Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Türkiye Barolar Birliği’nden İliç çağrısı: “Hukuka aykırı onay ve izin veren kamu görevlileri de sorumlu tutulsun”

Türkiye Barolar Birliği (TBB) İnsan Hakları Merkezi Erzincan-İliç’te 13 Şubat’ta altın madeninde siyanürlü toprağın kayması ardından hukuki sürece yönelik açıklama yaptı. Birliğin açıklamasında faciasının kaza olarak kabul edilemeyeceği belirtilerek ihmalde payı olan kamu görevlilerinin de sorumlu tutulmaları gerektiği ifade edildi.

Erzincan-İliç’teki maden faciasına ilişkin yargılama süreci devam ederken, Türkiye Barolar Birliği (TBB) İnsan Hakları Merkezi açıklama yaptı. Açıklamada maden faciasına yol açan anlayış ve uygulamaların, yaşam, sağlık ve sağlıklı bir çevrede yaşama haklarını açıkça ihlal ettiği söylendi. TBB, ders alınmayan önceki birçok facianın devamı niteliğindeki olayın vahametini vurgulamak, toprak altında bulunan dokuz işçiyi ve birden çok temel insan hakkı ihlalini unutturmamak amacıyla açıklamanın yapıldığı vurguladı.

Daha önce yaşanan Soma, Elbistan Çöllolar, Amasra gibi kömür madeni faciaları hatırlatılan açıklamada, İliç’te madeninin işletmeye açıldığı tarihten bu yana, birden çok kez kapasite artırımına gidildiği, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onay verildiği, ÇED olumlu raporları alındığının anlaşıldığı ifade edildi.

TBB tarafından, madende siyanür borusunda meydana gelen patlamadan bir süre önce, 14 Nisan 2022 tarihinde ayrıntılı ve kapsamlı bir açıklama yapılarak bu madenin kapasite artışı ve flotasyon projesinin felaket riski taşıdığının vurgulandığı dile getirildi. 21 Haziran 2022 tarihinde meydana gelen siyanür borusundaki patlama nedeniyle büyük miktarda siyanürlü çözeltinin toprağa, suya, havaya karışması ardından Bakanlığa başvurulduğu ve ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı.

Anayasa ve AİHS’e vurgu yapıldı

Geçen süreçte madende birçok ihmalin yaşandığının altı çizilen açıklamada, işletmenin faaliyetlerine devam ettiği dile getirilerek, Anayasa’da yer alan devletin, herkesin yaşam varlığını ve vücut bütünlüğünü korumakla hükümlü olduğu maddesine atıfta bulunuldu. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) vurgu yapıldı

“Kasıt kapsamında değerlendirilmesi gerek”

TBB’den yapılan açıklamada, devletin hukuk sınırları içerisindeki etkinliği hatırlatılarak, olayın kasıt kapsamında değerlendirilmesi çağrısı yapıldı:

“Devlet, yaşamı korumak amacıyla hukuk sınırları içinde aktif olmalıdır. Devlet, Anayasa ve uluslararası hukuk belgelerine göre, yaşam hakkını ihlal etmemek ve yaşam hakkına yönelik ihlal ve tehlikelere engel olmakla yükümlü bulunduğuna göre, ilgili kamu görevlilerinin bu olayda ve benzeri önceki olaylarda, görevlerini yerine getirip getirmedikleri araştırılmalıdır.

En nihayetinde adli makamlarca, çevresel bir felakete yol açmış olan bu vahim olayın tüm aşamalarının, bu aşamalarda yetkili olan ve sorumluluğu bulunan kamu görevlileri ile şirket yetkililerinin eylem ve eylemsizliklerinin özel hukuk ve idare hukuku ile Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen vücut bütünlüğüne karşı suçlar ve çevrenin kirletilmesi suçları kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır.

Bu facianın meydana geleceğini gösteren uyarılar ve veriler karşısındaki kayıtsızlığın, en azından olası kasıt kurumu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.”

“Kazadan söz edilemez”

TBB, olası zararların önlenmesinin mümkün olduğu durumlarda, hukuken kazadan söz edilemeyeceğini belirterek şunları dedi:

“Söz konusu facia, hukuken bir kaza ya da tesadüf olarak kabul edilemez.

Öte yandan, hukuka aykırı onay ve izinlere dayanılarak yürütülen faaliyetler dolayısıyla çevrenin kirletilmesi, fiilin suç vasfını ortadan kaldırmaz. Bu gibi durumlarda, kanunda öngörülmüş koşulların mevcut olması şartıyla ayrıca, söz konusu onay ya da izinleri veren kamu görevlilerinin, görev suçlarından ve/veya çevrenin kirletilmesi fiillerine iştirak dolayısıyla sorumlu tutulmaları hususu değerlendirilmelidir.

Yok edilen hayatları ve çevresel zararları rutin bir maliyet kalemi olarak gören bu zihniyet ve alışkanlığın karşısında durulması zorunludur.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.