Sosyal medyanın gündeminde iki cinayet var. İzmir’de Oğuz Erge isimli taksici, 31 Ocak Çarşamba günü soğukta üşümesin diye aldığı yolcu tarafından silahla vurularak öldürüldü. Sosyal medyada “Diyarbakırlı Ramazan Hoca” olarak tanınan Ramazan Pişkin, İstanbul-Fatih’te kendisine ait çay ocağında bıçaklanarak öldürüldü. “Sosyal çürüme” tespitiyle gündeme gelen sosyolog Dr. Zeliha Bürtek, siyasetin omurgasızlaştığını ve kambura dönüştüğünü söyledi. Bürtek “Bireyler siyasi temsiliyet bulamayınca kendi çözümünü üreterek görünür olmaya çalışıyor” dedi.
Program editörü: Aliye Altınışık
Sosyal medyada “Diyarbakırlı Ramazan Hoca” olarak tanınan Ramazan Pişkin, İstanbul-Fatih’te kendisine ait çay ocağında bıçaklanarak öldürüldü. Saldırgan, Ramazan Pişkin’in cenazesinin defnedildiği gün (1 Şubat) İstanbul-Beyoğlu’nda gözaltına alındı.
Pişkin, 2015 yılından itibaren Diyarbakır Ulu Cami avlusunda yaptığı konuşmalarla tanınıyordu. Sosyal medya platformlarındaki videolarıyla ünlenen Pişkin, TikTok‘tan yayınladığı videoda tarikatlara ilişkin yaptığı yorumlar nedeniyle işyerine giden bazı kişilerin kendisini rahatsız ettiğini söylemişti.
İzmir’de Oğuz Erge isimli iki çocuk babası taksici, 31 Ocak Çarşamba günü soğukta üşümesin diye aldığı yolcu tarafından üç kez vurularak öldürüldü. Polis ekiplerinin tespiti sonucu saldırganın Delil Aysal (19) olduğu öğrenildi. Gözaltına alınan Aysal “Araçtayken bir anda gasp fikri aklıma geldi ve eylemi gerçekleştirdim” dedi. Komşuların aktardığına göre Aysal, Erge’nin telefonuyla kızını arayıp “Baban kan kaybından ölecek, ambulansı ara” dedi.
Daha önce bir sokak röportajında “Türkiye’de sosyal çürüme var” diyen sosyolog Dr. Zehra Bürtek’e göre toplumda şiddet olaylarının artmasının temel sebeplerinden biri siyasi muhalefetin olmaması. Diğeri de bireylerin toplumsal aidiyetlerini gösterebileceği güvenilir platformların olmaması. Bürtek siyasi muhalefetin olamamasını şöyle açıkladı:
“Türkiye siyasi anlamda omurgasını kaybetmiş durumda. Siyaset şu anda kamburumuz oldu. Hem siyasetin kambur olma durumu var, hem de bir omurgasızlık var. Bu herkeste bir güvensizlik yaratıyor. Omurgasını kaybetmiş Türkiye Cumhuriyeti güven vermiyor. Muhalefet bir temsiliyet gerçekleştiremiyor. Her birey kendi muhalif olma durumunu gerçekleştiriyor, farklı şekillerde. Bu kadar şiddetle sonuçlanması, siyasi temsiliyet bulunamamasından kaynaklanıyor. Böyle olunca herkes kendi çözümünü, kendi sözünü söylemek istiyor. Böyle görünür olmaya çalışıyor.”
