CHP’li Aylin Nazlıaka: “Ülkenin CHP’nin eski ve mevcut genel başkanlarının beraber vereceği fotoğrafa ihtiyacı var”

CHP'li Aylin Nazlıaka

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, Medyascope’ta Göksel Göksu’nun konuğu oldu, ismi Kemal Kılıçdaroğlu ile anılan 30 Haziran’daki kurultay davasını ve 19 Mart operasyonları sürecinde tutuklanan kadınları anlattı. Kurultay davası ve dava kapsamında gündeme gelen “mutlak butlan”ı ve partisinin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tutumunu değerlendiren Nazlıaka, CHP açısından bakıldığında açılan davaların ne anlama geldiği, il başkanlarının 30 Haziran’da neden CHP Genel Merkezi’nde toplanacağı ve CHP’nin bu süreçte alacağı tutumuna ilişkin soruları cevapladı.

CHP’nin 1977’den bu yana ilk kez yüzde 40 bandını aşan bir oy potansiyeline ulaştığına dikkat çeken Aylin Nazlıaka AKP’nin bu yükselişi durdurmak için partiyi yargı eliyle dizayn etmeye çalıştığını ancak CHP’nin buna izin vermeyeceğini söyledi.

“CHP kadroları AKP’nin yargı kanalıyla partimize vermeye çalıştığı zarara izin vermeyecek”

Kurultay davası hakkında da konuşan Nazlıaka, iddiaların hiçbirinin kanıtlanamadığını ve davanın “sanıyorum, duymuştum, zannediyorum, olabilir” gibi cümleler üzerinden şekillendiğini söyledi:

“Bu aslında partiyle ilgili bir algı operasyonu, CHP kendi kurultayını bile yapamayan bir partiymiş izlenimi yaratmayı hedefliyor ve bakıyorsunuz bu algı yönetimini özellikle belli kanallarda bazı televizyon kanalları üzerinden gerçekleştiriyorlar. Mesela Ekrem İmamoğlu’nun özel koruma müdürü Mustafa Akın’ı önce gözaltına alıyorlar, sonra tutukluyorlar ve soruyorlar ‘bir kasanız var mı?’ diye. ‘Evet’ diyor ‘Giresun-Aynazil’de bir evim var orada bir kasa var’. Telefonla şifreyi söylüyor, kasayı açıyorlar ve kasanın içerisinden ruhsatlı beylik tabancasına ait olan 48 mermi çıkıyor. Ama televizyon kanallarında öyle bir görüntü servis ediyorlar ki balya balya dolarlar. Cephane. Arkadaşlarımız ‘niye bu görüntüyü kullandınız?’ diye arıyor. ‘Stok görüntü’ diyorlar, başka stok görüntün mü yok? Bunu bulmak o kadar mı zor ya da illa bir görüntü kullanmak zorunda mısın? Yani bir algı operasyonuyla karşı karşıyayız.”

İktidarın CHP’nin bölünmesini istediğini söyleyen Nazlıaka, bu konuda da bir algı operasyonu yürütüldüğünü söyledi. Partisinin yeniden birlik beraberliği sağlayacağına olan inancını dile getiren Aylin Nazlıaka “Tüm kadrolar bir ve beraber hareket edecek ve AKP’nin yargı kanalıyla partimize vermeye çalıştığı zarara izin vermeyecek” dedi.

“Ülkenin CHP’nin eski genel başkanları ile mevcut genel başkan Özgür Özel’in beraber vereceği bir fotoğrafa çok ihtiyacı var”

Nazlıaka, “Geçmişte Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın bir milletvekili olarak da biliniyorsunuz. Değişmiş bir Kemal Kılıçdaroğlu var diyebilir miyiz karşımızda?” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Kemal Kılıçdaroğlu adalet için 470 kilometre yol yürümüş olan bir kişidir. Dolayısıyla ben kendisinin siyasi çizgisine bakarak onun da böyle bir şeye müsaade etmeyeceğine inanmak isterim ve bu dönemde bütün önceki genel başkanlarımızın ve şimdiki genel başkanımızın, tüm yöneticilerimizin, üyelerimizin, parti yönetimimizin bir ve beraber olarak dayanışma içerisinde bu dönemi aşmasını beklerim. Böyle umut ediyorum. Bunun da tabanımızın vereceği bir mesajla gerçekleşeceğine inanıyorum.”

CHP’nin eski genel başkanları ile mevcut genel başkan Özgür Özel’in beraber vereceği bir fotoğrafa ülkenin çok ihtiyacı olduğuna inandığını anlatan Nazlıaka, umudunun böyle bir fotoğrafın verilmesi olduğunu ve o fotoğrafın verileceğini düşündüğünü söyledi.

Cezaevindeki kadınların durumu

19 Mart operasyonları sonrası tutuklanan kadınları cezaevlerini dolaşarak tek tek ziyaret eden Aylin Nazlıaka, şimdiye dek ziyaret ettiği Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun özel kalemi Kadriye Kasapoğlu, İBB Medya AŞ. Yönetim Kurulu Üyesi Ceyda Kıryak, eski Medya AŞ. Genel Müdürü İpek Elif Atayman ve Medya AŞ. Genel Müdürü Fatoş Pınar Türker’in içinde bulunduğu koşulları da anlattı.

