Yükseliş ve düşüş dönemleriyle “Direniş Ekseni”: İran’ın elinde ne kaldı?

İran

İran, geçmişte Batı’yla yaşadığı her gerilimde bölgedeki müttefik ağı sayesinde güçlü bir caydırıcılık kapasitesine sahipti. Ancak bugün, hem diplomatik hem de askeri olarak bu kapasite ciddi şekilde aşınmış durumda. Peki İran’ın direniş ekseni nasıl kuruldu, nasıl çöktü ve elinde ne kaldı?

İran, 1979’daki İslam Devrimi’nin ardından onlarca yıl boyunca Ortadoğu’da kendisine bağlı bir ittifak ağı inşa etmeye başladı. İran-Irak Savaşı, Tahran’a konvansiyonel savaşlarla bölgeye hâkim olamayacağını gösterdi. Bu deneyim sonrası İran, yeni bir stratejiye yöneldi: Asimetrik savaş, vekil aktörler ve ideolojik bağlarla örülmüş bir direniş ağı.

Tam da bu noktada “Direniş Ekseni (Axis of Resistance)” olarak adlandırılan yapı, İran’ın devrimci ve teokratik çizgisine sempati duyan Şii topluluklar ile Filistin davasına bağlı silahlı gruplardan oluşuyordu.

Bu ağ zamanla Lübnan’da Hizbullah’ı, Suriye’de Beşar Esad hükümetini, Irak’taki Şii milisleri, Yemen’deki Husileri ve Filistin’de Hamas’ı kapsayacak şekilde genişledi.

Direniş Ekseni

Böylece İran, hem Akdeniz hem de Kızıldeniz’e ulaşan bir etki alanı oluşturdu.

Bu yapının merkezinde İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) ve onun dış operasyonlardan sorumlu kolu Kudüs Gücü yer aldı. Kudüs Gücü, Direniş Ekseni’ndeki gruplarla birebir çalışarak silah, eğitim ve strateji desteği sundu.

2000’lerde ABD’nin Irak’ı işgal etmesi, İran’ın bu yapıları daha görünür ve güçlü hale getirmesine yol açtı. 2010’larda ise hem Suriye İç Savaşı hem Arap Baharı’nın doğurduğu kaos ortamı, İran’ın bu ekseni genişletmesi için uygun zemini sağladı.

İran’ın stratejik hedefleri arasında, Şii Hilali olarak adlandırılan ve İran’dan Irak, Suriye ve Lübnan’a uzanan bir nüfuz alanı oluşturmak vardı. Bu strateji, sadece mezhepsel bir yaklaşımdan ziyade, jeopolitik çıkarları da kapsıyordu. İran, bu ittifak sayesinde Akdeniz’e kadar uzanan bir etki alanı oluşturmayı ve İsrail’i çevrelemeyi hedefliyordu.

Bu sistemin mimarı, Kudüs Gücü’nün karizmatik ve etkili lideri Tümgeneral Kasım Süleymani idi. Süleymani, onlarca yıl boyunca bu grupları birbirine bağlayan figür olmuştu. Süleymani’nin 2020’de ABD’nin Irak’ta düzenlediği bir hava saldırısında öldürülmesi, İran’ın bölgesel ağında ciddi bir boşluk yarattı. Tahran, Süleymani suikastından beri bu boşluğu doldurmakta zorlanıyor.

Direniş Ekseni ne zaman dağılmaya başladı?

  • İsrail-Hamas savaşı

7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu, bölgede yeni bir savaşın fitilini ateşledi.

İsrail’in misillemesi sonucu Hamas’ın siyasi ve askeri lider kadrosu büyük ölçüde ortadan kaldırıldı.

Hamas hâlâ Gazze’de çatışıyor ve Batı Şeria’da varlık gösteriyor olsa da, artık İsrail’e gerçek anlamda tehdit oluşturacak askeri kapasiteye sahip değil.

  • Hizbullah’ın zayıflatılması

Hamas’ın ardından İran’ın en önemli müttefiki Hizbullah devreye girdi. Lübnan sınırından İsrail’e ateş açan Hizbullah, çatışmalara müdahil oldu. Eylül 2024’te İsrail’in binlerce çağrı cihazının patlatmasıyla yüzlerce Hizbullah üyesi öldü ya da sakat kaldı. Ardından gelen hava saldırılarında örgütün lideri Hasan Nasrallah dahil birçok üst düzey isim hayatını kaybetti.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Bu kayıplar Hizbullah’ı sarsıcı biçimde zayıflattı. Kasım ayında İsrail’le bir ateşkes imzalamak zorunda kalan örgüt, artık bir zamanlar İsrail için ciddi tehdit oluşturan yapısından uzak.

  • Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesi

Hemen ardından Suriye’de de denge bozuldu. 2024 yazında İsrail’in Suriye’deki İranlı komutanlara yönelik hava saldırıları IRGC’yi kısmi olarak çekilmeye zorladı.

Bu çekilme, Rusya’nın Ukrayna savaşıyla meşgul olduğu bir dönemde Beşar Esad hükümetini savunmasız bıraktı.

Aralık 2024’te Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki cihatçılar, Beşar Esad’ı devirdi ve Suriye’de Ahmed eş-Şara liderliğinde yeni bir dönem başladı.

İran’ın elinde ne kaldı?

Hamas ve Hizbullah’ın ağır darbeler alması, Suriye’deki rejimin çökmesi İran’ın bölgedeki etkisini ciddi ölçüde azalttı. İran hâlâ Irak’taki bazı milis gruplara ve Yemen’deki Husilere dayanabiliyor.

Irak’ta İran’la güçlü bağları olan birkaç Şii milis grubu bulunuyor. Bunların başında Kataib Hizbullah ve Nüceba Hareketi geliyor. Bu gruplar doğrudan İran’dan silah ve lojistik destek alıyor ve İran’ın dini liderine biatlarını ilan etmiş durumdalar. Yine de bu gruplar sahadaki operasyonlarda bir miktar özerkliğe sahip. 2024 itibariyle ABD ve İsrail hedeflerine yönelik saldırıları büyük ölçüde durmuş durumda.

Analistler, bu grupların İran’a yönelik sınırlı saldırılarda nasıl bir tepki vereceklerini öngörmenin zor olduğunu ancak doğrudan rejimi tehdit edecek bir saldırı halinde harekete geçebileceklerini belirtiyor.

Yemen’deki Husiler ise İsrail’e füze atışlarına devam ediyor ancak coğrafi olarak İsrail’e uzaklıkları nedeniyle doğrudan tehdit oluşturma kapasiteleri sınırlı. Bahar aylarında ABD’yle yapılan anlaşmalar sonrası Kızıldeniz’deki ticaret gemilerine yönelik saldırıları da azalmış durumda.

Kaynak: Reuters