Murat Sabuncu yorumladı: MHP’nin “yeni paralel yapı” uyarısı ve CHP

Devlet Bahçeli’nin danışmanı Yıldıray Çiçek, yeni bir paralel yapı iddiasında bulundu. Ruşen Çakır’ın konuğu Murat Sabuncu. MHP’nin “yeni paralel yapı” uyarısı ve CHP başlıklı kısımda Sabuncu, Çiçek’in açıklamalarını ve CHP’nin ertelenen kurultay davasını değerlendirdi.

CHP’nin 4-5 Kasım 2023’te gerçekleştirdiği 38. Olağan Kurultayı’nda şaibe olduğu iddiasıyla açılan davanın duruşması 15 Eylül’de görüldü.

“Erteleme muhalefetin bir başarısı”

Mahkemenin ertelenmesini değerlendiren Sabuncu, “Bu erteleme muhalefetin bir başarısı. Özellike İstanbul İl Başkanlığı’nda ortaya konan direniş arkasından dün Tandoğan’da 200 bin kişinin ortaya koyduğu itiraz, muhalefetin daha da büyüyeceğini düşündürttü” dedi.

Sabuncu, Çakır’ın Erdoğan CHP’ye bir dava hediye etti başlıklı yayını da ele alarak CHP’ye açılan davayı ve iktidarın amacını yorumladı. Sabuncu, “Bence artık herkes şunun farkında, bu durum CHP’ye yarıyor. AKP CHP’ye dava hediye etti. Bu dava etrafında daha çok birleşen bir CHP görüyoruz. Üstüne üstlük bu birleşen ruh, sadece CHP yönetimi değil. CHP’yi destekleyen ve desteklemeyen kitleler de, demokrasi ve hukuku karşı bir pozisyon alıyor. Bu süreçte CHP değil iktidar tartışılacak. İktidarın şu anda yaptığının siyasi mühendislik olduğunu toplumda anlamayan kitleler çok az. AKP ve MHP içindeki isimleri de katmak gerektiğini düşünüyorum. MHP’nin yönetimi katında, bu yapılanların Türkiye’ye ve Cumhur İttifakı’na ne kaybettirdiği, CHP’ye ne kazandırdığını gören aklı selim bir ekip var.” diye konuştu.

Devlet Bahçeli’nin danışmanı Yıldıray Çiçek, yeni bir paralel yapı iddiasında bulunarak, “Yaşananlar ve yaşatılanlar ortadayken, Sayın Devlet Bahçeli’nin ‘yeni bir paralel yapının izleri’ uyarısı ihmal edilemez. TSK, Emniyet ve istihbarat, milletimizin güvenliğini korumada en hayati alanlardır” dedi.

Sabuncu, Yıldıray Çiçek’in açıklamalarını değerlendirdi. Sabuncu, “Eğer bu yeni bir paralel yapı ortaya çıktıysa ya da varlığı artış gösterdiyse, siz on yıldır birlikte iktidardasınız. Burada ne CHP var, ne başkası; kimse yok. Peki bu nereden çıktı? Bu tartışma neden alttan alta giderek büyümeye başladı? Belki önümüzdeki günlerde CHP’nin yan yana duruşunun getirdiği güçle devam edebilir. Ama asıl soru şu: Devlet Bahçeli ve yakın isimlerinin ortaya attığı, devlette özellikle güvenlik bürokrasisinde ‘milli güvenliği tehdit eden unsur’ olarak işaret ettikleri şey nedir? Benim merak ettiğim soru bu.”

Murat Sabuncu yorumladı: MHP'nin "yeni paralel yapı" uyarısı ve CHP
Murat Sabuncu yorumladı: MHP’nin “yeni paralel yapı” uyarısı ve CHP

Yayına hazırlayan. Tania Taşçıoğlu Baykal

Murat Sabuncu’yla beraberiz. Kendisiyle CHP’nin ertelenen Kurultay davasını ve MHP’nin ‘’devletteki paralel yapı’’ uyarısı tartışmasını konuşacağız. Aslında konuşacağımız çok şey var, ama esas olay, Kurultay davasının 40 gün sonraya ertelenmesi. Orada da karar çıkıp çıkmayacağını bilmiyoruz. Normalde, kararın bugün çıkma ihtimali vardı aslında. Herkese sorduğumu sana da sorayım: Bu, iktidarın bir kararı mı, muhalefetin bir başarısı mı?

