İstanbul Barosu son bir ayda yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporda, İmamoğlu’nun gözaltı sürecinden başlayarak yaşanan tutuklamalarda anayasal koşulların gerçekleşmediğini belirtti. Kaboğlu, “Bütün tutuklamalar anayasa dışıdır” dedi.
İstanbul Barosu, son bir ayda yüzlerce kişinin karşılaştığı hukuksuzlukları içeren kapsamlı bir rapor hazırladı. Rapor, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan süreçte yaşanan hak ihlallerini belgeledi. Baro, dört merkezinin eşgüdümünde hazırladığı raporu kamuoyuyla paylaştı.
İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, raporu sunarken Anayasa’nın “Suçluluğu mahkeme kararıyla saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” ilkesini vurguladı. Kaboğlu, “düşman hukuku” ve “yandaş hukuku” kavramlarının doğru olmadığını belirtti.
Hukuksuzluk meydandan hapishaneye uzanıyor
Kaboğlu, Filistin gösterisi sırasında yaşanan polis ablukasını örnek gösterdi, “Laiklik karşıtı gösteriye izin verilirken, bir halkın yaşam hakkını savunan göstericilere engel olundu” dedi.
Ayrıca Kaboğlu, Beyoğlu’nun tümüyle ulaşıma kapatıldığını, acil hastaların bile hastaneye erişiminin engellendiğini anlattı.
Kaboğlu, “Adil yargılanma hakkının daha baştan ihlal edildiğini gördük” ifadesini kullandı.
“Özgürlük asıldır, sınırlama istisnadır”
Kaboğlu, yaşanan hak ihlallerini “kümülatif” olarak nitelendirdi, Anayasa’nın 19. maddesinin tutuklama koşullarını açıkça belirlediğini vurguladı, “Demokratik hukuk devletinde özgürlük asıldır, sınırlama istisnadır” dedi.
Ayrıca Kaboğlu, “Epözdemir’den İmamoğlu’na kadar uzanan kitlesel tutuklamalar zincirinde, yüzlerce öğrenci dahil olmak üzere hiçbirinde tutuklama koşulu gerçekleşmemiştir” dedi. Kaboğlu, tüm tutuklamaların Anayasa dışı olduğunu belirtti.
Devletin tazminat sorumluluğu
Kaboğlu, haksız tutuklamalarda devletin tazminat ödemek zorunda olduğunu hatırlattı, Anayasa’nın 40. maddesinin yetkisini kötüye kullanan kamu görevlisine rücu hakkı tanıdığını söyledi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Baro Başkanı Kaboğlu, haksız tutuklananlara bu yolu kullanmalarını önerdi, bu yöntemin keyfi tutuklamalara karşı caydırıcı olabileceğini ifade etti.
Toplantı ve gösteri hakkı
Öğrencilerin tutuklanmasında sıkça gösteri özgürlüğünün bahane edildiğini belirten Kaboğlu, önemli bir bilgi kirliliğine dikkat çekti, “polise mukavemet” kavramının yerinde kullanılmadığını söyledi.
Kaboğlu, “Yürüyüşler izin koşuluna bağlı değildir, bildirimde bulunmak yeterlidir” dedi.
Anayasa’nın 137. maddesinin “konusu suç olan emre direnme hakkı” tanıdığını hatırlatan Kaboğlu, “Kolluk gücü şiddet uyguluyorsa, yurttaşın direnme hakkı vardır” dedi.
Kaboğlu, usule ilişkin ihlallerin gerçeklerin ortaya çıkmasını engellediğini belirtti. “Belediye başkanları, gazeteciler ve öğrencilere karşı uygulanan işlemler yaygın hak ihlallerini beraberinde getiriyor” diyen Kaboğlu, suçluluk durumlarının açığa çıkmasının engellendiğini söyledi.
(ANKA)