Can Holding’in sahibi Kemal Can gözaltına alındıktan sonra savcılıkta ifade verdi. Can, Ciner Medya Grubu’nu, Bilgi Üniversitesi’ni, Doğa Koleji’ni devlet büyüklerinin yönlendirmesiyle satın aldığını söyledi, “Yönetim kadrosu üst düzey devlet yetkililerimizin yönlendirmesi ve onların onayı ile oluşturulmuş olup halen yer alan kişilerin devlet kademesinde rolleri ve safahatları incelendiğinde bu durum teyit edilecektir” dedi. İşte Kemal Can’ın ifadesi.

Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında aralarında Can Holding’in yöneticileri Mehmet Şakir Can, Kemal Can ve Kenan Tekdağ‘ın da olduğu 10 kişi hakkında 11 Eylül’de gözaltı kararı verildi. Kemal Can 25 Eylül’de gözaltına alındı daha sonra serbest bırakıldı.
- Can Holding hakkında bilinenler neler?
- Can Holding’e operasyon: Habertürk ve Show TV’ye el konuldu
- Can Holding’e operasyon: Kemal Can gözaltına alındı
Kemal Can ifadesinde ne dedi?
BirGün’den Timur Soykan, Kemal Can’ın ifadesine ulaştı. Can, Ciner Medya Grubu’nu, Bilgi Üniversitesi’ni, Doğa Koleji’ni, “devlet büyüğü” ve üst düzey devlet yetkililerinin yönlendirmesiyle satın aldığını ifade etti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda alınan ifadesinin başında Kemal Can’a “Etkin pişmanlıktan faydalanmak istiyor musunuz?” diye soruldu. Can da “Hayır” diye yanıt verdi.
“Kaçakçılık yaptın mı?”
Savcılık, Kemal Can’a “Akaryakıt kaçakçılığı ya da sigara kaçakçılığı suçları ile iştigal ettiniz mi?” diye sordu.
Kemal Can da “Herhangi bir şekilde kaçakçılık kanununa muhalefet eden herhangi bir suça iştirak etmedim. Buna dair mahkemece herhangi bir mahkûmiyet kararı bulunmamaktadır” diye yanıt verdi.
Soruşturmada Kemal Can’ın kardeşleri Mehmet Şakir Can, Murat Can ve oğlu Rumert Onur Can da şüpheliler arasında. Ancak yakalanamadılar. Kemal Can’a bu kişilerin nerede olduğu soruldu. Kardeşlerinin yurtdışına gittiğini, oğlunun da Almanya’da olduğunu ifade etti.
Halka açık şirketlerden hisse alıp almadığı sorulduğunda ise Kemal Can, “Yalnızca Tekfen’den emin olmamakla birlikte yüzde 17-18 hissesini satın aldım. Yaklaşık 2 yıl zaman geçti. Başkaca halka açık herhangi bir şirkette hissem ve ortaklığım bulunmamaktadır” dedi.
Savcı, Kemal Can’a şirketleri hakkında vergi dairesi tarafından vergi suçu, sahte belge tanzim etme gibi konularda yaptırım uygulanıp uygulanmadığını sordu. Böyle bir yaptırım uygulanmadığı yanıtını verdi.
“Devlet büyüğümüz istedi”
Savcılık genel sorulardan sonra Can Holding’in, Habertürk ve Show TV’nin de yer aldığı Ciner Medya Grubu’nu satın alınması olayına geldi. Şöyle soruldu:
“Can Holding’in Ciner Medya Grubu’nu satın alma sürecinde bizzat hangi rolü üstlendiniz?”
Kemal Can’ın “devlet büyüğümüz” vurgusu çok dikkat çekiyor:
“Biz normalde holding bünyesinde medya sektöründe faaliyet göstermemiştik. 2024 yılı veya daha önceki zaman diliminde KRT TV’nin 3’ü peşin 4’ü taksit olmak üzere toplamda 7 milyona alınması konusunda bir devlet büyüğümüz aracı olmuştu. Ancak biz sektörü bilmediğimizden ve o dönemki çeşitli süreçlerden kaynaklı olarak bundan vazgeçtik.”
Kemal Can, Ciner Medya Grubu’nu da devlet yetkilisinin talebiyle aldığını da savcılık ifadesinde anlattı:
“Geçen yıl Ankara’daki Çayırhan Termik Santrali’nin alım ihalesi söz konusuydu. Bu termik santral daha öncesinde Turgay Ciner’e aitti. Turgay Ciner ile olan münasebeti ve nezaketen Kenan Tekdağ, bu termik santralin alımı konusunda ihaleye girmekte herhangi bir sakınca olmadığını bana iletti. Daha sonrasında benim bu termik santral işinden kaynaklı olarak yine bir devlet yetkilisi aracılığıyla Turgay Ciner’in Silopi’deki termik santralini ve medya grubunu bana satma konusunda teklifi söz konusu oldu. O dönem çok sayıda arabuluculuğun yüksek kullanıldığı bir süreçti.”
Devletten teşvik almış
Kemal Can’ın devletten teşvik aldıklarını ortaya koyan yanıtı şöyle devam ediyor:
“Bizim Mersin’de kapalı 570 bin metrekare alanı olan ve ham maddenin elektronik üretime dönüştüğü 8 fabrika barındıran Avrupa’nın en büyük elektronik üretim tesisi projemiz vardı. Bu yatırım için uzun vadede devlet yatırım teşvikiyle beraber 1 milyar dolardan fazla para harcadık.”
