Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, “Herkes İçin Adalet” temasıyla 17-23 Kasım’da 13. kez düzenlenecek. Festival başkanı Adem Sözüer ile “ifade özgürlüğü” temasıyla düzenlenen festivali ve akademik programı konuştuk.
Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, bu yıl ifade özgürlüğünü mercek altına alarak 13. defa seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. Türkiye’den ve dünyadan, ifade özgürlüğü ve adalet temalı filmleri gösterime açmayı planlayan festival, 17-23 Kasım’da İstanbul’a konuk oluyor.
Atlas 1948 Sineması, Kadıköy Sineması ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yeşilçam Sineması seyirciyi iki yaka arasında mekik dokumaya davet ediyor.
Festivalin açılışını Mehdi Fikri’nin “Alev Sönmeden Önce” filmi yapıyor.
Festival, üç bölümden oluşuyor:
- Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması
- Altın Terazi Kısa Metraj Film Yarışması
- Adalet Terazisi
“Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması”nda dokuz, “Altın Terazi Kısa Metraj Kurmaca Film Yarışması”nda 10 film yarışacak. Adalet Terazisi’nde gösterilecek filmler ise şöyle:
- Burası Cennet Olabilir
- Ebeler
- Elaha
- Kahramanlık
- Köpekler
- Mariupol’da 20 Gün
- Matria
- Mevsimlik İşçiler
- Orlando Siyasi Biyografim
- Sürüklenen Hayatlar
- Şiddetin Dramı
- Yeşil Hudut
- Yüz Yüze
Festivalle eş zamanlı düzenlenecek akademik program İstanbul Üniversitesi’nde 17 Kasım Cuma günü başlayacak. Akademik programın açılışında Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fethi Gedikli ve İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Zülfikar konuşacak. Programda her yıl olduğu gibi bu sene de “adalet” teması işlenecek.
Akademik programda da ifade özgürlüğü konusu ele alınacak. Medyascope’a konuşan Prof. Dr. Adem Sözüer, Türkiye’de gazeteci, yazar, şair, sanatçı ve siyasetçilerin ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ve bu nedenle tutuklandığını hatırlattı:
“AİHM ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını uygulamayan, yargı bağımsızlığının sağlanmadığı bir ülkede, Anayasa’daki ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü gibi özgürlüklere ilişkin güvenceleri etkili olmaz. Gazetecilere yönelik keyfi göz altı ve tutuklamalar, haberlere erişim engelleri, RTÜK’ün televizyonları karartmaları gibi baskıcı uygulamalar ve medya birkaç istisna hariç yürütmenin kontrolünde. Bu örnekler de açıkça gösteriyor ki, ifade özgürlüğüne ilişkin anayasal güvenceler etkili şekilde hayata geçmiyor.”
İfade özgürlüğünün sadece Türkiye’de değil, başka ülkelerde de kısıtlandığını belirten Sözüer, İsrail-Hamas savaşında bunun gün yüzüne çıktığını söyledi. Batı ülkelerinde Gazze’de sivillerin öldürülmesini eleştirenlerin baskılandığını ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini vurgulayan Sözüer, “Yahudiler dahil her millet, din ve farklı görüşlerden yüzbinler Avrupa ve Amerika’da İsrail’in sivil katliamını protesto ediyor, ateşkes talep ediyor. Ama bu o ülkelerin siyaset ve medyasına yansımıyor. İfade özgürlüğü asıl böyle kriz ortamlarında lazım. İfade özgürlüğü sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada ciddi kısıtlamalar altında” diye konuştu.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.