Beşiktaş’ta içinden çıkılamayan kriz ve taraftarı tatmin etmeyen iki başkan adayının ardından akıllara şu soru geliyor: Üçüncü bir yol mümkün mü?
Saha içindeki başarısızlık, saha dışındaki krizlerle birleşerek Beşiktaş’ı tarihinin en belirsiz dönemlerinden birine sürükledi. Ekonomik buhran ve yönetimsel çöküşün gölgesinde gidilen başkanlık seçimi, ne yazık ki çözüm değil, yeni bir kısır döngünün habercisi gibi görünüyor. Hüseyin Yücel ve Serdal Adalı, camianın büyük sorunlarına cevap veremeyen vaatleriyle taraftarın güvenini kazanmakta zorlanıyor. Popülist söylemler ve kişisel polemikler yarışın merkezinde yer alırken, Beşiktaş’ı kurtaracak bir vizyon hâlâ sahaya çıkmış değil.
Taraftar umut yerine yorgunluk hissediyor
Beşiktaş taraftarı, kulübün yaşadığı krizlerin en büyük mağduru konumunda. Sahada mücadele ruhu göstermeyen futbolcular, her yıl katlanarak büyüyen borçlar ve yönetim kaosu, taraftarı derin bir hayal kırıklığına sürükledi. 2012’de Fikret Orman ilk kez başkanlığa seçildiğinde taraftar, FEDA dönemi gibi zor bir zamanda kulübün geleceğe yönelik sağlam bir planlamayla yönetileceğine dair umudunu korudu. Ancak bugün ne o umut var ne de o birlik ruhu. Yönetimler, tribünlere yeniden yapılanma vaatleri vermek yerine onları sadece kısır çekişmelerle oyalıyor.
Hüseyin Yücel, “yıldız transferler” ve “borçları sıfırlama” söylemleriyle dikkat çekiyor. Serdal Adalı ise altyapı odaklı projeler ve “yeniden yapılanma” söylemleriyle öne çıkıyor. Ancak her iki adayın vaatleri de somut projelerden yoksun. Ekonomik kriz ortadayken Yücel’in transfer vaatleri, mali bataktan bihaber bir anlayışı işaret ederken, Adalı’nın altyapı söylemleri, altyapıdan çıkan oyuncuların neden parlatılamadığı sorusuna tatmin edici bir yanıt vermiyor.
Sergen Yalçın tek kurtarıcı mı?
İki adayın ortak noktasının teknik direktörlük koltuğu için Sergen Yalçın’ı işaret etmeleri, aslında Beşiktaş’ın ne kadar çaresiz bir yönetim anlayışına sürüklendiğini gösteriyor. Sergen Yalçın, Beşiktaş’ın efsane isimlerinden biri ve 2020-21 sezonunda yaşanan son şampiyonlukta direksiyonda olan teknik direktör. Ancak o dönemden bu yana Yalçın, televizyonda yorumculuk yaparken futbolun bilimsel gerçeklerinden çok uzak bir profil çiziyor. Son olarak da Van Bronckhorst ile yollar ayrıldıktan sonra EKOL TV’de canlı yayında Beşiktaş’la çalışmak istemediğini belirtti ve kendisine gelen teklifi reddetti.
İki başkan adayının “yenilik” ve “vizyon” söylemlerine rağmen aynı isme sarılmaları, çözüm eksikliğini gözler önüne seriyor. Beşiktaş, kendisini açıkça reddeden ya da “naza çeken” teknik direktörlerin peşinden koşarak daha büyük bir vizyonsuzluğun içine sürükleniyor. Koskoca Beşiktaş Kulübü, neden modern futbol anlayışına sahip genç ve dinamik bir teknik direktörle masaya oturamıyor? Sergen Yalçın’ın adı belki kısa vadeli bir popülarite sağlayabilir, ancak Beşiktaş’ın derin sorunlarını çözmekten uzak bir tercih olacaktır.
Futbolcular ve yönetim: Değersizleşen kadro
Son dönemde futbolcuları aleni bir şekilde eleştiren, hatta canlı yayında aşağılayan bir teknik direktörün göreve geldiğini düşünelim: Bu oyunculardan nasıl verim alınabilir? Aynı durum, futbolcuları değersizleştiren iki başkan adayı için de geçerli. Hasan Arat’ın istifasının ardından kulübün “yatak odası” televizyonlarda afişe edilerek nasıl tartışma malzemesi hâline getirildiyse, başkan adayları da aynı yaklaşımla kulübün iç meselelerinin ciddiyetini kaybettiriyor. Bu tutum, camiaya daha fazla zarar veriyor ve Beşiktaş’ın yeniden yapılanma şansını her geçen gün biraz daha zedeliyor.
Sorumlu kim, hesabı kim verecek?
Mevcut başkan adayı Hüseyin Yücel, Adana Demirspor yenilgisi sonrası “hesap verecek sorumlular var” diyerek büyük bir çelişki yaratıyor. Son bir yıldır yönetim kurulu üyesi olan Yücel’in bu sürecin dışında kalmış gibi konuşması inandırıcılığını sarsıyor. Serdal Adalı ise yeniden yapılanma sözü verirken, önceki yönetimlerin devamı olmayacağına dair net bir sinyal veremiyor. Bu durum, iki adayın da Beşiktaş’ın geleceğine dair somut bir plan ve güvenilirlikten ne kadar uzak olduklarını gösteriyor.
Gerçek lider nerede?
Beşiktaş’ın şu anda ihtiyacı olan şey çok net: Gerçekçi projeler, şeffaf bir yönetim ve güçlü bir liderlik. Başkan adaylarının yapması gereken, günü kurtarmak yerine sürdürülebilir bir yönetim anlayışıyla Beşiktaş’ı yeniden ayağa kaldırmaktır. Kulübü ekonomik krizden çıkarmak, altyapıyı güçlendirmek ve rekabetçi bir futbol kimliği yaratmak, uzun vadeli bir vizyonla mümkündür.
Taraftarın beklentisi yeni vizyon ve cesaret
Beşiktaş, teknik direktör arayışında naza çeken isimlerin peşinden koşmamalı, geleceğe yönelik cesur ve modern tercihler yapmalıdır. Kulüp, saha dışında olduğu kadar saha içinde de kimliğini yeniden bulmalı. Beşiktaşlılık ruhunu taşıyan futbolcular ve tribünden kopmayan taraftarıyla güçlü bir kimlik kazanmalıdır.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Taraftarın beklentisi basit: Samimiyet, cesaret ve vizyon. Ancak bu seçimde o ışığı görmek hâlâ çok uzak. Eğer bu kafa karışıklığı devam ederse, Beşiktaş camiası sadece yeni krizlere değil, daha büyük bir geleceksizliğe mahkûm olacaktır.
Beşiktaş büyük bir kulüp. Ama büyük olmak, günü kurtarmak değildir. Geleceği inşa edecek cesur adımlar atmaktır. Beşiktaş’ı o vizyona taşıyacak lider hâlâ sahaya çıkmış değil.
O hâlde yeniden soralım: Beşiktaş’ta üçüncü bir yol mümkün mü?