Medyascope Eskişehir’de çay bahçesinde otururken 12 Ağustos’ta Arda Küçükyetim’in saldırısından yaralı kurtulanlarla konuştu. Saldırıda yaralanan ve hâlâ yaşadıkları travmanın etkisinde olanların ortak kaygısı korku ve her an saldırıya uğrama endişesi.
Eskişehir’de 18 yaşındaki Arda Küçükyetim 12 Ağustos’ta kafasına kask, yüzüne maske, beline balta takarak, üzerinde hücum yeleğiyle çay bahçesinde oturanları rastgele bıçaklayarak beş kişiyi yaraladı. Küçükyetim olayın ardından tutuklandı. Ama Eskişehir’de yarattığı tedirginlik hâlâ sokaklarda hissediliyor.
Görgü tanığı o anı anlattı
Bir binanın arasında maske takıp eline bıçak alarak çay bahçesine gidip insanların arasına dalan Arda Küçükyetim’i görenlerden biri Süleyman Aydın. Saldırı sırasında Uluönder Mahallesi’ndeki Tepebaşı Camii Çay Bahçesi’ndeki kargaşayı ihtilaflı kişiler arasında çıkan bir kavga zanneden Aydın’ın gerçeği fark etmesi çok uzun sürmemiş. Çevredekilerin sağa sola kaçışması ve bir kişinin boğazına denk gelen bıçak darbesi hâlâ gözünün önünde…
Kaçarken düşmesi hayatını kurtardı
Efe Selahattin Şen (30) de saldırıdan kıl payı kurtulanlardan. İstanbul-Bağcılar’da ikamet eden Şen, misafir olarak gittiği kentte yaşanan saldırıyla, camide kıldığı namazdan sonra burun buruna geldi. Tek hatırladığı kulağının dibinde tanımadığı birinin aniden “lan” diye bağırdığı ve bağıran kişinin elindeki bıçağı saniyeler içinde yanı başındakilere sapladığı. Şen o anı, “Beni gördü, bıçağı çekti, beni kovalamaya başladı bir-iki adım. Ben kaçtım, sonra direkt kovalamaya başladı. Ben tökezledim, yere düştüm. Sonra yardım edin, imdat diye bağırdım. Sonra benim üzerime gelmekten vazgeçti. Geri döndü, arkamdaki adamın şah damarını kesti ” sözleriyle anlatıyor.
Küçükyetim’in hedef gözetmeksizin başkalarını kovaladığı sırada oradan kaçan Şen, yaşadığı şoka rağmen yakınındaki bir yaralıya yardıma koştu. Şen, o esnada tramvay durağının etrafında bir kişinin daha sırtından bıçaklandığına tanık oldu. O anlarda herkesin panik halinde yaralılara yardım etmeye çalıştığını anlatan Şen, “Yaralılar ‘ambulans çağırın’ diye yakarıyor, kimi sağlık ocağının, kimi hastanenin yerini soruyordu. Bu sırada polisin saldırganı yakaladığını ve yere yatırdığını gördüm ve rahat bir nefes aldım. Tam bir kargaşa hakimdi ve nasıl olduğunu anlamadan kendimi karakolda buldum. Yaralıların da bazıları buraya getirilmişti” diyor.
Saldırganı terörist sandı
Çok korktuğunu anlatan Şen, saldırganın sıradışı kıyafetlerini ve elindeki bıçağı gördüğünde terörist olduğunu düşünmüş. O korkuyla adeta vücudunun kitlendiğini ve hiçbir şey yapamadığını anlatan Şen, yaşadıklarını “İşe gidiyorum, insanların bana saldırmaya çalıştığını düşünüyorum” sözleriyle aktarıyor.
Ölümden döndü
Rotamızı yaralıların tedavi altına alındığı hastanelerden biri olan Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne çeviriyoruz. Tedavi görenler arasında boynuna aldığı bıçak darbesiyle ölümün eşiğinden dönen ve Kardiyovasküler Cerrahi (KVC) Servisi’nde tedavisi devam eden 57 yaşındaki Cumali Özemek de var.
Konuşmakta zorlanan, sol kol ve sol bacağında yüzde 44 oranında engel durumu olduğu öğrenilen Cumali Özemek, saldırıya arkadaşlarıyla caminin bahçesinde otururken yakalanmış. Güçlükle konuşan Özemek o anı, “Çayımı içerken baktım, bir serseri elindeki bıçağı, ona buna sallayarak bana doğru geliyor” diyerek anlatıyor.
Özemek, Küçükyetim’i gördüğü ve başkalarını bıçaklaya bıçaklaya kendisinin bulunduğu yere gelmesi arasında geçen zamanı hatırlayamıyor bile. Bıçak darbesi boğazına isabet etmiş, çayını yudumlayamadan. Bıçak darbesinden çok, boynundan akan kanı hatırlıyor.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Hâlâ gözünün önünden gitmiyor saldırı anı. Üzerinden atamadığı korkuyu “Korkmam mı ya? Terörist geldi sandım. Bu ne böyle? Maske takmış, tanınmaz halde. Elinde döner bıçağı… Korkmam mı?” sözleriyle aktarıyor Özemek.
Tek isteği tutuklanan Küçükyetim’in yaptığının yanına kâr kalmaması ve bir an önce gereken cezayı alması.
Eşinin de hissettiği tek duygu korku
Eşi Fatma Özemek de başından ayrılmıyor ölümden dönen eşinin hayatta olduğuna şükrederek. O da evinde oturmuş çayını içiyormuş saldırı olduğunda. Cumali Özemek’in arkadaşlarının telefon etmesiyle haberdar olmuş eşinin yaralandığından ve ameliyata alındığından.
Soluğu hastanede almış. O da hâlâ korku içinde. Doktor izin verdikçe eşinin tedavi gördüğü bölüme giren Fatma Özemek, eşinin yaşama tutunamayacağı korkusu aklına geldikçe gözyaşlarını güçlükle tutuyor. O yutkunurken eşi araya girerek onun adına da konuşuyor:
“Beni böyle görünce öldüğümü zannetmiş. Böyle diyor. ‘Sen öldün’ diye korktum diyor. Çok şükürler olsun. Allah’ım öldürmedi.”
Saldırının görgü tanıkları da benzer duygular içinde. Ağırlıklı olarak emeklilerin, orta yaş üstü vatandaşların ve cami cemaatinin vakit geçirdiği çay bahçesinde günler sonra bile hâlâ derin bir sessizlik hakim. Bölge esnafı yaşanan saldırı sonrası, müdavimlerin çoğunun artık başka çay bahçelerine gittiğini aktarıyor.
Geride kalanların gündemindeki tek konu ise hâlâ maskeli saldırgandı. Aralarında tanıdıkları, sohbet ettikleri ya da göz aşinası oldukları kişilerin ölümden dönmesine tanık olmanın kendilerinde bıraktığı sarsıcı etkiyi konuşanlar ya da saldırı anında tesadüfen orada olmadığına şükredenlerin çoğu mikrofona konuşmaktan çekinip susmayı tercih ediyor.
Cami önündeki çay bahçesinde çalışan ve korkunç saldırıya tanık olanlar günlerdir ya işe gitmiyor ya da izne ayrılmış. Birkaç gün önce çocuk sesleriyle dolup taşan çocuk parkındaki salıncaklar boş. Çocuklarıyla birlikte gelip de parkın bir köşesinde tedirgin halde bekleyen bir annenin “Sürekli etrafa bakıyorum, kuşku içindeyiz, korkuyoruz…” sözleri Eskişehir’deki saldırının ardında bıraktığı duygunun özeti gibi.