Bu açıklamasından sonra tekrar konuyu Ciner Medya Grubu’nun satın alınmasına getiren Kemal Can, devlet içindeki yetkililerin devreye girdiğini net şekilde ifade ediyor:
“Silopi’deki termik santral ve medya grubunun satın alınmasının, mali açıdan risk barındırması, sektöre yabancı olunması ve ailemin bu konuya şerh düşmesi nedeniyle ben çok sıcak yaklaşmadım. Sonrasında yine üst düzey yetkililerin de araya girmesiyle Silopi ‘deki termik santrali hariç tutulmak üzere önce 600 milyon dolar sonrasında ise 575 milyon dolara alımı konusunda anlaşıldı. 275’i peşin, 75’i kısmen olmak üzere toplamda 350 milyon doları da kısmi olarak bu ay ve önümüzdeki sene olmak üzere vade konusunda anlaşıldı. Kenan Tekdağ’ın bu konudaki dahli sürecin başındadır. Süreç tamamen bahsettiğim şekilde tamamlanmıştır.”
Savcılık, “Satın alım için kullanılan finansmanın kaynağı nedir? Şirket hesaplarından çıkan paraların izi neden şeffaf şekilde açıklanmamaktadır?” diye sordu.
Kemal Can da “Bütün bu satın alım için kullanılan finansman bankalardan kullanılan tutarlar ve tekrardan bankalara aktarılan meblağlardır” diye yanıt verdi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Tekdağ’ın medya ile bağlantısı soruldu
Savcılık “Ciner Medya’nın devralınmasında Kenan Tekdağ’ın aracılık ya da yönlendirme rolü üstlenmiş midir?” diye sordu.
Kenan Tekdağ ile uzaktan akraba olduklarını ifade eden Kemal Can, “Üstlenmemiştir” diye yanıtladı.
Savcılık, “Kenan Tekdağ’ın medya ve enerji alanındaki bağlantılarından Can Holding lehine faydalandınız mı, ne tür faaliyetlerde birlikte hareket ettiniz?” diye sordu.
Kemal Can şu yanıtı verdi:
“Herhangi bir şekilde faydalanma söz konusu değildir. Tamamen beşeri münasebetten kaynaklı bir irtibatımız mevcuttur. Dediğim gibi kendisi ile uzaktan tanışlığımız olması nedeniyle tanırım.”
Savcılık Kenan Tekdağ konusunda ısrarcıydı, “Ciner Medya devrinde Tekdağ’ın sağladığı ‘kolaylıklar’ karşılığında bir menfaat temin ettiniz mi?” diye sordu.
Kemal Can “Hayır temin etmedim, aramızdaki irtibata dair süreci defaten dile getirdim. Böyle bir durum söz konusu değildir” dedi.
Kemal Can ifadesinde “Yalnızca pazarlık aşamasında Turgay Ciner ile bir araya geldim” dedi.
“‘Türk Telekom’u al’ dediler”
Sorguda, Ciner Medya Grubu’nun satın alınmasından sonra sıra Doğa Koleji’nin Can Holding tarafından alınmasına gelmişti.
Savcılık, Kemal Can’a “Doğa Koleji’nin satın alınması sürecinde finansmanı hangi şirketler üzerinden sağladınız?” diye sordu.
Kemal Can şöyle anlattı:
“İlk başta bizim şirket bünyesi olarak Türk Telekom’un satın alınmasına dair bir niyetle buna dair yönlendirme yapılmıştı. Türk Telekom’un satın alınması için bir finansal mühendislikle peşin bir tutar ödemeden bankalarla anlaşarak kredilendirme yöntemiyle bir satın alım sürecine dahil olmuştuk. Bizim holdingimizin eski ve köklü olması ve bu konuda vizyoner ve kurumsal bakış açımız nedeniyle bu husus yöneltildi. O dönem içerisinde Rusya-Ukrayna savaşı çıkınca bu kez Turkcell’in varlık fonu tarafından satın alınması gündeme geldi. Hem Turkcell hem Türk Telekom varlık fonuna devredilince Doğa Koleji’nin satın alınması için üst düzey yetkililer tarafından yönlendirme yapıldı. Yaklaşık 104 şubesiyle faaliyette bulunan bir eğitim kurumunu mağduriyetinin giderilmesi istendi… Devraldıktan sonra zaman içerisinde toplamda 570 milyon dolar para ödedik. Biz koleji devraldığımızda borca batık durumdaydı. Üst düzey yetkililerin yönlendirmesiyle mağduriyetin giderilmesi adına böyle bir atılımda bulunduk.”
Bilgi Üniversitesi’nin yönetimi
Savcılık, Kemal Can’a “Bilgi Üniversitesi’nin Can Holding bünyesine alınması sürecinde hangi şahıslarla finansal ortaklık ilişki kuruldu?” diye sordu.
Kemal Can şöyle yanıt verdi:
“Üst düzey devlet yetkililerinin yönlendirmesiyle Bilgi Üniversitesi’nin alınması konusunda bize yönlendirmede bulunuldu. Üniversiteyi o dönem bir kısmı yine taksitli olmak üzere toplamda 90 milyon dolara satın almıştı. Üniversitenin ABD’nin elinden alınarak yerli statüsüne kazandırılması konusunda bir tasarruf söz konusu oldu. Biz de buna binaen üniversiteyi satın aldık.”
Savcılık, “Üniversite üzerinden örgütlü yapıya eleman kazandırıldığı ya da kara para aklandığı iddialarını nasıl açıklıyorsunuz?” diye sordu.
Kemal Can da şu yanıtı verdi:
“Yönetim kadrosu üst düzey devlet yetkililerimizin yönlendirmesi ve onların onayı ile oluşturulmuş olup halen yer alan kişilerin devlet kademesinde rolleri ve safahatları incelendiğinde bu durum teyit edilecektir.”