Tunç Soyer yazdı – Kentsel dönüşüm 2: Rantsal dönüşüm ve sürecin siyasi boyutu

Tutuklu bulunan Tunç Soyer, Kentsel dönüşüm 2: Rantsal dönüşüm ve sürecin siyasi boyutu başlıklı yazısında İzmir’deki kentsel dönüşümün aslında rantsal olduğunu söyledi ve sürecin siyasi boyutunu anlattı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, toplu konut imalatları ile ilgili yeni bir proje başlattığını açıkladı. “Gayrimenkul Sertifikası” adıyla başlatılan bu projenin tanıtım sloganı “Küçük paylarla büyük yatırım”. 7,59 liralık sertifikalardan 600 küsur bin adet satın alırsanız, 1+1 68 m²’lik bir evi yaklaşık 4,5 milyon liraya sahip olabiliyorsunuz. Sertifika alım talebi için son tarih 8 Ağustos 2025 idi. Damla Kent adıyla halka sunulan sertifikalar beklenenin yaklaşık 2 katı taleple karşılaşmış, 21,4 milyar bir kaynak toplanmış.

Kentsel dönüşüm 2: Rantsal dönüşüm ve sürecin siyasi boyutu
Kentsel dönüşüm 2: Rantsal dönüşüm ve sürecin siyasi boyutu

Bu proje AKP iktidarının toplu konut imalatına ve kentsel dönüşüme nasıl baktığını ve bizim ortaya koyduğumuz kentsel dönüşüm modeliyle arasındaki farkları çok net bir biçimde ortaya koyuyor.

Ama önce geriye dönüp, iddianame konusu olan kentsel dönüşüm alanları ile ilgili süreçleri hatırlamakta fayda var.

Halk Konut uygulamasıyla başlattığımız kooperatifçilik modelinden ilham ve cesaret alarak, benden önceki dönemde belirlenen kentsel dönüşüm alanlarında da bunun benzeri bir modeli hayata geçirebileceğimizi gördüm.

2012 yılında başlayan kentsel dönüşüm çalışmaları, göreve geldiğim zaman kilitlenmiş durumdaydı.

Örnekköy Kentsel Dönüşüm yapım işi için:

  • 3. Etap: 20.08.2020
  • 4. Etap: 27.08.2020

Gaziemir Kentsel Dönüşüm 1. Etap yapım işi için:

  • 23.05.2019

Uzundere Kentsel Dönüşüm 3. Etap yapım işi için:

  • 09.05.2019
  • 29.07.2021

Bu tarihlerde 2 kez ihaleye çıkılmış ancak hiçbirine teklif veren olmadığı için ihaleler yapılamamıştı. 2012, 2013 ve 2015 yıllarında başlayan kentsel dönüşüm alanlarında hak sahiplerine kira yardımı ödenmeye devam ediliyordu.

30 Ekim 2020 depreminden 18 gün sonra, kangren olmuş bu hayati konu ile ilgili tarihi bir adım attık ve oybirliğiyle bir Meclis kararı aldık. Kentsel dönüşüm alanlarında bundan sonra 6306 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca işlerin yürütülmesine karar verildi. Bu Meclis kararı ile İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZBETON arasında yapılan protokol ve özel teknik şartname oybirliğiyle kabul edildi.

Kentsel dönüşüm 1: 30 Ekim depremi ve sürecin insani boyutu
Kentsel dönüşüm 2: Rantsal dönüşüm ve sürecin siyasi boyutu

Protokol, İZBETON’a kat karşılığı inşaat anlaşması (temlik) yapma hakkı veriyordu. İZBETON’un inşaatları tek başına kendi yapma kapasitesi olmadığı için, inşaatlar İZBETON ile kooperatifler arasında yapılan sözleşmeler ile sürdürüldü.

Bu model ile bir tek müteahhit ile yapılan anlaşmada örneğin 500 birim müteahhidin, 500 birim hak sahiplerinin olacakken, 500 ortaklı bir kooperatif ile yapılan sözleşme kapsamında 500 kişi bir yandan kendisine bir yandan da hak sahiplerine ev yapıyor.

