Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

LGBTİ+’lar Anayasa değişikliği, yerel seçimler ve güncel siyasetin neresinde duruyor?

Anayasa değişikliği tartışmaları bu yılın başında LGBTİ+’lar üzerinden konuşulurken AYM’nin hak ihlali kararı verdiği Can Atalay’ın serbest bırakılmamasıyla yeni bir bakış açısıyla gündeme geldi. Mecliste ise LGBTİ+’lar konuşulmaya, daha doğrusu hedef gösterilmeye devam ediyor. Önümüzde ise yerel seçimler. Genel seçimlerdeki deneyimlerimizden yola çıkarak LGBTİ+’ların yerel seçimlerde yeniden gündemde olacağını söylemek mümkün. SPoD Siyasal Katılım Gönüllüsü Marsel Tuğkan Gündoğdu ile güncel siyasi tartışmaları ve LGBTİ+’ların bu tartışmaların neresinde durduğunu konuştuk.

 2015 yılı seçimlerinde iktidarın “tehdit” olarak benimsediği LGBTİ+’lar, sekiz yıldır artan hedef gösterme ve ötekileştirmenin öznesi olarak var olma mücadelesi veriyor. Bu sekiz yılda ekilen nefret tohumları da sonuçlarını verdi ve vermeye devam ediyor. LGBTİ+’lara yönelik nefret saldırıları ve söylemleri arttı, Onur Yürüyüşü yasaklandı… İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekilmesine gerekçe olarak onlar gösterildiler, sokaklarda güvenliklerinden endişe etmeden yürüyemez oldular… Tabii bütün bunlar 2015’ten önce Türkiye’de LGBTİ+’lar, rahat ve güvenlikli bir yaşama sahipti demek anlamına gelmiyor. 

Türkiye’de gündem hızlı değişse de konu hep dönüp dolaşıp bir şekilde LGBTİ+lara geliyor. En son AKP İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan, Aile ve Gençlik Fonu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi görüşmelerinde muhalefet vekillerine, “Şayet bu fon Aile ve Gençlik Fonu değil de LGBT ve türevlere destek veren bir fon olsaydı ‘evet’ oyu için şuraya sıraya geçmiştiniz. Bizim LGBT ve türevlerine vereceğimiz hiçbir destek bu fonda olmayacak. Zaten dışarıdan yeterince fon alıyorsunuz” dedi. 

Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) Siyasal Katılım Gönüllüsü Marsel Tuğkan Gündoğdu’ya göre; konu bir şekilde LGBTİ+’lara geliyor çünkü buradan çıkacak ekmek çok, muhalefette ise cesaret yok.

Meseleyi bölgesel ve uluslararası bağlamda değerlendirmek gerektiğini dile getiren Marsel Tuğkan Gündoğdu, dünyada LGBTİ+’ların daha görünür olmasının ve insan haklarına dair kayda değer kazanımlarının küresel bir panik yaratmış durumda olduğunu, bu paniğin LGBTİ+ karşıtı ideolojinin ve söylemlerin doğmasına sebep olduğunu düşünüyor.

LGBTİ+ karşıtlığı tüm dünyada 

Gündoğdu’ya göre, kimler  LGBTİ+ karşıtı ideolojide bir araya geliyor diye bakıldığında zaten büyük resmi görmek mümkün. Bir yıldır ülkenin farklı yerlerinde Büyük Aile Mitingleri düzenleniyor ve bu mitinglerde konuşan gruplar nafaka karşıtı, kadınların sosyal ve ekonomik hayata entegre olmasına, gençlerin konserlerde eğlenmesine, aynı evde kalmalarına karşı, aynı zamanda laiklik ve eşit yurttaşlık ilkesiyle ilgili dertleri olan gruplar.

