Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2026-2028 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program’ın detaylarını açıkladı. Programda enflasyonun yüzde 8’e düşürülmesi, ekonominin 1,9 trilyon dolara çıkarılması ve işsizliğin azaltılması hedefleniyor. Ayrıca gelecek yıl özelleştirme gelirlerinin yaklaşık 9 kat artması bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Beştepe’de 2026-2028 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program’ı (OVP) kamuoyuna sundu. Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren program, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki üç yıllık dönemdeki hedeflerini belirledi.
Yılmaz, hazırlık sürecinde ortak akıl ve katılımcı anlayışın esas alındığını, programın ilgili tüm taraflarla istişare edilerek hazırlandığını bildirdi. Geçen yıl eylül ayından bu yana küresel ve bölgesel düzeyde yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen temel makroekonomik politika yaklaşımının sürdürüldüğünü ifade etti.
Enflasyon hedefi yüzde 8
Programın ana odağında yer alan enflasyonla mücadele kapsamında 2024 yılında yüzde 44,4 seviyesinde gerçekleşen enflasyonun kademeli olarak düşürüleceği açıklandı. 2025 yılında yüzde 28,5’e, 2026’da yüzde 16’ya, 2027’de yüzde 9’a ve 2028 yılında yüzde 8 seviyelerine gerilemesi hedefleniyor.
Yılmaz, Haziran 2024’ten itibaren kesintisiz bir dezenflasyon sürecine girildiğini, bu dönemde enflasyon oranının toplam 42,5 puanlık gerileme gösterdiğini belirtti. Enflasyon beklentileri ve ana eğilim göstergelerindeki iyileşmeyle dezenflasyon sürecinin devam etmesini beklediklerini söyledi.
Fiyat istikrarına yönelik politikaların üç temel eksende yürütüleceğini açıklayan Yılmaz, makroekonomik politika eşgüdümünün sürdürülmesi, arz yönlü politikaların desteklenmesi ve yönetilen fiyatların hedeflerle uyumunun gözetilmesi alanlarına odaklanacaklarını bildirdi.
Özelleştirme gelirleri artacak
Yeni OVP’ye göre özelleştirme gelirlerinde ciddi artış bekleniyor. 2025’te 21 milyar dolar olan özelleştirme gelirlerinin 2026’da 185 milyar dolara çıkması bekleniyor.
Büyüme hedefleri
2024’te yüzde 3,3 seviyesinde gerçekleşen büyümenin 2025’te aynı düzeyde kalması öngörülüyor. Dezenflasyon süreci ilerledikçe ve yapısal dönüşümler hayata geçtikçe büyümenin kademeli olarak güçleneceği ifade edildi.
2026 yılında büyümenin yüzde 3,8’e, 2027’de yüzde 4,3’e ve 2028’de yüzde 5’e ulaşması hedefleniyor. Program döneminde ekonominin dezenflasyon sürecine uyumlu şekilde ılımlı seviyelerde ve dengeli bir büyüme performansı sergilemesi bekleniyor.
İstihdam ve işsizlik
2024 itibarıyla yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşmesi beklenen işsizlik oranının kademeli olarak düşürülmesi planlanıyor. 2025’te yüzde 8,5’e, 2026’da yüzde 8,4’e, 2027’de yüzde 8,2’ye gerilemesi öngörülüyor.
2028 yılında işsizlik oranının yüzde 8’in altına inmesi hedefleniyor. Bu dört yıllık dönemde ekonomiye yaklaşık 2,5 milyon ilave istihdam kazandırılması amaçlanıyor.
İstihdam politikalarının güvenceli esnek çalışma modellerinin yaygınlaştırılması, işgücüne katılım oranlarının artırılması, beceri uyumunun güçlendirilmesi ve atıl işgücünün üretken istihdama yönlendirilmesi olmak üzere dört temel öncelik etrafında şekilleneceği açıklandı.
Makroekonomik göstergeler
2025 yılını tamamlarken Türkiye’nin ilk defa 1,5 trilyon doları aşan bir milli gelir büyüklüğüne sahip olacağı, kişi başına 17 bin doların üzerine çıkan bir milli gelir elde edileceği belirtildi. Böylece Türkiye’nin Dünya Bankası sınıflandırmasına göre yüksek gelirli ülkeler grubuna gireceği ifade edildi.