Operasyonlar kapsamında şimdiye dek 156 kişinin tutuklandığına dikkat çeken Nazlıaka, tutukluların 14’ünün kadın olduğunu aktardı. Her birinin liyakat sahibi başarılı kadınlar olduğunu söyleyen Nazlıaka, Fatoş Pınar Türker’i örnek gösterdi:

“Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirmiş. Uluslararası firmalarda çalışmış, kariyer basamaklarını adım adım çıkmış. Sonra ‘sizi İBB’de görmek istiyoruz’ demişler, transfer olmuş, Kültür AŞ.’nin genel müdürü olarak çalışmaya başlamış. Öyle ki, Sayıştay ziyaret ettiğinde önceki görevleri nedeniyle uluslararası denetime çok yatkın olmasından kaynaklı olsa gerek, her şeyi çok düzgün düzenli tuttuğu için ‘bizim tekrar buraya gelmemize gerek yok’ diyerek kendisine teşekkür etmiş. İki kızı var, ikisi de reşit değil. Tutuklu olduğu için 80 yaşındaki annesi ve 85 yaşındaki babası kendi düzenlerini bozdu ve Pınar Türker’in çocuklarının yanında kalmaya başladı. Kızının diploma töreni oldu. Liseden mezun oldu. Pınar Türker ona dahi gidememiş oldu. Kadriye Hanım, oğlu Çınar’ın doğum gününde tutuklanmıştı zaten. Diğer taraftan Elif Atayman… Afyonkarahisar cezaevine ne şekilde götürüldüğü, sonrasında yatak verilmediği çokça konu oldu. Pınar Hanım düzce cezaevinde kalıyor.”

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

“ Mahpus garantili de mahpushaneler yapıyorlar”

Nazlıaka, Afyonkarahisar Cezaevi’nde Elif Atayman’ı ziyareti sırasında görüştüğü cezaevi müdürünün bin 300 yatak kapasiteli bir cezaevindeki mahkum sayısının, kapasitenin yüzde 40 üzerinde olduğunu öğrendiğini söyledi.

Nazlıaka “Öyle görünüyor ki, bunlar yolcu garantili yollar, köprüler, hasta garantili hastaneler yapıyorlar ya, mahpus garantili de mahpushaneler yapıyorlar. Öyle anlaşılıyor. Kapasite yetmediği için çok büyük zorluklar var ve yatak olmadığı için Elif Hanım ilk başta yerde yatmak durumunda kalmış” dedi.

Nazlıaka şunları anlattı:

“Yatakta yatmak adeta bir terfi konusu. Siz ancak belli bir kıdeme sahip olduktan sonra yatakta yatabilir hale geliyorsunuz. Pınar Hanım belinden ameliyat olmuş o da bir dönem yerde yatmış. Kendilerinin cezaevine götürülüş biçimi zaten başlı başına ayrı bir konu. Bu diğer cezaevlerine götüren kadınların genel olarak maruz kaldığı bir süreç oldu bu ve öyle ki ailelerine de ilk başta haber verilmemiş. Araca bindiriliyorlar nereye gittiklerini bilmiyorlar ve kelepçelerle son derece dar bir alanda ve adeta ring yapar gibi. Mesela Elif Hanım götürülürken öncesinde Eskişehir’e uğranmış, oraya iki kişi bırakılmış; sonra Elif Hanım Afyon’a bırakılmış, oradan araç bir başkasını bırakmak için Kütahya’ya gitmiş. Çoğunun bugüne kadar aldığı bir trafik cezası bile yok, her birinin sicili tertemiz, hepsi liyakatli ve hiç biri niye orada tutsak edildiğini bilmiyor, ortada iddianame yok.”

Aylin Nazlıaka, tutuklu kadınların bulundukları cezaevlerinde kadın dayanışmasını büyüttüklerine de tanık olmuş ve gördüklerini şöyle anlattı:

“Elif Hanım örneğin okuma yazma öğretiyor, bir başkası yine başka şeyler öğretmeye çalışıyor ve şu anda Türkiye’deki cezaevlerinin entelektüel kapasitesini yükseltti bu yargı düzeni son dönemde yaşanılan tutukluluklarla. Ben iddia ediyorum uluslararası cezaevlerinde bir bilgi yarışması olsa Türkiye birinci olur. Çünkü aydınlar, gazeteciler, siyasetçiler, düşünürler her biri cezaevinde. Bir kadın, ‘bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi bilmiyorum ama burada öyle bir düşünce var ki, sanki Erdoğan Cumhurbaşkanı, Ekrem Bey de Başbakan. Bazı şeyler istenildiği gibi olmayınca Ekrem Bey’e de kızıyorlar’ dedi.

Nazlıaka “Niçin içerideler? Niçin insanları bu kadar uzun süre içeride tutuyorsunuz?” diye de sordu.