Açık Oturum’un 484. bölümünde Göksel Göksu’nun konukları CHP PM üyesi Sezgin Tanrıkulu, gazeteci Murat Sabuncu ve ekonomist Güldem Atabay oldu. CHP’nin 30 Haziran’da görülecek kurultay davasında “mutlak butlan” kararı çıkması ihtimalinin değerlendirildiği programda CHP’yi bekleyen süreç değerlendirildi. Tanrıkulu, mutlak butlan kararı alınmasını siyasi darbe olarak niteledi ve bu kararın hukuken de bir karşılığı olacağını söyledi.
42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, 30 Haziran Pazartesi günü CHP’nin 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde düzenlediği 38. Olağan Kurultay’a ilişkin açılan iptal davasını reddedebileceği gibi, mahkemenin “mutlak butlan” ya da partiye ‘kayyum’ atanması yönünde karar alması ihtimallerini değerlendiren Sezgin Tanrıkulu, CHP’nin kurultayının iptal edilmesinin ordunun yönetime el koyması ile eş değer olduğunu söyledi. Tanrıkulu “Ana muhalefet partisinin kongresini iptal etmek, iktidarın istemediği, yarışamadığı yönetimi CHP’den göndermek, onun yerine kendi istediği bir yönetimi getirmek siyasal darbedir. Askeri darbe gibi bir şeydir” dedi.
“İktidarın yarışamadığı yönetimi CHP’den göndermek siyasal darbedir”
Tanrıkulu mutlak butlan kararı verilmesi halinde bu kararın hukuken bir karşılığı olacağını söyledi:
“Çok açık söylüyorum. Bakın bunların karşılığı olur. Yarın öbür gün çıkar bir savcı, der ki ‘ya sen hangi kanundan aldın yetkiyi bu şekilde kullandın?’ CHP Genel Başkanı’nı ve yönetimini, parti meclisini -ben de parti meclisi üyesiyim aynı zamanda- görevden uzaklaştırdın ve başka yönetimi getirdin. Bana kanunu söyle der, öyleyemez. O zaman sen Anayasa’da tarif edilen 302. maddedeki suçu işlemişsindir, Anayasal düzene karşı suç işlemişsindir.”
Bu kararla ana muhalefet partisinin denklem dışına itileceğini anlatan Sezgin Tanrıkulu, ana muhalefet partisinin de siyasi partilerin de demokratik yaşamın vazgeçilmez unsurları olduğuna dikkat çekti:
“Eğer bir siz anayasaya, yasalara aykırı bir biçimde bir partinin yönetimini alıp bir tarafa koyuyorsanız, bunu sadece Medeni Yasa’yla açıklayamazsınız. Ceza yasasında bunu karşılayan suçlar var. Bunu okuyanlar bunu biliyorlar.”
“Şuna para verildiğini duydum, şuna telefon verildiğini duydum” gibi suçlamalarla bir siyasi partinin yönetiminin görevden alınamayacağını söyleyen Tanrıkulu “Alırsanız darbe yaparsınız. TCK’nın ikinci maddesini okuyayım mı? O yüzden bakın, yine söylüyorum, yargı bağımsız değil, tarafsız değil, tamam. Ama zaten bu hal AK Parti’nin işine elli kere yarıyor zaten” diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun vaktiyle genel başkan yardımcılığını da yaptığına vurgu yapan Tanrıkulu, kendisine karşı saygısını hiç yitirmediğini belirterek 13 yıllık genel başkanlığı döneminde KIlıçdaroğlu’nun fazla karşı çıktığı meselenin CHP’nin içinin konuşulması olduğunu söyledi. O dönem Kılıçdaroğlu’nun “Bunlar CHP’li değil. Atın bunları partiden” dediğini hatırlatan Sezgin Tanrıkulu, “CHP’nin kongresi 4 Kasım’da bu yana konuşulur mu?” diye sordu ve kurultayın iptali için dava açanların ne yaptığını, nasıl zarar verdiklerini çok iyi bildiğini söyledi.
“Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin tarihinde pek mutlu hatırlamayacağı bir hale doğru gidiyor”
Gazeteci Murat Sabuncu da başta Özgür Özel olmak üzere bütün CHP’lilerin ortaya koyduğu dirence vurgu yaparak “Hem sokağın sesini dinlediler, onların sesiyle sözüyle konuştular, hem de bitmek bilmeyen bir enerjiyle mitingler, toplantılar yaptılar, hâlâ yapmaya devam ediyorlar” dedi ve partinin her koşulda umut vermeye devam edeceğini düşündüğünü söyledi:
“Türkiye’de doğru politikalar yapan, bir şekilde konjonktürü, dünyayı, içerideki problemleri halkla beraber konuşup, çözüm noktasında doğru adım atan bir parti, hukuk ne yapmaya çalışsa çalışsın, er ya da geç Türkiye için umut vermeye devam eden bir yapıda olacaktır. Bugün Türkiye’de CHP, genel başkanıyla, milletvekilleriyle, Ekrem İmamoğlu’yla, herkesle beraber toplam verdiği mesajlarla belli bir umudun nüvelerini, ateşlerini gösteriyor. Onun için inşallah bu butlanlar falan Sezgin Bey’in söylediği gibi hukuksuzluğun tavan yaptığını görmeyiz. Ama er ya da geç bu toplumun geneli aslında makul çoğunluktur. Makul çoğunluk görür, dinler, izler.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
![]()
Murat Sabuncu, bu aşamada eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun partinin bu şekilde tartışılmasına yol açması nedeniyle önümüzdeki günlerde, belki kendisiyle ilgili bir özeleştiri yapar diyerek beklentisini dile getirdi. Sabuncu, Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin ve CHP’nin tarihinde bu dönemin pek mutlu hatırlamayacağı bir hale doğru gittiğini söyledi:
“CHP ve o şu andaki yönetimdeki bu heyecanlı ekip, böyle hukuk dışı bir hamle dahi olsa mutlaka bir çıkış yolu bulacaktır. Çünkü insanlar artık her tarafta daha fazla adaleti, hukuku, sandığın anlamsız hale gelmesinin önünde durmayı önemser hale geldi. O açılardan evet çok riskli bir süreç, ama aynı zamanda bu demokratik mücadeleyi iyi veren -19 Mart’ta gördük bunu- bi CHP görmeye devam ediyoruz. Sonuç ne olursa olsun, mücadele azminden vazgeçmeyeceği izlenimini veren bir ana muhalefet var. Ben bunu çok önemsiyorum.”
“Mutlak butlan kararının çıkması halinde reel ekonominin çok daha ağır hasar aldığını göreceğiz”
Güldem Atabay da hukuksuz bir kararla karşılaşılması halinde bile ne olursa olsun CHP’nin girdiği yoldan geri dönme şansının olmadığını söyledi: .
“Burada frene basma gibi bir durum yok. Çünkü frene basıldığı yerde biliyoruz ki arkasından gelecek olan Erdoğan’ın otokratik rejiminin çok daha baskıcı bir şekilde buraya yüklenmesi… Tartıştığımız, eğer CHP’nin parti kimliğinin göstermelik muhalefet hale indirgenmesi ise buradaki bütün proje ve buna CHP’nin içindeki delegeler, eski bir belediye başkanı, AKP’den geçme birileri alet oluyorsa, ‘acaba sandığa bir daha varabilir miyiz?’e kadar giden sorular var herkesin kafasında. Bizlerin de kafasında var. Ama ne taraftan bakarsak bakalım CHP çok önemli çok köklü bir kurum. Bunu bu şekilde harcamak artık son kaleyi birden devirmek gibi bir şey. Dolayısıyla bir parti kimliğinden vazgeçmek söz konusu değil. İleri doğru gitmekten başka bir çare yok.”
Mutlak butlan kararı alınması halinde ekonominin nasıl etkileneceğini de değerlendiren Atabay, 19 Mart sürecinde Merkez Bankası rezervinden 60 milyar dolar harcadığını hatırlatarak, “Siyasi bir krizi tescillenmesi, ana muhalefetin bitirilmesi durumunda Azerbaycan-Rusya modeli benzeri, bir lider etrafında oligarklar ve bir ailenin bütün varlığı paylaştığı, halkın süründüğü bir rejimden bahsediyor olmaya başlayacağız” yorumunu yaptı.
Güldem Atabay, “19 Mart süreci piyasaları vurdu ama böyle bir karar 30’unda ya da 15 Temmuz’da ya da arkasındaki Temmuz ayında çıkması halinde, biz reel ekonominin çok daha ağır hasar aldığını, Türkiye’nin girdiği girdaptan asla çıkamayacak bir döngüde sıkıştığını ve bu gelir dağılımı sorunun giderek sertleştiğini, bozulduğunu, açlığın, fakirliğin daha da derinleştiğini, bir kısmında daha böyle bir elit ve tatlı hayatlar yaşadığı bir Türkiye’ye doğru yola çıktığımızı göreceğiz” dedi.