2028 yılı perspektifinde milli gelirin 1,9 trilyon dolara yaklaşması, kişi başına düşen gelirin 21 bin dolar seviyelerine yükselmesi öngörülüyor. İhracatın 300 milyar doları aşması, turizm gelirinin 75 milyar dolara ulaşması hedefleniyor.
Son iki yılda brüt rezervlerin yaklaşık 80 milyar dolar arttığı, böylece rezervlerin ağustos ayı sonu itibarıyla 178,4 milyar dolar seviyesine ulaştığı açıklandı. Risk priminin 700’lü seviyelerden 270 seviyesinin altına gerilediği belirtildi.
Cari işlemler dengesi
2024 yılı haziran ayında cari işlemler açığının 20,2 milyar dolara gerilediği, milli gelirin yüzde 1,7’sine düştüğü açıklandı. 2025 yılında haziran itibarıyla 18,9 milyar dolara gerileyen cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde 1,3’e düştüğü belirtildi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
2026 ve 2027 yıllarında cari işlemler açığının milli gelire oranının sırasıyla yüzde 1,3 ve yüzde 1,2 seviyelerine gerilemesi hedefleniyor. 2028 yılında bu oranın yüzde 1 düzeyine inmesi öngörülüyor.
Mali politika
Bütçe açığının milli gelire oranının 2025 yılında yüzde 3,6, 2026 yılında yüzde 3,5, dönem sonunda yüzde 3’ün altında öngörüldüğü açıklandı. Geçici nitelikte olan deprem harcamaları azaldıkça bütçe açığının oranının düşeceği, AB Maastricht kriterleriyle uyumlu hale geleceği belirtildi.
Hızlı bir mali konsolidasyon gerçekleştirme hedeflendiği, afet sonrası dönemde devam eden ihtiyaçlar karşılanırken mali duruşun daha sıkı hale getirileceği ifade edildi.
Yapısal reformlar ve dönüşüm
Sanayinin dönüşümünün yüksek katma değerli ve teknoloji yoğun üretime dayalı olarak hızlandırılacağı açıklandı. AR-GE ve yenilikçilik ekosisteminin güçlendirileceği, yapay zeka, yarı iletkenler, savunma sanayi, biyoteknoloji ve uzay teknolojileri gibi stratejik alanlarda özel sektör yatırımlarının destekleneceği belirtildi.
Dijital dönüşümün hızlandırılarak özellikle KOBİ’lerin rekabet gücünün artırılacağı, 5G, yapay zeka ve nesnelerin interneti gibi ileri teknolojilerin üretim süreçlerine entegrasyonunun sağlanacağı ifade edildi.
Beşeri sermayenin güçlendirilmesi kapsamında mesleki ve teknik eğitimin kalitesinin artırılacağı, genç nüfusun kritik teknoloji alanlarında istihdama yönlendirileceği açıklandı.
Bloomberg: İktidar, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün işletme hakkını satmayı gündemine aldı
İktidar, köprü ve otoyol haklarının satışını gündemine aldı. Bloomberg’in aktardığına göre Özelleştirme İdaresi, yatırım bankalarına köprüler ve otoyollar için teklif çağrısı gönderdi. Plan, henüz erken aşamada ve nihai bir anlaşmaya varılıp varılmayacağı belirsiz.
Daha önce 2012’de düzenlenen ihalede yaklaşık 2 bin kilometrelik yol ve köprülerin işletme hakkı 5,7 milyar dolara satılmış, ancak dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bu bedeli “çok düşük” bulmuş ve ihaleyi iptal etmişti.
Erdoğan o dönemde, 7 milyar doların altındaki bir bedelle satışın “ihanet” olacağını söylemişti.
Her gün yüz binlerce aracın geçtiği köprüler, İstanbul’un Avrupa ve Asya yakalarını birbirine bağlamasının yanı sıra Karadeniz ile Akdeniz arasındaki stratejik Boğaz hattında da kritik öneme sahip.
Köprüler ve otoyollar şu anda Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) tarafından işletiliyor. Hükümet, olası satıştan elde edilecek geliri bütçe açığını kapatmada kullanmayı hedefliyor.