Ayşe Barım: “Bu bir vicdan çağrısıdır, yaşamak istiyorum”

213 gündür tutuklu bulunan oyuncu menajeri Ayşe Barım, cezaevinden yazdığı mektupta sağlık durumunun ağırlaştığını söyledi. Barım, beyin ve kalp rahatsızlığı bulunduğunu, son dönemde 30 kilo verdiğini ve 6 kez bayıldığını ifade etti.

Ayşe Barım cezaevinden mektup yazdı: "Yaşamak istiyorum"
Ayşe Barım cezaevinden mektup yazdı: “Yaşamak istiyorum”

Oyuncu menajeri Ayşe Barım, Gezi olayları nedeniyle 213 gündür tutuklu bulunduğu cezaevinden yazdığı mektupta sağlık durumu hakkında bilgi verdi. Barım, ciddi sağlık sorunları yaşadığını ve durumunun ağırlaştığını belirtti.

23 yıldır oyuncu menajerliği yaptığını belirten Barım, Ocak 2025’te sosyal medyada açılan hesaplar tarafından kendisi hakkında iddialar ortaya atıldığını ardından tutuklandığını belirtti. Barım, 12 yıl önce gerçekleşen Gezi Parkı olaylarıyla ilişkilendirilerek yargılandığını ancak bu olaylarla ilgisi bulunmadığını söyledi.

Hastane raporlarında sağlık sorunları belgelendi

Barım’ın sağlık durumu, Silivri Devlet Hastanesi, İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs ve Damar Cerrahisi Hastanesi ve Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi tarafından düzenlenen raporlarla belgelendi.

Mektubunda belirttiğine göre Barım’ın beyninde 2 stentli anevrizma ve tutukluluğu süresince oluşan yeni bir anevrizma bulunuyor. Ayrıca ileri düzey kalp rahatsızlığı da yaşadığını ifade etti.

“30 kilo verdim”

Barım, cezaevi koşullarında 30 kilo kaybettiğini ve ağır kas yıkımı yaşadığını belirtti. Panik atak ve ağır kaygı bozukluğu da geçirdiğini ifade eden Barım, son 3 ay içinde kalp rahatsızlığının ilerlemesi nedeniyle 6 kez bayıldığını bildirdi.

2 Temmuz 2025 tarihli Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi raporu ve 14 Ağustos 2025 tarihli Türk Tabipler Birliği Bilim Kurulu raporu, cezaevi koşullarının hastalıklarını ağırlaştırdığını ortaya koyuyor. Raporlarda, Barım’ın kalp sorunları ve beyin anevrizması için yapılacak tedavilerin ileri teknoloji gerektirdiği ve ölüm riski taşıdığı belirtiliyor.

Ayşe Barım’ın mektubunun tamamı şöyle:

“Ben Ayşe Barım,

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Bu mektup bir yardım çağrısı değil, vicdan çağrısıdır. Ocak 2025’te sosyal medya üzerinden kimliği belirsiz hesaplarca başlatılan organize iftira kampanyası ile gerçek dışı bir Ayşe Barım kimliği inşa edildi. Ben 23 yıldır oyuncu menajerliği yapıyorum. Her zaman dürüstlükle ve mesleki ilkelere sadık kalarak sadece işimi yaptım.

Hiçbir gerçekliği olmayan, delilsiz ve dayanaksız iddialar ile 12 yıl önce gerçekleşmiş Gezi Parkı Olayları ile ilişkilendirilerek tutuklandım. Soruşturması yıllar önce tamamlanan ve o dönemde hiçbir şekilde ilişkilendirilmediğim bu olaylar ile yıllar sonra sadece sosyal medya üzerinden ortaya atılan asılsız ithamlarla önce adli bir suçlamayla ile karşı karşıya bırakıldım. Oysaki benim bu iddialarla hiçbir ilgim yok ve hiçbir suç işlemedim. Masumum…

İlk itirazımızda mahkeme adli kontrol ile serbest bırakılarak tutuksuz yargılanmama hükmetti. İddia makamının itirazı ile yeniden tutuklandım ve 213 gündür halen başıma bütün bunların neden geldiğini anlamadan bir hücrede özgürlüğümden ve sağlıklı yaşam hakkımdan yoksunum.

Hastalıklarım, Silivri Devlet Hastanesi, İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs ve Damar Cerrahisi Hastanesi, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi tarafından düzenlenen resmi raporlarla sabittir. Yaşadığım bu tutukluluk süreci boyunca ciddi şekilde ağır kalp hastalığım, beynimde 2 stentli anevrizmanın yanı sıra bu süreçte oluşan müdahale edilememiş yeni bir anevrizma sebebiyle ani ölüm riski altında yaşam mücadelesi veriyorum. Ayrıca sağlıksız ve hızlı bir şekilde 30 kilo kaybettim, ağır kas yıkımım oluştu ve eklem bağlarım zayıfladı. Hastalıklarımın her biri ani ölüm riski taşıyan hastalıklar olduğu gibi cezaevi koşulları nedeni ile gelişen ağır kaygı bozukluğum ve yaşadığım panik ataklar bu riski yükseltmektedir. Son 3 ay içerisinde kalp rahatsızlığımın ilerlediğinin belirtisi olarak 6 kez baygınlık geçirdim.

Hem 2 Temmuz 2025 tarihli Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi raporu hem de 14 Ağustos 2025 tarihli Türk Tabipler Birliği Bilim Kurulu raporu cezaevi koşullarının ve sürecin bu hastalıkları ağırlaştırdığını ve ani ölüm riskinin durumunu açıkça ortaya koyuyor. Uzmanlar ifadelerinde yaşadığım kalp sorunları ve beyin anevrizması için yapılması gereken tedavilerin ve hatta tetkiklerin dahi ileri teknolojik olanaklara sahip merkezlerde bile ciddi ölüm ve sakatlık riski barındırdığını, bu nedenle hayatımı güvenle teslim etmek üzere seçeceğim hekimler tarafından tedavi edilme hakkımın acilen tanınmasının gerekliliğini vurguluyorlar.

Benim tek isteğim yaşam hakkımın korunmasıdır. Tutuksuz yargılanabilecekken cezaevinde hayatımı kaybedersem bunun sorumluluğu kimdedir? Hukuken ve vicdanen sorulması gereken asıl soru budur. Haksız yere atılan iftiralarla elimden alınan hayatımın geri verilmesini talep ediyorum. Adaletin bir an önce tecelli etmesini istiyor ve sesimi kamuoyunun vicdanına teslim ediyorum. Devletime ve adalete inancımı kaybetmeden yaşamak istiyorum.”

Ayşe Barım cezaevinden mektup yazdı: "Yaşamak istiyorum"
Ayşe Barım cezaevinden mektup yazdı: “Yaşamak istiyorum”