Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kaddafi’den İstanbul’a, gökyüzünden şehrin mahzenlerine bir polisiye | Algan Sezgintüredi ile “Kavgaz: Pilot” romanı

Algan Sezgintüredi ile Mesut Demirbilek, polisiye roman serisinin ikinci kitabı “Kavgaz: Pilot” ile yeniden okurlarıyla buluştu. İlk kitapta akademi mezunu çaylak bir polis olan Mutlu Kavgaz, ikinci kitapta komiser yardımcısı olarak, MİT’in dahi işin içinden çıkamadığı bir işte, Kaddafi’nin eski pilotunun cinayeti üzerinde çalışıyor. Roman, nefes kesen bir polisiye maceranın yanı sıra okuru İstanbul’un en alengirli dönemlerine, o yılların gece hayatına, esrarengiz sokaklarına da misafir ediyor. Tüm hızıyla devam eden macerayı, kitabın yazılışını ve günümüzle kitabın geçtiği dönem arasındaki teknik- sosyokültürel farkları, romanın yazarlarından Algan Sezgintüredi ile konuştuk.

Türkiye Polisiye Yazarları Birliği başkanı Algan Sezgintüredi ve suç araştırmaları uzmanı Mesut Demirbilek‘in birlikte kaleme aldığı “Kavgaz” serisinin ikinci kitabı “Pilot” okurlarla buluştu. 1989 yılında geçen kitapta, genç polis memuru Mutlu Kavgaz, dönemin Libya Devlet Başkanı Muhammed Kaddafi’nin pilotluğunu da yapan ve cinayete kurban giden Mısırlı El Maksut’un ölümünün perdeleyen gizemi aydınlatmaya çalışıyor.

Kitap basit bir polisiyeden, bir kovalamacadan ibaret değil. Okur, sır perdesini aralamaya çalışan genç polis memuru Mutlu Kavga’la birlikte, 1989 İstanbul’un gece hayatına, esrarengiz sokaklarına, farklı cinsel kimliklerin yaşantılarına ve o dönemin polis teşkilatının teknik yetersizlikler nedeniyle boğuşmak zorunda kaldığı imkânsızlıklara yolculuk ediyor.

“Yarı yarıya gerçek”

Kitapta gerçekle kurgunun karıştığından bunların karşılaştırmasının yapılmasının pek de kolay olmadığını belirten Algan Sezgintüredi, “Cinayet vakaları gerçek, polis prosedürleri gerçek, rol alan karakterlerin bazıları ve yaptıkları şeyler gerçek ama dediğim gibi, kurguyla harmanlanıyor hepsi. Bazı kısımları, kimi filmlerin ve dizilerin başında yazdığı gibi, gerçek olaylardan esinlenir yahut gerçek olayları temel alırken, bazı kısımları olduğu gibi ya da Mesut’un hatırladığı kadarıyla aynı. Yarı yarıya gerçek diyebilirim herhalde” diye konuştu.

“Kadın eşcinselliğine fantezi gözüyle bakan çok kişi var”

Kitabın geçtiği dönemden bugüne farklı cinsel kimliklere bakış açısındaki değişimi değerlendiren Sezgintüredi, “İnternetin gezegenin herhalde tamamında yol açtığı kültürel devrimin sonucunda pek çok şeyin had safhada veya azıcık değiştiğini söyleyebiliriz. Cinsel yönelimlere bakış için de aynısı söz konusu bence” dedi.

“Bakışın farklılaştığı açık” diyen Sezgintüredi şöyle devam etti:

“Her kesim ve herkes için değil elbette çünkü çok uzun geçmişe dayanan önyargıları kırmak, bakış açılarını değiştirmek hiç kolay değil. Ama her şeyi kendi şartları içinde değerlendirmek lazım. Kavgaz: Pilot’un geçtiği 1989 yılındaki bakış açısının bugünkünden farklı olması normal. Mesela o yıllarda eşcinsel veya homoseksüellerin esasen erkek oldukları fikri gayet yaygın, kadınlar arasında eşcinselliğin varlığından genel anlamda halk fazla haberdar değil ya da en azından söz konusu mesele bugünkü kadar ortada değil. O yıllarda iki kadın arasındaki cinsel ilişkiye erkek zevkine hitap eden bir fantezi gözüyle bakan çok kişi var. AIDS’in ortaya çıkışıyla o dönemde eşcinsellere yönelik olumsuz bakışın şiddetlenmesi de söz konusu. Öte yandan, eşcinselliğe özendirme gibi saçma fikirler o yıllarda yok. Ama nihayetinde meseleler bugünkü kadar ortada değil ki! Bu durum da o günlerle bugün arasındaki iletişim olanaklarının farklılığından kaynaklanıyor.

