Fethullahçıların düzenlediği 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından, Türkiye’de devletin dini cemaatlerle ilişkisi, yeni bir döneme girdi. Gülen yapılanmasının devlet içindeki etkisinin sona erdirilmesiyle, farklı cemaat ve tarikatların çeşitli kamu kurumlarında etkili olmaya başladığı iddiaları öne çıktı. Özellikle Menzil, İsmailağa, İskenderpaşa Cemaatleri ve Nurcuların Yazıcılar kolu, bu dönemde sık sık kamuoyunda tartışıldı.

Türkiye, son yıllarda cemaatlerin devlet ve toplum üzerindeki etkilerinin yoğun bir şekilde tartışıldığı bir döneme girdi. Fethullahçıların devletteki etkinliğinin sona erdirilmesinden sonra, boşalan kadrolara farklı tarikat ve cemaatlerin yerleştiği iddiaları sıkça gündeme geldi. Özellikle Menzil, İsmailağa, İskenderpaşa ve Nurcuların Yazıcılar kolunun kamu kurumlarındaki varlıkları, sağlık, eğitim ve bürokrasi başta olmak üzere çeşitli alanlarda tartışma konusu oldu. Cemaatlerin siyasi partilerle kurduğu ilişkiler, toplumda dini-siyasi dengelere dair endişeleri artırdı.
- Fethullah Gülen öldü | Cemaatin başına kim geçecek?
- İZLEYİN – İlk bilgiler ışığında Fethullah Gülen’in ölümü | Ruşen Çakır’dan ilk değerlendirme
Menzil Cemaati: “Sağlık Bakanlığı’nda kadrolaştı” iddiaları
Menzil Cemaati, Adıyaman’ın Kahta ilçesindeki Menzil köyünde doğdu. Cemaat, Nakşibendi tarikatına bağlı. Tasavvuf merkezli başlayan cemaat, zamanla ekonomik ve sosyal alanda büyüdü. Menzil’de ölen şeyhin oğulları arasında liderlik mücadeleleri yaşanıyor. Tarikatın sağlık sektörü ve medya gibi alanlarda etkili olduğu da biliniyor.
Cemaatin uzun yıllar liderliğini Abdulbaki Erol yürüttü. Erol’un döneminde cemaat daha dışa dönük hale geldi ve ticari faaliyetlerini artırdı. Menzil’in Semerkand Holding adı altında bir medya yapılanmasına ve ticari organizasyona sahip olması, cemaatin sosyal hayatta giderek daha görünür hale gelmesine yol açtı.
Menzil Cemaati’nin son yıllarda Türkiye’de sağlık, eğitim ve bürokrasi alanlarındaki etkisi tartışma konusu haline geldi. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından Fethullahçıların boşalttığı kadrolara Menzil mensuplarının yerleştiği iddiaları gündeme geldi. Cemaatin devlet içinde geniş bir nüfuz ağı kurduğu biliniyor. Özellikle Sağlık Bakanlığı’nda kadrolaştığı belirtilen Menzil, eğitim ve emniyet gibi kritik alanlarda da taraftarlarını artırıyor
Menzil Cemaati, 14 Mayıs 2024 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde Cumhur İttifakı’nı destekleyeceğini duyurdu. TÜMSİAD, Beşir Derneği, Semerkand Vakfı ve GENÇKON gibi cemaatin kuruluşlarının da ittifaka destek verdiği biliniyor. Bu hamle, cemaatin dini faaliyetlerden siyasi alanlara yöneldiği yorumlarına yol açtı.
Menzil’in Sağlık Bakanlığı’ndaki gücüne ilişkin tartışmalar, eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın görevi sırasında zirveye çıktı. Akdağ’ın, bakanlığa ait bir jete “GVS” kodunu vermesi, cemaat liderine atıf yapıldığı yorumlarına neden oldu. Dr. Ali Edizer gibi bazı bürokratların cemaat bağlantıları nedeniyle kamuoyunda tepki çekmesi, Menzil’in kamuya ne kadar nüfuz ettiği sorusunu gündeme getirdi.
