Gezi davasında yargılanan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan iş insanı Osman Kavala, Tarihsel Adalet için Bellek Müzesi’ne 12 Eylül darbesinin 43. yıldönümüne ilişkin konuştu. Kavalı’nın söyleşisi Birikim Dergisi‘nde yayımlandı.
11 Eylül 1980’de otobüsle Ankara’ya gittiğini söyleyen iş insanı Osman Kavala, “Sabaha doğru radyo açılmış, çalan kahramanlık türküsü ile uyandım. Zaten o sıralarda beklendiği için bu sesi duyar duymaz darbe olduğunu, karanlık bir dönemin başladığını idrak ettim” dedi.
“Türkiye’de askeri rejimin demokrasiyi nasıl tahrip ettiğini, ağır hak ihlallerini anlatmaya çalışıyorduk” diyen Kavala, darbe döneminde önceliklilerinin yaygın ve sistematik işkenceleri duyurmak olduğunu hatırlattı ve şöyle devam etti:
“Önlenmesi için Avrupalı kurumları, siyasetçileri daha aktif tavır almaya çağırıyorduk. Sendikalar, İşçi Partisi milletvekilleri dayanışma içinde oldular. İşkencelerle ilgili Af Örgütü’nün kampanyası etkili oldu. Örgüt yöneticisi Anne Burley son derece aktifti. Birlikte çalıştığımız, bülten çıkardığımız, toplantılar düzenlediğimiz Kürşad Kahramanoğlu ve Roni Margulies’i de anmak isterim. Darbe sırasında yurt dışında bulunmak ciddi risk almadan bu tür çalışmalar yapmaya imkân veriyordu. Ancak sonraları arkadaşlarım ağır baskı ortamındayken o karanlık dönemi yurt dışında geçirmiş olmaktan dolayı rahatsızlık hissettim. Şu sıra cezaevinde olmak, benim için, şanslı olduğum için kurtulmuş olduğum gaddarlığın uzun yıllar sonra karşıma çıkması anlamına geldi.”
“Adalet, toplumu bir arada tutan bir duygu”
Demokrasi kültürünün gelişmesi için geçmişteki adaletsizliklerle yüzleşilmesi gerektiğini belirten Kavala, “Çeşitli gerekçelerle bu meseleleri savsaklamak sadece mağdurların, onların çocuklarının, torunlarının acılarının devam etmesine yol açmıyor; toplumun olgunlaşmasını da engelliyor” dedi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Kavala, adalet hissisin kaybolmayacağına inandığını söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu, toplumu bir arada tutan bir duygu, bir ilke, insanlığın temel bir dürtüsü. Ancak sık sık, adaletin yerini bulmamasının doğurduğu adaletsizlik hissi öne çıkıyor. Adaletsizlikleri, bunları yaşamış olan insanların hikâyelerini topluma, özellikle yeni nesillere aktarma işlevini gören kurumlar, son derece değerli. Çeşitli adaletsizliklerin toplu biçimde ortaya konmasının, bunların bütünsel biçimde kavranması için önemli olduğunu düşünüyorum. Belirli temalara odaklanan, spesifik olayları hatırlatan, mağdurlarla empati ilişkisi kurulmasının yolunu açan tüm mekânların, simgelerin, işaretlerin ve tabii sanat eserlerinin önemli işlevleri olduğuna inanıyorum.”