmenliğini Kerem Soyyılmaz’ın üstlendiği “Searching for Rodakis” belgeseli izleyiciyle buluştu. Evlerinden çıkan mezar taşından başlayarak 100 yıl önceki mübadeleyi konu alan belgesel, festivallerde gösterimde. Yönetmen Kerem Soyyılmaz ile belgeseli konuştuk. Belgeselde daha çok kendisinin ve ailesinin başına gelenleri anlatan Soyyılmaz, “Başımıza gelenler dışında pek bir şey anlatmamaya özen gösterdim. Mezar taşının üzerine kamera yerleştirdim ve bizlerin bakıp neler gördüğünü kaydetmeye çalıştım” dedi.

  • İzleyicisini çok farklı dünyalara götüren belgeselden önce sizi tanımak isteriz: Bize biraz kendinizi tanıtır mısınız?

İstanbul Beşiktaş’ta geçen hayatım beş yıl önce Kopenhag-İstanbul ekseninde gelgitli bir hayata dönüştü. Reklam filmlerinde yönetmen olarak çalışmakta, Danimarka-Türkiye arası çeşitli kültürel projeler yürütmekteyim. Sinema, müzik ve tarih ile ilgileniyorum.

Belgesel çekme fikri nereden geldi? Sizin için belgesel gerçeği ne kadar yansıtıyor?

Anne tarafım Çatalca’nın bir köyü olan Karacaköy’lü. Köydeki eski anneanne evimizde belli zamanlarda herkes bir araya gelir, yemekler yapılır, yenir ve geç saatlere kadar sohbet edilir. Burası benim ailemin evi ancak evin içinden 130 yıllık bir mezar taşı çıkınca kafamızdaki “ev” fikri sorgulanır oldu. Mezar taşının ortaya çıkışı ve taş ile ilgili ailemden kimsenin bir fikri olmayışı bende bu süreçte olacakları çekip gelecek için belgeleme arzusunu ortaya çıkardı. Elinize kamera alıp insanları çektiğiniz bir durumda en büyük handikap gerçekliği olabildiğince izleyiciye yansıtmak haline geliyor. Bana göre başarı, olaylar içindeki insanlara kameranın olduğunu unutturmak. Bunu yapabildiğimiz zaman gerçeğe olabildiğince yaklaştığımızı hissediyorum.

Belgesele konu olan mezar taşı aslında bizleri bambaşka bir Türkiye gerçeğine, 1923’teki nüfus mübadelesine götürüyor. Sizce bu gerçekler belgeseldeki mezar taşı gibi gün yüzüne çıkıyor mu veya siz bu durumu gün yüzüne çıkardığınızı düşünüyor musunuz?

Türkiye’de bugün nereye gitseniz birçok Rum ve Ermeni yapısı görürsünüz, bunlardan kimileri metruk halde çürümekte, kimileri ise birileri tarafından sahiplenilmiş ve kıymetli yerler olarak yaşamaya devam etmekte. Türk sanat müziğinde Rum, Ermeni veya Yahudi bestekârların birçok eseri var, keza Osmanlı mimarisi. 100 yıl öncesine kadar farklı din ve kimlikten insanların bir arada yaşadığı ancak daha sonra bu insanların sınır dışı edildikleri bir ülkedeyiz. Her ülkenin geçmişinde yüzleşmesi, tekrar ele alınması ya da barışılması gereken şeyler var. Türkiye bunu yapan bir ülke değil, böylece bu tür gerçekler bazen bir yaşlı teyzenin hatıralarında, bazen bir şarkıda, bazen de evimizden çıkan bir mezar taşının altında ortaya çıkıyor. Müzeler toplumsal hafızamız için önemli yerler ve filmin büyük ihtimalle toprak altında kalacak olan bir eseri gelecek nesiller için muhafaza etmesi bence çok değerli. Resmî anlatı ne derse desin. Arkadaşım Bihter Sabanoğlu’nun güzel kitabında filmime çok uyan bir cümle bulmuştum: Esas tarih bireyin küçük hikâyesidir.

Nüfus mübadelesini belgeselinizde nasıl bir bakış açısıyla ele almak istediniz?

İnternette konuyla ilgili yapılmış değerli çalışmalar mevcut. Filmde kendim ve ailemin başına gelenleri biraz kişisel bir yerden anlatmayı tercih ettim. Başımıza gelenler dışında pek bir şey anlatmamaya özen gösterdim. Mezar taşının üzerine kamera yerleştirdim ve bizlerin bakıp neler gördüğünü kaydetmeye çalıştım.

Searching for Rodakis belgeselenizin çekilme aşamalarında size ilham veren anlar oldu mu?

Filmde önemli şeyler söyleyen ve ardından ölen iki yaşlı karakter var. Akrabalarımdan biri Alzheimer hastası ve belki de yakında unutacağı bir takım şeyleri filmde anlattı. Bu tür gerçek tecrübeler bize her zaman ilham verdi. Bir de tabii ki suyun diğer tarafında mezar taşını sahiplenen biri olması ve nihai buluşma.

Yunanistan’dan gelen tepkiler nasıldı?

Bu hikaye henüz bir film olmadan Yunanistan’da bilinir hale geldi. Ta Nea gazetesi ve ulusal ERT kanalları çeşitli zamanlarda mezar taşının hikayesindeki gelişmeleri haber yaptı. Filmimizi 4 Mart akşamı Selanik Uluslararası Belgesel Festivali’nde açtık. Takip eden süreçte gazete, televizyon ve dergilerde çeşitli haberler yapılmaya devam edilmekte. Yunanistan’da büyük bir ilgiyle takip edilen bir konu oldu. Selanik’te çekim yaparken bizi gazetede gördüğünü söyleyen insanlarla tanıştık. 

Belgeseli başka festivallerde de görebilecek miyiz?

Filmimiz Selanik, Los Angeles ve İstanbul gösterimleri sonrası Türkiye ve dünyada farklı festivallerde gösterilmeye devam edecek. Ardından Türkiye’deki bir platformda hayatına devam etmesini istiyoruz.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.