Cumhur İttifakı ile ilişkisi
Menzil’in bürokrasi ve siyasetteki etkisi kadar gelecekteki konumu da merak ediliyor. Cemaatin 2024 seçimlerinde Cumhur İttifakı’na desteğini açıklaması, siyasi süreçlerde aktif bir rol oynadığını ortaya koyuyor. Uzmanlar, cemaatin bu ittifaka verdiği desteği “çıkarların kesişmesi” olarak yorumluyor. Ayrıca uzmanlar, AKP’nin cemaatin etkinliğine alan açtığına işaret ediyor.
Menzil’in sadece dini bir cemaat olmaktan öteye geçerek siyaset ve ticarette de yer edinmesi, laiklik ve hukuk devleti tartışmalarını alevlendirdi. Cemaatin tarikat-siyaset-ticaret üçgeninde güç kazandığı yorumları yapılırken, ilerleyen dönemde bürokrasideki etkisinin nasıl şekilleneceği merak ediliyor.
Menzil Cemaati, 6 Şubat depremleri sonrası insani yardım çalışmalarıyla da ön planda yer aldı. Cemaatin Beşir Derneği, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay’da yardım faaliyetleri yürüttü. Ancak bu faaliyetleri cemaatin propagandası için kullanıldığı iddiaları tartışmalara yol açtı. Ayrıca, Suriye’de AFAD koordinasyonunda briket evler inşa eden derneğin bölgedeki faaliyetleri dikkat çekti.
İsmailağa Cemaati
İsmailağa Cemaati, Nakşibendi tarikatının bir kolu olarak ortaya çıktı. Cemaat, İstanbul Fatih’te kurularak büyüdü. Cemaat, dini eğitim faaliyetleri ve geleneksel muhafazakâr yapısıyla biliniyor.
İsmailağa, eğitim alanında vakıflar ve dernekler aracılığıyla etkili oldu. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile yapılan protokollerle bazı okullarda faaliyet gösterme imkânı buldu.
Liderin ölümü, dağılmalar ve 2018 seçimleri
İsmailağa Cemaati, lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun 2022’deki vefatının ardından süregelen bölünmeler ve siyasetle kurduğu ilişkilerle kamuoyunun dikkatini çekmeye devam ediyor. Ustaosmanoğlu’nun ölümünden sonra liderlik görevini Hasan Kılıç devraldı. Ancak cemaat içinde tam bir uzlaşı sağlanamadı. İbrahim Uslu ve Ahmet Mahmut Ünlü’nün (Cübbeli Ahmet Hoca) çevresi, Kılıç’ın liderliğini kabul etmedi. Cübbeli Ahmet, cemaat içinde bir dizi görüşme talep etmesine rağmen reddedildi. 2024’te Kılıç’ın vefatının ardından, cemaatin liderliği Ahmet Fikri Doğan’a devredildi. Ancak bu karar da cemaatin bir kısmı tarafından benimsenmedi. Bu süreçte bazı gruplar, yeni cemaatler kurarak ayrılma yoluna gitti.
İsmailağa Cemaati, 2018 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a açık destek verdi. Ancak cemaatin iktidar ile kurduğu ilişki, zaman zaman mesafe koyma çabalarıyla da gündeme geldi. Bazı grupların iktidarla aralarına mesafe koyarak yeniden yapılanma girişimleri dikkat çekti. İktidar değişim senaryoları çerçevesinde, cemaatin gelecekteki konumunun nasıl şekilleneceği merak konusu olmaya devam ediyor.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
İskenderpaşa Cemaati: 1990’larda Refah Partisi ilişkileri ve Erdoğan’ın gençlik yılları
İskenderpaşa, Nakşibendiye’nin Halidi koluna bağlı bir cemaat olup, siyaset üzerindeki etkisiyle tanınıyor.
Türkiye’deki muhafazakâr siyasi akımlar üzerinde önemli bir etkiye sahip olan cemaat, 1958 yılında Mehmet Zahid Kotku’nun liderliğinde kuruldu. Cemaat, özellikle eğitimli kesimler ve siyasetçilerin buluştuğu bir platform haline geldi. Kotku’nun sohbetlerine katılan isimlerden biri de genç yaşlarda Recep Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan, Kotku’nun ölümünden sonra yerine geçen damadı Mahmut Esad Coşan ile ilişkisini sürdürdü. Erdoğan, cemaatin çizgisine yakın kalmayı tercih etti.
12 Eylül 1980 Darbesi öncesi, Millî Selamet Partisi (MSP) üyelerinin Pazar günleri “İkindi namazı – İskenderpaşa” şeklinde programlarına cemaat ziyaretlerini ekledikleri, dönemin siyasi atmosferini anlamak açısından önemli bir detay olarak aktarılıyor.
