İsrail-İran savaşı: Tahran nükleer silaha ne kadar yakın?

İran nükleer programı

İsrail’in İran’daki nükleer tesisleri hedef alan saldırıları, Tahran’ın nükleer silah geliştirmeye ne kadar yaklaştığı sorusunu yeniden gündeme taşıdı. Uluslararası kurumlar “net bir kanıt yok” dese de, İran’ın elinde nükleer silah için gerekli materyallerin büyük kısmının bulunduğu belirtiliyor. Peki Tahran nükleer silaha ne kadar yakın?

İsrail’in 13 Haziran’da İran’ın nükleer tesislerine ve füze üslerine düzenlediği saldırılarla başlayan savaş, İran’ın balistik füzeler fırlatması ve iki ülke arasında karşılıklı saldırılarla devam ediyor.

İsrail, 13 Haziran’da başlattığı saldırıların gerekçesi olarak İran’ın gizli ve hızla ilerleyen bir nükleer silah programı yürütmesini gösterdi. Başbakan Binyamin Netanyahu, uzun süredir bu yöndeki iddialarını dile getiriyordu ancak İsrail, İran’ın nükleer silaha ulaştığına dair kamuoyuyla somut bir kanıt paylaşmadı.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran’ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğunu doğrulayamasa da, şu ana dek aktif ve koordineli bir silah programı yürütüldüğüne dair güvenilir bir işaret tespit etmedi.

İran bu noktaya nasıl geldi?

2015 yılında İran ile dünya güçleri arasında imzalanan nükleer anlaşma, Tahran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerine sınır getirmişti. Bu anlaşma sayesinde İran’ın bomba için gerekli uranyumu üretme süresi bir yıla çıkarılmıştı. ABD Başkanı Donald Trump 2018’de bu anlaşmadan çekildi. Ardından İran da anlaşmadaki sınırlamaları ihlal etmeye başladı.

O tarihten bu yana İran, anlaşmanın tüm kısıtlamalarını aşarak uranyum stokunu artırdı. UAEA’nın mayıs ayındaki verilerine göre İran, yaklaşık 9.2 ton zenginleştirilmiş uranyuma sahip.

Bu miktar, anlaşma kapsamında izin verilenin çok üzerinde. Üstelik bu stokun bir bölümü yüzde 60 saflığa ulaşmış durumda. Nükleer silah için gereken saflık oranı yüzde %90.

İran nükleer silaha ne kadar yakın?

Analistlere göre İran, elindeki uranyumu yüzde 90 saflığa çıkarma kararı alırsa bu süreci birkaç gün içinde tamamlayabilir. Bu durum, İran’ın “kopuş süresi”ni yani bomba için gerekli nükleer yakıtı üretme süresini neredeyse sıfıra indirmiş durumda.

Ancak nükleer silah üretimi yalnızca uranyumla sınırlı değil. Bombanın çalışması, bir füze ya da başka bir sistemle taşınabilir hale gelmesi gibi aşamaları da bulunuyor. Bu sürecin tamamlanması aylar ya da bir yıl sürebilir.

UAEA Başkanı Rafael Grossi, İran’ın nükleer silah üretmeye çok yakın olduğunu ancak bunun birkaç yıl sürecek bir süreç olmadığını söyledi.

İsrail’in saldırısı nükleer programı nasıl etkiledi?

UAEA’ya göre İsrail saldırıları Natanz’daki yer üstü zenginleştirme tesisini tamamen yok etti. Yer altındaki santrifüjlerin de ciddi biçimde zarar gördüğü tahmin ediliyor.

Fordo ise saldırılardan etkilenmedi – şu ana kadar -. Olası bir ABD saldırısında ne kadar hasar göreceği merak konusu.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

İsrail’in saldırıları İran’ın kısa vadeli zenginleştirme kapasitesini düşürmüş olabilir ancak elindeki uranyum stokunun ne kadarının güvende olduğu bilinmiyor.

İran nükleer silah üretmek istiyor mu?

İran, nükleer silah üretmek gibi bir amacı olmadığını söylüyor.

Dini lider Ayetullah Ali Hamaney, İran’ın böyle bir silah istemediğini belirtse de, “Eğer isteseydik, kimse engel olamazdı” sözleriyle ihtimali dışlamıyor.

ABD istihbaratına ve UAEA’nın geçmiş raporlarına göre İran, 2003’e kadar koordineli bir nükleer silah programı yürüttü ve bu program sonlandırıldı. Ancak o tarihten sonra da silah üretimine dair bazı hazırlıklar sürdü.

İran’ın eski nükleer kurumu başkanı Ali Ekber Salihi, katıldığı bir televizyon programında “Nükleer silah yapmak araba üretmeye benzer. Gerekli parçaların hepsine sahibiz” dedi. Bu sözler, Tahran’ın bilgi birikimi konusundaki şüpheleri artırdı.

İran, 2015 anlaşmasındaki bazı denetim yükümlülüklerini de askıya aldı. Bu nedenle UAEA artık tesislere ani denetim gerçekleştiremiyor. Bu durum, İran’ın gizli tesisler kurmuş olabileceği yönünde spekülasyonlara neden oldu.

Fakat bu yönde de somut bir bilgi yok.

Kaynak: Reuters