Yaşananların aslında çok daha bütüncül bir saldırı olduğunun, bu sebeple konunun LGBTİ+’lar özelinden çıkarılıp bu ideoloji ve söylemin asıl hedefinin ne olduğunu görmek gerektiğinin altını çizen Gündoğdu, şunları söyledi:

Bir yandan da konu krizlerle boğuşan ve otoriter eğilimlere sahip olan iktidarlar için konuyu başka taraflara çekmek ve kendi kitlelerini mobilize etmeleri için çok elverişli. Zaten ithal olan şey LGBTİ+ olmak değil LGBTİ+’lara karşı üretilen nefret ve söylem. Bu savaşta kurumsal ve toplumsal muhalefet LGBTİ+’ları feda etmeyi düşünüyorsa aslında laiklik ilkesinden, eşit yurttaşlıktan ve demokrasiden de taviz vereceğini, günlük hayatı etkileyen her konuda mevzi kaybedileceğini görmek durumunda.”

Anayasa değişikliği referandumunda kilit partiler: DEVA ve İYİ Parti

2023’ün başında Anayasa’nın 24 ve 41. maddelerinde değişiklik öngörülüyordu. Aile ve çocuğun korunmasına ilişkin 41. maddeye “Evlilik birliği ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulur” ifadesinin eklenmesi bekleniyordu.

Bu düzenleme ile “Türk aile yapısının bozulmasının” ve eşcinsel evliliklerin önüne geçileceği dillendiriliyordu. Deprem, daha sonra genel seçimler ve Türkiye siyasi gündeminin yoğunluğu derken Anayasa değişikliği konusunda ne yapılacağı belirsiz bir şekilde kaldı. 

Büyük sorumluluk CHP’de

Şimdi Anayasa tartışmaları, Can Atalay’ın AYM kararına rağmen tahliye edilmemesi ve Yargıtay’ın AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla yeniden gündeme geldi. Marsel Tuğkan Gündoğdu, depremden önce meclisten Anayasa değişikliğine “Hayır” cevabının çıkacağını düşündüklerini ancak  CHP listelerinden seçilen Saadet, Gelecek ve DEVA Partili vekillerin, aynı şekilde İYİ Partili vekillerin tutumuna dair net bir yanıtlarının olmadığını söylüyor.

Saadet-Gelecek grubunun “Evet” yönünde oy kullanma eğiliminde olduklarını belirten Gündoğdu, Saadet-Gelecek grubunun desteğiyle bile teklifin referandum yeter sayısına ulaşamadığını, bu noktada İYİ Parti ve DEVA Partisi’nin öneminin giderek arttığının altını çiziyor.

Anayasa değişikliği tartışmalarından birkaç haftadır yaşananlara bakıldığında siyasi iktidarın bu konuda tam olarak ne yapmak istediğinin net olmadığını gördüklerini anlatan Gündoğdu şöyle devam ediyor: 

AYM’nin yetki ve görevlerinin sınırının hatta meşruiyetinin tartışmaya açılması süreci bulandırdı ve bu, konuda herhangi bir öngörüye sahip olmanın kendisini zorlaştırıyor. Fakat en son Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘konunun parlamentoyla ilgisi yok’ demesi bu süreçte geri adım atılabileceğini hissettirdi. Çünkü başta CHP olmak üzere sert bir toplumsal tepki ile karşılaşıldı ve AYM’nin durumuna dair iktidar bloğu içerisinde bile bir mutabakat sağlanmadığını düşünüyorum.”

Aynı tepkinin LGBTİ+’ları anayasal düzlemde kriminalize etmeyi amaçlayan teklif için de verilmesi gerektiğini söyleyen Gündoğdu, bu konuda CHP’nin sorumluluğunun herkesten daha fazla olduğunu ve sorumluluğun sadece kendi grubunun “Hayır” demesiyle sınırlı olmadığını dile getirdi.

Bütün muhalefeti CHP’nin “Hayır” için örgütlemesi gerektiğini söyleyen Gündoğdu, İYİ Parti ve DEVA Partisi’nin oylamaya dahi girmeyerek teklifin ölü doğmasını sağlamalarını beklediklerini ekliyor. İYİ Parti’nin ve DEVA Partisi’nin seçim vaatlerini hatırlatan Gündoğdu şöyle devam etti:

“Bu teklifin yasalaşması durumunda Türkiye demokrasisi telafisi mümkün olmayan bir yara alacak ve bunun vebalini hiçbir muhalefet partisi alamaz, almamalı.  Kurumsal muhalefette gözlemlediğimiz şey çoğunlukla siyasi iktidarın çizdiği sınırlar içinde kalınması ve LGBTİ+ yurttaşların insan haklarının adeta bir pinpon topu gibi sürekli tarafların birbirlerine saldırma amaçlı göndererek siyasete meze edilmesine tanık olduk. Bu tam da siyasi iktidarın kurmaya çalıştığı hegemonya aslında ve kurumsal muhalefet çoğunlukla bu oyuna çok kolay geliyor.”