Murat Sabuncu: Bence, bu, muhalefetin bir başarısı. Özellikle hem İstanbul İl Başkanlığı’nda ortaya konan direniş, hem arkasından dün Tandoğan’daki miting. Bugün Murat Yetkin hesaplamış, “minimum 200 bin kişinin katıldığını söylüyor. Bugün 200 bin kişinin katılımıyla ortaya koyulan itiraz, bugünkü bu kararla beraber bu durumun daha fazla sürdürülmesiyle ortaya çıkacak muhalefetin daha da büyüyebileceğini düşündürttü. Birincisi bu. İkincisi, bence artık herkes, bu durumun CHP’ye yaradığının farkında. Sen geçenlerde “Erdoğan CHP’ye bir dava hediye etti” başlığıyla bir yayın https://medyascope.tv/2025/09/09/erdogan-chpye-bir-dava-hediye-etti-rusen-cakir-yorumluyor/ yapmıştın. Hakikaten, Erdoğan öyle bir dava hediye etti ki CHP’ye, bu dava etrafında her geçen gün daha çok birleşen bir CHP ruhu görüyoruz. Üstüne üstlük, bu birleşen ruh sadece CHP yönetimi değil, CHP’yi destekleyen ya da desteklemeyen kitleler, giderek, bunu CHP olayının dışında, demokrasi ve hukuka karşı seçimlerin tek parti etrafında olmasının, seçimlerin bugüne kadar alışılmış şekilde devam etmesinin de murat edildiği bir duruma karşı bir pozisyon olarak sergiliyor. Dolayısıyla, 40 gün sonra biraz daha CHP tartışılsın isteniyor. Biraz daha fazla CHP tartışılmayacak, tersine, biraz daha fazla iktidar tartışılmaya başlanacak. Belki toplumda, eski CHP içinde, iktidarın şu anda yaptığının bir siyasi mühendislik olduğunu anlamayan, anlamazdan gelmeye çalışan birkaç kişi vardır. Ama toplumda artık bu durumun siyasi mühendislik çabası olduğunu anlamayan kitleler çok az. Hatta buna AKP’yi ve daha çok MHP içindeki isimleri de katmak mümkün diye düşünüyorum. Özellikle MHP’nin yönetim katında, bu yapılanların Türkiye’ye ve Cumhur İttifakı’na ne kaybettirdiğini, CHP’ye ne kazandırdığını gören daha aklıselim bir ekip var diye düşünüyorum, ki sen MHP konusunda da burada pek çok yayın yapıyorsun, eminim konuşmuşsundur, daha da çok konuşacaksın. 

MHP’nin, Devlet Bahçeli’nin basın danışmanının, Bahçeli’den sonra bugün yaptığı, özellikle, ‘’TSK, Emniyet ve İstihbarat, milli güvenliğimizi koruyan kurullardır. En hayati alanlardır. Yeni bir paralel yapı izi var mıdır, yok mudur?’’ tartışmasını Bahçeli’den sonra açıyor olması, CHP’nin değil de iktidarın kendi içindeki başka bir kavganın başka türlü alevlendiğini de gösterdiği için, belki bundan  40 gün, 4 gün, 4 saat CHP’yi değil de, belki MHP’nin ortaya attığı, Devlet Bahçeli’nin başlattığı bu yeni paralel yapı tartışmasını da konuşuruz diye düşünüyorum açıkçası.

Bu söylediğin çok önemli. Devletteki paralel yapı tartışması derken, Yıldıray Çiçek’in Türkgün’deki yazısından https://www.turkgun.com/basyazi/yeni-bir-paralel-yapinin-izleri-uyarisi/322565 bahsediyorsun. Bugün Ayşenur Arslan da Halk TV‘deki yazısında https://halktv.com.tr/makale/oyle-bir-gun-oldu-ki-15-eylul-971912 o konuya referans vermiş. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaklaşık 9 yıl geçti, neredeyse 10 yıl olacak. Hâlâ Türkiye’de hâlâ yeniden bir paralel yapı ihtimalinden bahsediliyor olması ve bunu iktidarın bir ortağının dile getiriyor olması çok çarpıcı. Sen, “Erdoğan’ın CHP ile bir meselesi var, ama Türkiye’deki kavga sadece iktidarın büyük partisi ile ana muhalefet partisi arasında yaşanmıyor” diyorsun.

