DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, İstanbul-Bayrampaşa’da “Kürtçe müzik dinledikleri gerekçesiyle bir ailenin polis şiddetine maruz kaldığı” iddialarını, TBMM gündemine taşıdı.
DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, “Kürtçe müzik dinledikleri gerekçesiyle bir ailenin polis şiddetine maruz kaldığı” iddialarını, TBMM gündemine taşıdı ve Meclis araştırması açılmasını talep etti.
Çiçek, araştırma önergesinin gerekçesinde, “13 Temmuz 2025 tarihinde İstanbul’un Bayrampaşa ilçesinde, piknikten dönen bir aile, araçlarında Kürtçe müzik dinledikleri gerekçesiyle izinsiz şekilde videoya alınmış, bu duruma gösterilen tepkinin ardından olay yerine gelen kolluk güçleri, aralarında çocukların ve yaklaşık 7 aylık hamile bir kadının da bulunduğu 10 aile ferdini işkenceyle gözaltına almıştır. Yaşananlara dair görüntülerin sosyal medyada yayılması kamuoyunda büyük bir infial yaratmıştır” ifadelerini kullandı.
Görüntülerde yurttaşların yere yatırılarak tekmelendiği, yakın mesafeden yüzlerine biber gazı sıkıldığı ve ters kelepçe uygulandığının açıkça görüldüğünü belirten Çiçek, şunları kaydetti:
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“29 haftalık hamile bir kadının karnına birden fazla kez darbe aldığı ve ‘Ben hamileyim’ diye bağırmasına rağmen müdahaleye devam edildiği yönündeki beyanlar kamuoyuna yansımıştır. Bu müdahale sonucu plasentanın ayrıldığı, kadının acilen sezaryene alındığı ve hem annenin hem de bebeğin yoğun bakımda tedavi altına alındığı belirtilmektedir. Akciğerleri henüz gelişmediği için entübe edilen bebek, kafasındaki darbe iziyle birlikte küvözde tutulmakta olup, sağlık durumu ciddiyetini korumaktadır. 14 yaşındaki bir çocuğun çenesine darbe aldığı, bir kadının parmaklarının kırıldığı, gözaltına alınanların doktor muayenesine erişiminin engellendiği, darp raporlarının düzenlenmesine kolluk güçlerince izin verilmediği ve adli işlemlerin baskı ortamında gerçekleştirildiği aktarılmıştır. Bu vahim tablo yalnızca bireysel bir polis şiddeti vakası değil; Kürt halkının diline, kimliğine ve kültürüne yönelmiş baskının güncel bir tezahürüdür.”