1000 kişinin istikbali 1 müteahhidin keyfiyetine değil 500 kişinin kendi içinden seçeceği denetlenebilir, hesap sorulabilir bir yönetime bırakılıyor.

Kooperatiflerle yapılan sözleşmeler dışında, İZBETON’u diğer kentsel dönüşüm ihalelerine sokmaya başladığımız için ihalelere girmekte nazlanan müteahhitler, ihalelere girmeye başladılar.

Nitekim, Ege Mahallesi Kentsel Dönüşüm projesi İZBETON değil bir başka müteahhit tarafından alındı. 674 bağımsız birimi kapsayan bu proje, İzmir’in en yoksul sosyal gruplarından Roman vatandaşların güvenli ve konforlu evlerine kavuşmasını sağlayacak.

Esasen ihaleleri sürdürüyor olmamız bile, “kastımızın” yurttaşları evlerine kavuşturmak ve kentsel dönüşümü bir an önce tamamlamak olduğunu ortaya koymuyor mu?

Kentsel dönüşüm yapma kararlılığımızla ve dirençli bir kent yaratma maksadıyla:

  • Geçmiş dönemde ihalesi yapılmış Örnekköy 1. Etap inşaatı başlanıp bitirildi, Ağustos 2020’de 143 bağımsız birimin anahtar teslimi yapıldı.
  • Örnekköy 2. Etap’ta ihaleye çıkıldı, ihaleye teklif gelmesi üzerine inşaatlar tamamlandı, Kasım 2023’te 190 bağımsız birimin anahtar teslimi yapıldı.
  • Uzundere’de 2. Etap göreve geldiğimde kaba inşaatının yarısı tamamlanmış değildi, inşaatları tamamladık, Kasım 2020’de 476 bağımsız birimin anahtar teslimini hak sahiplerine yaptık.

Bizden önceki 7 yılda 341 bağımsız birimin anahtar teslimi gerçekleştirildiği göz önüne alındığında kentsel dönüşüme önemli bir ivme kazandırdığımız açıkça görülecektir.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Bu ivmenin başka bir göstergesi, kentsel dönüşümde kooperatifçilik modeliyle kent bütününde yeni bir yol açtık ve 5.560 bağımsız birimin yapılması için yeni bir imkan yarattık.

Bu noktaya elbette İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tüm Türkiye’ye örnek, liyakatli, cesur ve başarmak iradesi taşıyan kadroları ile gelindi. Ve hiç kuşkusuz bugün benimle birlikte hapis yatan İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Barış Karcı, İZBETON Genel Müdürü, yardımcıları ve yönetim kurulu üyeleri ayrıca bir teşekkürü hak ediyorlar.

Her biriyle gurur duyuyorum.

Peki hukuksal temelleri sağlam, alınan Meclis kararlarıyla meşruiyeti tescillenmiş kooperatifçilik modeli neden durduruldu ve dolandırıcılık suçlamasına nasıl dönüştü?

Bu sorunun teknik yanıtlarını son bölüme bırakacağım ama burada sadece iki hususa değineceğim:

  • TÜİK inşaat maliyet endeksi verilerine göre 2024 yılında 2020 yılına göre inşaat maliyetleri %681 oranında, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın her yıl tebliğ olarak yayınladığı yapı yaklaşık birim maliyetleri ise %1047 oranında artmıştır.
  • Maliyetlerdeki büyük artışa ek olarak, bazı kooperatiflerin iç işleyişi ile ilgili bazı sorunlar gecikmelere ve aksamalara sebep oldu. Ayrıca 2023 yılında Örnekköy’de kooperatif eliyle yapılan bir binanın inşaatında İzmir Büyükşehir Belediyesi kontrolörleri tarafından inşaat alanında yapılan tespitte 300 m² bir tabliye betonunda hatalı imalat tespit edildi. Verdiğim talimatla yapılan yıkım nedeniyle bu inşaat özelinde bir gecikme yaşandı.