Sabuncu: Devlet Bey kendisi söylemiyorsa, ben ya Feti Yıldız’a bakıyorum, ya Semih Yalçın’a bakıyorum ya da Yıldıray Çiçek’e bakıyorum. Çünkü onlar Devlet Bey’in etrafındaki kişiler. Onun adına en çok söz söyleyen, o konuda bir fikir birliğinde olan, referans olması gereken isimler. Devlet Bey söylemiyorsa, onlara bakıyorum. Yıldıray Çiçek, “Milli güvenlik ancak nitelikli kadrolarla korunabilir” diyor. Devlet Bey de bunu söyledi. Şimdi soru şu: Biliyorsun daha evvel de bazı atamalarla ilgili, bazı genel başkan yardımcıları, özellikle polisle ilgili atamalarda bazı sıkıntılarını açıkça dile getirmişlerdi. Şimdi burada, eğer iktidarın ana ortağı tarafından, Fethullahçılara, FETÖ’cülere, 9,5 sene evvele atıfta bulunup, adları sayılarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, istihbaratta, poliste böyle bir soru işareti ortaya atılıyorsa, ben, adına sadece ‘’güvenlik bürokrasisindeki paylaşım’’ tartışması, savaşı diyemem. Böyle bir günde, bu şekilde bu kadar basit geçiştiremem bunu.  

Böyle bir yeni tartışma, esas, Türkiye’nin gündeminde alttan alta giden başka bir hattın, bir damarın olduğunu gösteriyor bana. Bu damar, bu hat, iktidara, Erdoğan’a ne mesaj veriyor, bunu aşağı yukarı anlayabiliyoruz. Ama ‘’Yeni bir paralel yapılanma’’ mesajını Türkiye’de herkesin bir şekilde irite olduğu bir örgüt yapılanması üzerinden veriyor ki. Burada bırakın CHP’yi konuşmayı… CHP zaten bir şekilde duruşunu gösterdi. Ama buradaki, onların kendi aralarındaki alarm zilleriyle başlayan, açıkça net dile getirilen bir şey. Bunun, daha da önemli başka türlü bir tartışmanın unsuru olduğunu düşünüyorum. Ve hep CHP konuşuluyor. Tabii ki konuşulacak. Herkes konuşulacak. CHP’ye bu kadar fazla ‘’yargı eliyle de yapılan operasyonlar’’ varken, doğaldır. Belediye başkanları cezaevinde, il başkanlığı, genel kurultay iptal edilmeye çalışılıyor filan. CHP burada çok ciddi bir refleksle bir duruş gösterdi. Ama dönüyorsun, iktidar ortağının en önemli isimleri, en önemli kalemleri, içeride en kritik güvenlik bürokrasisi ile ilgili bir konuda milli güvenlik uyarısı yapıyor, paralel yapıdan bahsediyor. Düşünsene, 2015’ten beri, 10 yıldır, AKP ve MHP bir arada yürüyor. Şimdi bu paralel yapı, yeni paralel yapı ortaya çıktıysa, var idiyse veya varlığında bir artış olduysa, 10 yıldır siz beraber yürütüyorsunuz. Ne CHP var burada, ne başkası var, ne o var, ne bu var. Kimse yok. Nereden çıktı bu? Bu tartışma niye bu şekilde alttan alta giderek büyümeye başladı? Dolayısıyla, belki önümüzdeki günlerde CHP’nin bu yan yana duruşunun getirdiği bir güçle devam edecektir. Ama esas soru, Devlet Bahçeli’nin ve ona yakın isimlerin ortaya attığı, devletteki, onların deyimiyle özellikle güvenlik bürokrasisindeki ‘’milli güvenliği tehdit edecek unsur’’ nedir? Benim merak ettiğim soru bu. 