Muhalefet maçı hep kaybediyor

Gündoğdu’ya göre radikal seslerin gür çıktığı, makullerin sesinin ise bastırıldığı bir dönemden geçiyoruz. Kurumsal muhalefetin LGBTİ+ haklarına dair politikası olmadığı için bu rüzgârda savruluyor. Fakat en temelde konuyu insan hakları bağlamında, ayrımcılık ve şiddet karşıtı bir şekilde ele alsalar bu böyle olmayacak. Muhalefetin yaşadığı sorun aslında çok basit, dönüp dolaşıp siyasi iktidarın sınırlarını belirlediği oyun sahasında top çeviriyorlar. Bu yüzden de maçı hep kaybediyorlar.

LGBTİ+’lar yerel seçimlerde yeniden gündeme gelebilir

Gündoğdu yerel seçimlere giderken LGBTİ+’ların tekrar seçim malzemesi edileceğini düşünüyor ve bunu şöyle açıklıyor:

Genel seçimlerde de bu böyle oldu ve siyasi iktidar muhalefetin ayarlarını bozarak seçimi kazandı. Tekrar bunu yapmalarının önünde hiçbir engel yok. Bu atmosferde kurumsal muhalefetin tekrar ürkek bir tavır takınması olası ve belediye başkan adaylarının da aynı pozisyonu alacağını düşünüyorum.”

 Bu durumun yerel seçimlerde oy kullanacak LGBTİ+ yurttaşların oy tercihini etkileyeceğini söyleyen Gündoğdu, şu şerhi düşüyor:

“LGBTİ+ olmak bir ideoloji ve cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği insanların tek kimliği olmamasından dolayı burada genelleme yapmak doğru olmaz. LGBTİ+’ların siyasi angajmanı ve oy tercihi her toplumsal grup gibi çok farklı. Her siyasi partiden her ideolojiden LGBTİ+ var ve sandığa gittiklerinde mührü basarken çoğunlukla bu konu belirleyici olmuyor bile.” 

Gündoğdu iktidara oy veren LGBTİ+’ların da olduğunu ve bu sayının az olmadığını belirtiyor. 

Kendilerine sıklıkla “LGBTİ+’ların oyu ne kadar?” diye sorulduğunu ancak bu soruya yanıt vermenin mümkün olmadığını çünkü kimin LGBTİ+ olup olmadığının bilinemeyeceğini anlatıyor. Gündoğdu şunu da ekliyor:

Açık kimlikli  olan var olmayan var, henüz kendini keşfetmemiş olanlar var.  LGBTİ+’ların tamamını yekpare bir siyasi partiye kanalize etmek de mümkün değil. Her yerde, her hanede, her siyasi partide varız. Bu da zaten siyasi iktidarın bildiği ve hiçbir zaman başarılı olamayacağının asıl sebebidir”

Türkiye’nin ileri demokrasi ve refah ülkesi olması için LGBTİ+ konusuna yüzünü dönmek ve bu konuyla barışmak durumunda olduğunu aktaran Gündoğdu,  “Sadece son 50 yılda insan hakları alanında reformlara bir bakın. 50 yıl önce hayalini bile kuramayacağımız şeyler şu anda vazgeçilmezlerimiz olmuş durumda. LGBTİ+’lar için de bu böyle olacak. Bundan 20-30 yıl sonra bambaşka şeyleri tartışıyor olacağız ve o dönem insanlar  baktıklarında kimlerin neler söylediğini, ne yaptığını kimin ise ne yapmadığını görecekler Bizim mücadelemiz alnımızın akı, onların şu anda yaptıkları ise utanç duyacağı şeyler olacak” diyor. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.