Bu hususlar dışında, inşaatların gecikmesine sebep olan hukuki veya teknik hiçbir sebep yoktur. O nedenle, Temmuz 2024’te İZBETON’un kooperatiflere gönderdiği tek taraflı fesih yazısı ile inşaatların durdurulması büyük mağduriyetler ortaya çıkardı.

18 Kasım 2020’de alınan Meclis kararı ile başlatılan kentsel dönüşüm süreçlerinin, bu süreçler boyunca İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZBETON tarafından yapılan iş ve işlemlerin hiçbir hukuki eksikliğinin bulunmadığını, yapılan tüm işlemlerin mevcut yasalar ve Meclis kararları ile meşru ve hukuki olduğunu ve bunlara bağlı olarak haklılığımızı 19 Eylül’de yapılacak duruşmada ortaya koyacağız.

TÜİK’in yayınladığı “Yapı Kullanma İzin Belgesi İstatistikleri”ne göre, 2002 yılında kooperatifler tarafından imal edilip yapı kullanma izin belgesi almış binaların sayısı toplamın %31,97’si iken bu oran 2024 yılında %1,15’e düşmüş. Özel sektör ise 2002’de %66,71 iken 2024 yılında %93,10’a çıkmış.

AKP hükümeti, inşaat sektöründe kooperatifçiliği bitirmiş ve özel sektörün çok büyük bir ağırlık kazanmasına sebep olmuştur.

  • Adına ister Gayrimenkul Sertifikası densin ister başka bir isim bulunsun amaç vatandaşı konut sahibi yapmak değil sektördeki müteahhitler için finansman yaratmaktır.
  • Bizim modelimiz “rantsal değil kentsel dönüşümdür.” Bizim modelimizde müteahhit karı yoktur ve kooperatif üyeleri kendi inşaatlarının inşaat maliyetlerini mümkün olan en düşük seviyeye düşürme imkanına sahiptir. Kooperatif yönetimi, üyeler arasından seçildiği için ve hesap verilebilirlik açısından bir müteahhide göre çok daha güçlü bir biçimde denetleme imkanı sunduğu için “rantı” ortadan kaldırır.
  • Modelimizde, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de İZBETON’un da kasasından bir para çıkmamakta, aksine İZBETON, hak sahibi olarak kooperatiflerden yap-işlet-devret modeli nedeniyle düşük bir miktar da olsa kazanç elde etmektedir.
  • Sonuç olarak; modelimiz halktan yanadır ve müteahhit karını, rantı ortadan kaldırır. Gayrimenkul Sertifikasındaki reklamda söylendiği gibi, gerçek anlamıyla vatandaşın “küçük paylarla büyük yatırım” yapmasının önünü açar.

Bu projenin durdurulmasının kimi memnun etmiş olabileceğinin cevabını ve bugün gelinen ortamda yaratmış olduğu olumsuz sonuçların değerlendirilmesini sizlere bırakıyorum.

Kooperatifler, halkın kendi kaderini ekonomik anlamda tayin edebileceği en güçlü dayanışma modellerinden biridir. Görev sürem boyunca ekonomik demokrasiyi güçlendirmek için üreticiyi ve tüketiciyi karar alma süreçlerine dahil eden kooperatifçiliği destekledim.

Refahın adil paylaşılması için;

  • Ulaşımda İZTAŞIT’tan
  • Tarımda kooperatiflere verilen desteğe
  • Kadınların kooperatiflere katılımının desteklenmesinden
  • Sokak toplayıcılarının kooperatifleşerek güçlenmesine kadar

Birçok alanda sosyal demokrat belediyeciliğin gereği olarak bu modelin yanında yer aldım, savundum ve destekledim.

Yarın teknik olarak sürecin değerlendirmesini takdirinize sunacağım.

İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu / Buca – Kırklar
Koğuş B/63