İskenderpaşa, siyasi alanda güçlü bir etkiye sahip. Eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da bu cemaate yakın olduğu iddia ediliyor. Sağlık sektöründe ve bazı bürokratik noktalarda etkin olduğu söylenen İskenderpaşa, cemaatler arasında daha muhafazakâr ve eğitim odaklı bir yapıya sahip.
Kotku’nun ölümü ve Esad Coşan dönemi
Kotku’nun ölümünün ardından, cemaatin liderliğini Mahmut Esad Coşan devraldı. Coşan, cemaatin eğitimli ve siyasi elitler arasındaki etkisini artırarak İskenderpaşa’yı, Türkiye’nin muhafazakâr politikalarını şekillendiren önemli bir aktör haline getirdi. Bugün de cemaat, eğitimli bireyleri hedef alan yapısıyla muhafazakâr elitler arasında varlığını sürdürüyor.
İskenderpaşa’nın özellikle sağlık ve bürokraside nüfuz sahibi olduğu belirtiliyor. Koca’nın Sağlık Bakanı olarak atanmasının, Menzil Cemaati’nin sağlık alanındaki etkisini kırmaya yönelik bir hamle olduğu iddia ediliyor. İskenderpaşa, doğrudan bürokrasiye müdahil olmaktan kaçınıyor. Ancak birçok önemli görevde bu cemaatten yetişmiş bireylerin bulunması dikkat çekiyor.
Cemaat, muhafazakâr elitler ile devlet arasında bir köprü görevi görerek uzlaşmacı bir çizgi benimsemiştir. 28 Şubat sürecinde İslamcı hareket içinde farklı gruplar ayrıştı. İskenderpaşa Cemaati siyasetteki etkinliğini korudu ve bazı kesimlerin devletle uyum sağlama çabalarına öncülük etti. Mahmut Esad Coşan döneminde cemaat, daha ılımlı bir çizgiye geçti. Uluslararası sistemle barışık bir muhafazakârlık benimsedi.
Nurcular’ın Yazıcılar Kolu: Fethullahçılardan ayrılmaya çalışanlar
Nur Cemaati’nin Yazıcılar kolu, Said Nursi’nin öğretileri doğrultusunda dini faaliyetlerini sürdürmeye devam ederken, siyasete mesafeli duruşuyla dikkat çekiyor. 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası Nurcuların, Fethullahçılarla ayrışma çabaları ve Risale-i Nur eksenli faaliyetleri yeniden gündeme geldi. Bu süreçte Yazıcılar kolu, cemaat içinde geleneksel yapısını koruyarak faaliyetlerini sürdüren önemli bir grup olarak öne çıktı.
Nurcular, diğer birçok dini cemaatin aksine tarikat yapılanmasını benimsemiyor. Şeyhlik sistemi yerine kolektif bir yönetim anlayışı benimsiyor. Yazıcılar kolunun lider kadrosu, cemaatin kurucusu Said Nursi’nin çizgisine sadık kalıyor. Ancak dijitalleşmenin etkisiyle, gençlerin geleneksel cemaat yapısından uzaklaştığı gözlemleniyor.
Yazıcılar kolu, eğitim ve kültürel faaliyetlerle varlık göstermeye devam ediyor. Cemaat, çeşitli yayınevleri ve medya organları aracılığıyla Risale-i Nur’un yayılmasını sağlarken, gençlerin katılımını teşvik etmek için sosyal etkinlikler düzenliyor. Ancak cemaatin genç kuşaklarla ilişkisi, dijitalleşmenin artışı ve sosyal medya kullanımının yaygınlaşması nedeniyle zayıflamış durumda. Aileleri Nurculara mensup olmayan gençlerin cemaate katılımının oldukça düşük olduğu belirtiliyor.
Nurcuların Yazıcılar kolu, siyasetten uzak durmayı tercih ediyor ve devletle doğrudan ilişkiler kurmaktan kaçınıyor. Ancak bazı iddialara göre, cemaatin eğitim ve bürokraside dolaylı olarak etkili olduğu söyleniyor. 2016 sonrasında, cemaat mensuplarının Fethullahçılarla ile bağlantılarını kesmeleri ve devletle uyumlu bir çizgi benimsemeleri dikkat çekti.