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Perşembe günü Özgür Özel’le kısa bir röportaj https://medyascope.tv/2025/09/11/ozel-roportaj-ozgur-ozelden-kilicdarogluna-cagri-chpnin-kayyumlarla-yonetilemeyecegini-aciklamali/ yaptım biliyorsun. Özel, Kılıçdaroğlu ile ilgili sorduğum soruya cevap vermez herhalde diye bekledim, ama verdi. 

Sabuncu: Bir çağrı yaptı. 

Evet, Kılıçdaroğlu’na yönelik bir çağrı yaptı. Olabildiğince kibar bir çağrı yaptı ve dedi ki: “Ben bir açıklama yapmasını ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin yargı eliyle dizayn edilemeyeceğini, kayyumlarla yönetilemeyeceğini, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kongreleriyle ilgili siyasi yönlendirmeyle alınacak yargı kararlarının CHP’ye karşı bir darbe girişimi olduğunu, bunun karşısındaki en önemli güvencenin de kendisinin olduğunu ve bunun karşısında pozisyon tutacağını açıklaması çok kıymetli olur.’’ Benim bildiğim, böyle bir açıklamayı ilk defa yapıyor Özgür Özel. Bunu kendime pay çıkartmak için de yapıyor olabilirim ama, ilk defa Kılıçdaroğlu’na yönelik böyle bir çağrı yaptı. Kılıçdaroğlu hâlâ suskun. Bugün, Kılıçdaroğlu’nun avukatı “Kemal Bey partiye zarar vermemek için sustu” açıklamasını yaptı, görmüşsündür. Bugün Kadri (Gürsel) ile yayın yaptık. Kadri de, ‘’Demek ki avukatı, ‘Kılıçdaroğlu konuşsaydı, partiye zarar verirdi’ demek istiyor” diyor. Sen 2023 seçiminden sonra Kılıçdaroğlu ile en azından bir kere görüştüğünü biliyorum. Ben seçimden sonra hiç görmedim, ama senin gördüğünü biliyorum. Hakikaten, Kılıçdaroğlu ne yapmak istedi? Ne yapmak istiyor? Bir şey yapabilir mi? Ne dersin? 

Sabuncu: Bizler gazeteci olarak pek çok siyasetçiyi izliyoruz. 30-35 yıldır izliyoruz. Başbakanları izledik. Eskiden Erdoğan’la da konuşabilirdik. Herkesle giderdik, konuşurduk. CHP’nin Genel Başkanıyken Kemal Kılıçdaroğlu’nu da izledim. İki Kemal Kılıçdaroğlu var anladığım kadarıyla. Biri, 14 Mayıs 2023’e kadar, yani Cumhurbaşkanı seçimlerinin ilk turu bitene kadarki Kemal Kılıçdaroğlu var. Helalleşmeyi söyleyen, muhafazakâr kesimle, milliyetçi kesimle biraz daha yakın olmaya çalışan, Altılı Masa’yı kurgulayan Kılıçdaroğlu. 14 Mayıs 2023’ten sonra ise bambaşka bir Kemal Kılıçdaroğlu var. Neden? Ümit Özdağ’la, daha sonradan ortaya çıkan bir protokol yapan, seçimi kaybettikten sonra kalmakta ısrar eden, bu son süreçte sözünü esirgeyen bir Kemal Bey ve onun adına konuştuğunu söyleyen, anlatan bir sürü insanın bir şeyler söylediği bir süreç var. Ben Kemal Bey’in bu süreci çok yanlış yönettiğini düşünüyorum. Yani iyi yönetmediğini düşünüyorum. 

