Kissinger’dan Begin’e: İşte Nobel Barış Ödülü alan tartışmalı isimler

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD Başkanı Donald Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesi, ödülün tartışmalı geçmişini yeniden gündeme getirdi. Nobel Barış Ödülü ile adları anılan en tartışmalı 9 ismi sizin için derledik.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Donald Trump’ı “İbrahim Anlaşmaları” gerekçesiyle Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesi, ödülün uzun ve tartışmalı geçmişini yeniden gündeme getirdi.

Nobel komitesinin geçmişte isimleri savaş suçlarıyla anılan diktatörleri ödüllendirmesi eleştirilere yol açmıştı. Ödülün toplumsal cinsiyet eşitliği açısından da eleştiriye açık bir geçmişi var: 1901’den bu yana verilen Nobel Barış Ödülü’nü kazanan 109 kişiden sadece 19’u kadın.

Hitler, Stalin ve Mussolini’nin adaylıkları

Nobel’in tartışmalı geçmişi sadece verilen ödüllerle sınırlı değil, 20. yüzyılın en baskıcı liderlerinden bazıları da Nobel’e aday gösterildi.

Nazi lideri Adolf Hitler 1939’da protesto amacıyla İsveçli milletvekili Erik Brandt tarafından aday gösterildi. Sovyet lider Josef Stalin de 1940’larda aday gösterildi. İtalya’nın eski diktatörü Benito Mussolini’nin de 1930’larda Nobel’e aday gösterildiği biliniyor. Her ne kadar bu adaylıklar ödülle sonuçlanmasa da, Nobel’in aday belirleme sürecinin politik etkilerden bağımsız olmadığına dair örnekler olarak hafızada kaldı.

Stalin

Henry Kissinger

2023’te 100 yaşındayken hayatını kaybeden ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’a 1973’te Vietnam’da ateşkes müzakereleri yürüttükleri gerekçesiyle Nobel Barış Ödülü verildi. Bu ödül, Nobel tarihinin en tartışmalı kararlarından biri olarak kayıtlara geçti. Çünkü ödül verildiği dönemde ABD’nin Vietnam’daki hava saldırıları hâlâ devam ediyordu.

Kissinger ile beraber ödülü kazanan Le Duc Tho, “gerçek bir barış sağlanmadı” diyerek reddetti.

Henry Kissinger
Henry Kissinger.

Kissinger, sadece Vietnam’daki rolüyle değil, Güneydoğu Asya’daki diğer askeri operasyonlarla da eleştirildi. Richard Nixon yönetimiyle birlikte Laos ve Kamboçya’ya yönelik gizli bombardımanlar emri verdi. Bu saldırılarda yüz binlerce sivilin yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor. Kissinger ayrıca, ABD’nin Soğuk Savaş stratejisi çerçevesinde Şili’de sosyalist başkan Salvador Allende’ye karşı gerçekleştirilen CIA destekli darbeye de yeşil ışık yakan isimlerden biri olarak anılıyor.

ABD’nin dış politika mimarlarından biri olan Kissinger, görev süresi boyunca Pakistan’dan Endonezya’ya, Ortadoğu’dan Afrika’ya uzanan birçok kriz bölgesinde aktif rol oynadı. Bu müdahaleler, diplomatik başarılar kadar sivil kayıplar ve insan hakları ihlalleriyle de gündeme geldi.

Barack Obama

Eski ABD Başkanı Barack Obama, 2009’da henüz görevinin ilk yılında ‘‘uluslararası diplomasiyi ve halklar arasındaki işbirliğini güçlendirmeye yönelik olağanüstü çabaları’’ gerekçesiyle Nobel Barış Ödülü aldı. Obama’nın başkanlığı döneminde ABD, Afganistan, Irak ve Suriye başta olmak üzere birçok çatışma bölgesinde askeri operasyonlara devam etti. İnsan hakları kuruluşlarına göre Obama yönetimi boyunca Pakistan, Yemen ve Somali’de toplam 563 insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenlendi; bu saldırılarda 384 – 807 sivil hayatını kaybetti. Sadece Yemen’de 2009’da gerçekleştirilen misket bombalı bir saldırıda 21’i çocuk 55 sivilin öldüğü bildirildi.

Barack Obama
Barack Obama.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre 2010 yılında Pakistan’da düzenlenen 128 saldırıda 89 sivil hayatını kaybetti. Afganistan’da ise asker çekme sürecinde hava saldırıları yüzde 40 oranında arttı, yüzlerce sivil yaşamını yitirdi. Obama yönetimi sivil kayıpları 64 – 116 olarak açıklarken, bağımsız kuruluşlar bu sayının altı kat daha fazla olduğunu öne sürdü. Bu verilere Irak, Suriye ve Libya’da IŞİD’e karşı düzenlenen 13 bin 500’den fazla hava saldırısı dahil değil.

Abiy Ahmed

Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, barış ve uluslararası işbirliğini sağlama yönündeki çabaları ve özellikle komşu Eritre ile sınır anlaşmazlığını çözme yönündeki kararlı girişimi gerekçesiyle Nobel’e layık görüldü. Ödülden yalnızca bir yıl sonra, Etiyopya’nın kuzeyindeki Tigray bölgesinde hükümet güçleriyle yerel silahlı gruplar arasında çatışmalar başladı.

Abiy Ahmed
Abiy Ahmed.

