Gazeteci Furkan Karabay, 15 Mayıs’ta “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” suçlamalarından tutuklandı. Avukatları aracılığıyla sorularımızı ilettiğimiz Furkan Karabay, “Biz gazeteciler taraf tutmak zorundayız. Halktan, yaşamdan, insan haklarından, doğadan, adaletten taraf olmalıyız” dedi.
- Nasılsın, cezaevinde günlerin nasıl geçiyor?
Merhaba, iyiyim, her şey yolunda. Umarım sizler de iyisinizdir. Hapishane günleri haber okuyarak, yazarak, kitap okuyarak geçiyor. Koğuşumuzun kalabalık olması sebebiyle yeni insanlar tanıyarak, yeni hikâyeler dinleyerek vaktimizi dolduruyoruz.
“Mahkumların insanca mahkum olma hakkı ihlal ediliyor”
- Bir röportajında 45 kişilik adli suçlardan tutuklu ve hükümlülerle kaldığını söylemiştin. Cezaevi koşulları nasıl? Herhangi bir sorun yaşıyor musun?
Silivri 5 No’lu hapishanesinde kimi zaman 45 kişiyi de aşan B-10 koğuşunda kalıyorum. Koğuşumuz nispeten diğer koğuşlara göre daha sakin. Çünkü 42 kişilik koğuşların birçoğunda 50-60 mahkum birlikte kalıyor. Bu da adalet sistemimizin ne kadar kadar çamura battığının göstergesi aslında. 5 No’lu adli suçtan tutuklu ve hükümlü mahkumların kaldığı bir hapishane. Mahkumların insanca mahkum olma hakkı dahi ihlal ediliyor. Çünkü sistem tıkanmış, çözüm üretemez bir durumda. Mahkumun en büyük dostu da mahkum oluyor. Dolayısıyla herhangi bir sorun yaşamıyorum. Kişisel olarak insan bulunduğu duruma ayak uydurmakta mahir çünkü.
- Gözaltına alınma ve tutuklanma sürecini anlatır mısın?
Sabah saatlerinde evimin basılmasıyla gözaltına alınıp Vatan Emniyet’e götürülmemle Çağlayan Adliyesi’ne sevk edilip tutuklanmam bir oldu. Önceki iki tevkifimde de gözaltı ve nezaretim olmuştu ancak bu kez savcılığın acelesi vardı. 5-6 saat içerisinde tutuklanarak Metris’e, ardından Silivri Hapishanesi’ne getirildim.
“Haberlerimiz soruşturma dosyasında”
- Sana yöneltilen suçlama hakkında ne düşünüyorsun?
Soruşturma dosyamda iddianamelerden, dava dosyalarından, duruşma takibinden hazırladığım haberler ve bir YouTube yayınımız yer alıyor. Haberlerimiz Ekrem İmamoğlu’nun Akın Gürlek davası, İBB’ye yönelik soruşturma ve Mahir Polat’ın hastalığı, Şişli ve Esenyurt belediyelerine yapılan kent uzlaşısı operasyonlarını anlatıyor. Savcılık da biliyor kendi hazırladığı soruşturma ve iddianamelerden yazılan haberlerimizde suç olmadığını. Ancak hasmane tutumu nedeniyle düşman hukukuyla bizi hapiste tutmaya çalışıyor.
- Tutukluluğun gazetecilik pratiğine nasıl bir etkisi oldu?
Biz gazeteciler taraf tutmak zorundayız. Halktan, yaşamdan, insan haklarından, doğadan, adaletten taraf olmalıyız. Gerçeği, doğruyu çırılçıplak bir şekilde ortaya koymaya devam edeceğiz.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Gerçekleri sinmeden yazmaya devam edelim”
- Basın ve ifade özgürlüğü açısından Türkiye’deki mevcut tabloyu içeriden nasıl değerlendiriyorsun?
Maalesef memleketimizde basın ve ifade özgürlüğünün yerlerde olduğu verilerle de ortada. Ancak bu durum biz geri adım attığımız her anda daha da vahim hale geliyor. Bu sebepten geri adım atmadan, bariyerleri üzerimize yığmalarına izin vermeden, birlikte hareket ederek, dayanışma göstererek, en önemlisi de işimizi, gazeteciliği hakkıyla yaparak mücadelemize devam etmeliyiz.
- Öncelikle meslektaşlarına ama daha çok seni merak edenlere Medyascope aracılığıyla ne söylemek istersin?
Halkımızdan, insan haklarından, yaşamdan, doğadan, adaletten taraf olmaya, ne iş yapıyorsak yapalım işimizi en iyi şekilde yapmaya, gerçekleri sinmeden, yılmadan haykırmaya, yazmaya, üretmeye devam edelim. Gerçeğin gücü karşısında hiçbir zaman zalimin duramayacağını unutmayalım.