Düşünebiliyor musun, birileri, eski genel başkanı olduğunuz partinin il binasına 5 bin polisle girmeye çalışıyor? Orada CHP için ortaya çıkanlar, savunanlar, gençler… Siz bunlara bir cümle etmezseniz, bu nasıl açıklanacak? Dolayısıyla, evet, Kemal Bey üzerinden, ‘’Mutlak butlan kararı çıkarsa genel merkeze yatak serecek.’’ ‘’Hemen genel merkeze gitmeyecek, bir hafta gelişmeleri izleyecek’’ açıklamaları yapılıyor. Bunların çoğunun doğru olmadığını da kabul edelim. Ama Cumhuriyet Halk Partisi bu kadar hırpalanırken, bu kadar fazla, yargı eliyle, siyasetin isteğiyle yapıldığını herkesin gördüğü bir durumda, eski Genel Başkan, “Parti tartışılmasın diye sustum” diyorsa, burada büyük bir problem var. Kemal Bey keşke o dönemde çıkıp konuşsaydı. Özgür Bey senin programında çağrı yaptı, başka zamanlarda da gördü kendisini. Benim anlayabildiğim kadarıyla, daha evvel Özgür Özel’le Kemal Bey bir görüşme yaptı. Biliyorsun, öyle kulisler de yansıdı. Yani Özgür Bey öyle bir şey ima etti. Ama tabii bütün bunlara bir cevap verilmedi.  

Son bir şey söyleyeyim de öyle bitireyim. Bugün, Hikmet Çetin’in T24‘te Cansu Çamlıbel’e verdiği röportajı https://t24.com.tr/yazarlar/cansu-camlibel/hikmet-cetin-kemal-beyin-mutlak-butlan-icin-en-ust-duzeydekilerle-temas-icinde-oldugunu-saniyorum-chp-mhp-koalisyonu-cok-basarili-olur-bahceli-ye-de-ima-ettim,51568 gördüm. Kendisi eski Genel Başkanlardan bir tanesi, o yaşına rağmen her yerde mücadele ediyor. Şöyle bir şey iddia ediyor: “Kemal Kılıçdaroğlu’nun en üst düzeyde bir yerle bu işi konuştuğunu düşünüyorum” diyor. Bununla ilgili birkaç şey iddia ediyor. Bu, cevaplanmak zorunda. Bunu bir gazeteci söylese, birisi söylese, spekülasyon denilir. Eski parti genel başkanı, “Üstlerden bir yerle konuşuldu” diyor. Ben doğrudan doğruya bir gazeteci olarak şunu sormak isterim: “Eski Genel Başkan Hikmet Çetin, sizin bu süreci en üsttekilerle görüşerek devam ettirdiğinizi söylüyor.  Siz bu konuda ne diyorsunuz?” Bunu sormak bizim görevimiz, bizim hakkımız. Bunu sıradan bir insan söylemiyor. Dolayısıyla, Kemal Bey en başından beri daha şeffaf bir şekilde gidebilseydi çok daha farklı bir şey olurdu. Ama Kemal Bey, bugün, eski Genel Başkan Hikmet Çetin’in bile birtakım çok ağır ithamlarınla muhatap kalmış bir eski Genel Başkan. Bir evvelki Genel Başkan, CHP için bir dönem çok çalışmış bir Genel Başkanla karşı karşıyayız. Eğer Kemal Bey bütün bunları daha şeffaf anlatmazsa, iletişim anlamında hakikaten giderek daha da kötü bir duruma düşüyor diye düşünüyorum. 

Bu vesileyle Cansu Çamlıbel’i tebrik edelim. Bu röportaj gerçekten bugünün en çok gündem olan konusuydu. Bir de Hikmet Çetin’i gerçekten takdir etmek gerekir. Yani maşallahı var. Ben kendisini bir İzmir mitinginde görmüştüm. Bana “Sen İzmirli değilsin, burada ne arıyorsun? dedi. Sanki kendisi İzmirliymiş gibi. Yani her yerde çıkıyor o otobüsün üstüne. Rahmetli Altan (Öymen) Ağabey de bayağı katılıyordu o mitinglere. Murat Karayalçın da katılıyor. Ama Hikmet Çetin bambaşka. Bir de anladığım kadarıyla, kendisi MHP ile, Bahçeli ile görüşmelerde de bulunuyor. Gerçekten çok takdire şayan. Murat, çok sağ ol yayınımıza katıldığın için. 

Sabuncu: Çok teşekkür ederim, iyi yayınlar.

Evet Murat Sabuncu’ya değerlendirmeleri için tekrar teşekkürler ederiz. Sizlere de bizi izlediğiniz için teşekkürler, iyi günler.