Adıyaman’ın 2 bin 206 metre yükseklikteki Nemrut Dağı zirvesinde turistlerin arasına karışan tilki yavrusu, ziyaretçilerin verdiği ekmek ve peynirle beslendi. Havaların serinlemesiyle birlikte yeniden yoğun ziyaretçi akınına uğrayan tarihi zirve, hem doğal yaşam hem de kültürel miras açısından eşsiz manzaralar sundu.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Nemrut Dağı, beklenmedik bir konuğa ev sahipliği yaptı. Adıyaman’ın 2 bin 206 metre yüksekliğindeki zirvesinde turistlerin arasına karışan sevimli tilki yavrusu, ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti. Devasa kral ve tanrı heykelleri arasında dolaşan tilki yavrusu, turistlerden aldığı ekmek ve peynirle karnını doyurdu.
Temmuz ve ağustos aylarındaki aşırı sıcakların ardından havaların serinlemesi, Nemrut Dağı’na yerli ve yabancı turist akınını yeniden başlattı. Gün doğumunu izlemek için gecenin ilerleyen saatlerinde yola çıkan yüzlerce ziyaretçi, zorlu tırmanışın ardından battaniye ve montlara sarılarak zirvede benzersiz atmosferin tadını çıkardı.
Kommagene uygarlığının kalbi yeniden canlandı
GAP turlarının en önemli duraklarından Nemrut Dağı, Kommagene uygarlığına ait 150’den fazla ören yeriyle dünyanın en yüksek açık hava müzelerinden biri konumunda bulunuyor. M.Ö. 69 yıllarına uzanan tarihi miras, yazın aşırı sıcaklar nedeniyle düşen ziyaretçi sayısının sonbaharın serin havasıyla yeniden yükselişe geçtiğine tanık oluyor.
Tarihi ve mistik mekânda hem ürkek hem eğlenceli tavırlar sergileyen tilki yavrusu, taşların üzerine oturarak turistlerle yakın temas kurdu. Sevimli misafir, ziyaretçilere unutulmaz anlar yaşatırken aynı zamanda doğal yaşamın da bu kutsal alanda devam ettiğini gösterdi.
“Buraya gelmeden ölmemek lazım”
Nemrut Dağı deneyimini yaşayan turistlerden Özlem Danacı, heyecanını şu sözlerle dile getirdi: “Açıkçası insanın burayı görmeden ölmemesi lazım. Buraya geldiğinizde gerçekten yaşadığınızı hissediyorsunuz.” Danacı, güneşin doğuşunun büyüleyici manzara yarattığını, kapkaranlık yıldızlı gökyüzünden tüm dünyanın bir anda aydınlandığını belirtti.
İstanbul’dan gelen Tolga Büyüksaraç da deneyimini aktardı: “Gece 2.30’da kalkıp zorlu yollardan geçerek zirveye ulaştık. 2 bin 200 metre yükseklikteyiz ama gün doğumunu izledik, gerçekten muhteşemdi.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Büyüksaraç, Kommagene kralının mezarlarını ve antik kenti gezmenin İstanbul’dan gelmeye değdiğini söyledi.
Adıyaman’ın Besni ilçesinde doğup uzun yıllardır İstanbul’da yaşayan Cemal Albayrak, 1990 yılından sonra ilk kez geldiği Nemrut Dağı’ndaki deneyimini paylaştı: “Muhteşem bir manzaraydı. Gece üç gibi çıktık, hava çok soğuktu ama battaniye ve montlarla zirveye ulaştık.”
Albayrak, eşinin de görmesini istediği bu güzelliklerin Türkiye için büyük şans olduğunu vurgularken, Adıyaman’da turizmin daha da gelişmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi.
Doğa ve tarih el ele
Türkiye’nin dört bir yanından gelen yüzlerce turist, tilki yavrusunun da eşlik ettiği bu eşsiz deneyimi cep telefonlarıyla kaydederek ölümsüzleştirdi. Zorlu tırmanışa ve soğuğa rağmen unutulmaz anlar yaşayan ziyaretçiler, hem tarihin hem doğanın sunduğu bu benzersiz manzaranın keyfini çıkardı. Nemrut Dağı’nın zirvesindeki doğu terasında devasa heykellerin arasında güneşin doğuşunu izleyen turistler, doğal yaşam ve kültürel mirasın bir arada yaşandığı nadir deneyimlerden birini yaşamış oldu.