“Manuel polislik”

Kitabı son derece heyecanlı kılan unsurlardan birisi de dönemin şartları gereği cinayetlerin çözülmesinin çok daha meşakkatli olması. Mutlu Kavgaz’ın ve cinayet büro çalışanlarının bugüne kıyasla omuzlarında çok daha büyük bir yük taşıdığını belirten Sezgintüredi, “Bilgisayarlı, DNA analizli, MOBESE’li ve daha nice olanağa sahip bugünden bakınca romanın ana çatışmalarından biri gibi görünüyor ama tam öyle değil çünkü o yıllarda yapılan, Mesut’un deyişiyle “manuel polislik” elbette tamamen dönemin şartları gereği olan bir şey. Dolayısıyla Mutlu ve meslektaşları için normal olan o. Mutlu Kavgaz, gecesi gündüzüne karışmış, tamamıyla eril bir çalışma hayatının, üstelik ülkenin her açıdan dehşetli değişimler, dönüşümler geçirdiği bir dönemin içinde” diye konuştu.

Yaşananları kitabın kahramanı Mutlu Kavgaz’ın için çatışma olarak nitelendiren Sezgintüredi, “Çatışma mı, evet ama Mutlu için başka türlüsü yok zaten. İçinde, yaşıyor ve mücadele ediyor. Yük kısmını anca bugün, emeklilik yıllarından bakınca fark edebilir” dedi.

Mutlu daha yolun başında

Mutlu Kavgaz’ın karakterini şekillendirenin aile terbiyesi olduğunu söyleyen Sezgintüredi, “İlkinde öğrenmeye başladığı gerçek hayat, ikinci romanda tokatlarını art arda patlatmaya başlıyor ve Mutlu, öğrenmenin bitmeyeceğini anlamaya başlıyor” diye konuştu.

“Ülkenin manzarasını yansıtıyor”

Kitapta dikkatle yaklaştıkları iki ana unsur olduğunu söyleyen Sezgintüredi şöyle devam etti:

“Birincisi, her şey bir yana, Kavgaz romanları birer polisiye roman. Değerlendirdiğiniz üzere, cinayeti Mutlu’yla aynı bilgilere sahip olarak Mutlu’yla beraber çözmeniz veya çözmeye çalışmanız zaten polisiye romanın olmazsa olmazıdır. Gene aynı şekilde, Mutlu’nun duyguları, düşünceleri, karakterinin gelişimi ve benzer meseleler de sırf polisiyenin değil, romanın olmazsa olmazları. Dolayısıyla ilk olarak dikkat ettiğimiz şey, romanın roman olması. İkinci dikkat ettiğimiz unsursa gerçeklerle kurgunun harmanlanmasının getirdiği sorumluluk. Ana amacımız olmamakla birlikte nihayetinde bir dönemin, bir dönem sırasında bir örgütün, bir toplumun, bir ülkenin manzarasını yansıtıyor, tabiri caizse fotoğrafını çekmeye çalışıyoruz. Bu durum ve ilaveten Mutlu’nun Mesut Demirbilek’i temel alması bize çifte sorumluluk yüklüyor. Nesnel ve akılcı olmaya çabalayan üslubun sebebi bu. Her Kavgaz kitabının girişinde yer alacak uyarıyı, bazı olayların, kişi adlarının ve diğer şeylerin değiştirildiği uyarısının altında aynı hassasiyet yatıyor. İşin “ülkenin fotoğrafı” tarafındaki tavrımız olabildiğimizce tarafsız davranmak yönünde. Yargılama, hüküm kesme peşinde değiliz; işin o kısmı okura ait. Ama kurgu kısmında elbette tarafız, kahramanımızdan yanayız. Dengeyi tutturabildiğimizi umuyoruz.

“Hevesle devam ederiz”

Seriyi gücümüz yettiğince devam ettirmek istiyoruz” diyen Sezgintüredi, “Başlangıçta dokuz kitap planlamıştık. 80’ler, 90’lar ve 2000’lerin başı. Mutlu’yu emekli edene kadar. Ama dediğim gibi, becerebilirsek. Hatta belki daha fazlası da olur; nihayetinde ikimiz de yarattığımız karakterden, anlatmayı amaçladığımız şeyden çok memnunuz” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.