Kasım 2020’de başlayan Tigray Savaşı, binlerce sivilin hayatını kaybetmesine, yüz binlercesinin yerinden edilmesine yol açtı. Savaş süresince sivillere yönelik insan hakları ihlalleri, işkence ve cinsel şiddet raporları gündeme geldi. Kasım 2022’de imzalanan barış anlaşması çatışmaların büyük ölçüde durmasına yol açsa da, İnsan Hakları İzleme Örgütü özellikle Batı Tigray bölgesinde ihlallerin sürdüğünü söyledi. Örgütün Afrika Direktör Yardımcısı Laetitia Bader, “Kasım ayındaki ateşkes, Batı Tigray’daki Tigraylılara yönelik etnik temizliğin sona ermesini sağlamadı” diyerek, Etiyopya hükümetine bağımsız soruşturmalara izin vermesi ve sorumluları yargı önüne çıkarması çağrısında bulundu.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün hazırladığı raporda, Tigraylı sivillerin yalnızca etnik kimlikleri nedeniyle sınır dışı edildiği, sürgüne zorlandığı, işkenceye uğradığı ve ölüm riski taşıyan uygulamalara maruz kaldığı belirtildi.

Menachem Begin

Eski İsrail Başbakanı Menachem Begin, 1978’de Mısır ve İsrail arasında barışı ortaklaşa müzakere ettiği gerekçesiyle Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. 13 yaşına kadar Haşomer Hatzair izci hareketine üyeydi ve 16 yaşında Siyonist Revizyonist Hareket ile bağlantılı milliyetçi gençlik hareketi Betar’a (Brit Trumpeldor) katıldı. 1937’de Polonya’ya döndü ve Varşova’daki İngiliz Elçiliği önünde Filistin’deki İngiliz politikalarını protesto eden bir gösteriye liderlik ettiği için bir süre hapis yattı. Filistin’e yasadışı göçmen olarak giden Betar üyelerinden oluşan gruplar örgütledi ve 1939’da Polonya’daki hareketin lideri oldu. II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle Rus yetkililer tarafından tutuklandı ve 1940-41 yıllarında Sibirya ve diğer yerlerdeki toplama kamplarına kapatıldı ancak Stalin-Sikorski Anlaşması uyarınca serbest bırakıldı.

Serbest bırakıldıktan sonra Polonya ordusuna katıldı ve Ortadoğu’ya gönderildi. 1943’te terhis olduktan sonra, İbranice adının baş harfleriyle “Etzel” olarak bilinen Irgun Zvati Leumi’nin (Ulusal Askeri Örgüt) komutasını üstlendi. Irgun, 1948’de Filistin köyü Deir Yasin’de 100’den fazla sivilin katledilmesinden sorumlu ve İngiliz mandasına karşı düzenlediği bombalı saldırılar ile bilinmekte.

Aung San Su Çi

Eski Myanmar lideri Aung San Su Çi ‘‘Demokrasi ve insan hakları için şiddet içermeyen mücadelesi’’ gerekçesiyle Nobel Barış Odülü’ne layık görüldü. Myanmarlı politikacı Aung San Suu Kyi, askeri cunta yönetimine karşı verdiği barışçıl mücadele ile 1991’de bu ödülü kazanmıştı. 20 yıl sonra BM tarafından soykırım olarak nitelenen Arakanlı Müslümanlara karşı işlenen insan hakları ihlalleri ve katliamlara sessiz kalması nedeniyle ciddi bir şekilde eleştirildi.

Donald Trump?

Nobel Barış Ödülü’nü kazanmadı ancak Donald Trump’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından ödüle aday gösterilmesi ciddi tepkilere yol açtı. Trump, özellikle Ortadoğu’da imza attığı kararlar nedeniyle tartışma konusu oldu.

Donald Trump ve Binyamin Netanyahu
Donald Trump ve Binyamin Netanyahu.

Trump yönetimi, Kudüs’ü tek taraflı biçimde İsrail’in başkenti olarak tanıdı, ABD Büyükelçiliği’ni Tel Aviv’den Kudüs’e taşıdı ve bu kararla birlikte Filistin yardımlarını kesti. Son İsrail-İran savaşında İsrail’in yanında durdu ve İran’ın nükleer tesislerini bombaladı.

Trump’ın sadece dış politikası değil, iç politikadaki söylem ve uygulamaları da Nobel Barış Ödülü gibi bir ödüle aday gösterilmesinin çelişkili olduğunu düşünenlerin sayısını artırdı.

Göçmen karşıtı söylemleri, Meksika sınırına duvar örülmesi, mülteci çocukların ailelerinden koparılması ve göçmen kamplarındaki koşullar insan hakları örgütleri tarafından sert şekilde eleştiriliyor.

LGBTİ+ karşıtı politikaları da Trump döneminde yaygınlaştı. Transların orduya alınmasının yasaklanması, Trump’ın destek verdiği muhafazakâr eyaletlerde LGBTİ+ karşıtı yasaların yaygınlaşması ve İslamofobik söylemleri, Nobel’in temel değerleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle tepki çekti.

Ayrıca Trump’ın kadınlara yönelik aşağılayıcı söylemleri, gazetecileri hedef alması, iş insanı ve pedofili suçlusu Jeffrey Epstein ile bir zamanlar olan yakınlığı ve seçim sürecinde kullandığı nefret dili, Nobel Barış Ödülü’nün “insanlık onuru” ilkesiyle çeliştiği görüşlerini güçlendirdi.

Kaynak: EuronewsUNRWAThe Nobel PrizeRutgers ÜniversitesiABC NewsBBCHuman’s Right Watch