Eksik Olan: Rüyaların medeniyete katkısı nedir?

Bir düşüncenin, arzunun eyleme dönüşmemesi bireyin o konuda masum olması için yeter mi? Bir rüya hakikate gerçekten daha yakın olabilir mi? Rüyaların medeniyete katkısı nedir? Eksik Olan’ın yeni bölümünde Ömer Çeşit ile Alp Kozanoğlu okuyucuları bu sorularla baş başa bırakan Arthur Schnitzler’in Rüya romanını değerlendirdiler.

Avusturyalı yazar ve tiyatro yazarı Arthur Schnitzler Viyana Modernizminin öncüleri arasında yer alır. Almanca “Traumnovelle” yani “Rüya Roman” Türkçeye özetle “Rüya” adıyla çevrilen kitabı 1926’da basılmış ve oldukça ses getirmiştir. 

Sigmund Freud ile yakın ilişkisi bulunan yazarın bu ilişkiden edindiklerini bu romana da yansıttığı açıkça görülmektedir.  

“Rüya” ne anlatıyor? 

Evli ve bir çocuk sahibi Fridolin ve Albertine adlı bir çiftin ilişkisi üzerinden iki tam günü anlatan roman kısaca sadakat, rüya, gerçeklik ve hakikat, cemaatler ve cinsiyet rollerini ele almaktadır. 

Fridolin ve eşi Albertine’nin ilişkilerine heyecan katmak adına katıldığı bir balo ile başlayan roman, devamında Albertine’nin gördüğü bir rüya üzerine gittikçe soğan halkaları misali çetrefilleşen ve iç içe geçen olaylar silsilelerine sahne olur. 

Rüyalarımızdan sorumlu tutulabilir miyiz? Rüyalarımızın kişisel olarak katkıları nelerdir? Her şeyi açık açık konuşsaydık ilişkilerimiz yaşayabilir miydi? Bu konuların ele alındığı akıcı olay örgüsünde Viyana’nın sokakları, mimarisi ve insan portreleri de yine anlatımı süslemekte ve okuyucuya seslenmektedir.

İnsanın düşünce ve arzularının ne kadar kontrolünde olduğu sorusu üzerinden okuyucuya tekin bir yalnızlık hissi veren roman akışı süresince yine insanın karanlık yönleri üzerine de okuyucuyu düşündürmektedir. 

Kubrick’e ilham oldu 

Ünlü yönetmen Stanley Kubrick’in 1999’da çekilen, “Gözleri Tamamen Kapalı” adlı başyapıtına da ilham olan roman yazılışından bugüne geçen zaman içerisinde hala etkisini korumaktadır. Ayrıca bir romanın filme uyarlanması açısından da oldukça başarılı bir film olan “Gözleri Tamamen Kapalı” küçük ayrıntı farkları dışında yazıldığı gibi çekilmesi sebebiyle de farklılık yaratmaktadır.  

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Eksik Olan |Arthur Schnitzler'in Rüya romanı analizi
Eksik Olan | Arthur Schnitzler’in Rüya romanı analizi

Arthur Schnitzler kimdir? 

Öğrencilik yıllarında edebiyatla ilgilenmeye başlayan ve ilk ürünlerini o yıllarda veren yazar, şiirleriyle düzyazılarının düzenli olarak dergilerde yayınlanması nedeniyle kısa sürede tanınmaya başladı. Hermann Bahn ve Hugo von Hofmannsthal ile görüşüyordu. Bu yazarlarla birlikte 1890’da Genç Viyana (Junges Wien) adlı yazarlar birliğini kurdu. 

Üç yıl sonra muayenehane açmasına rağmen doktorluk işini uzun süre yapmadı. Onun yerine yazarlığa yoğunlaşarak ve tek tek insanları örnek alarak Avusturya-Macaristan’ın toplumsal ve siyasal gerçeklerini yansıttı. Edebi kariyerine “Anatol” adlı tiyatro eseriyle başlayan Schnitzler, yedi tek perdelik oyunla melankolik bir gencin serüvenlerini anlattı.

İki yıl sonra burjuva toplumu ve ahlak anlayışını eleştirdiği “Gönül Eğlencesi” oyunuyla dram yazarı olarak ünlenmeyi başardı. On perdeden oluşan ve her perdede sevişmek üzere bir araya gelen iki insan arasındaki ilişkiyi anlattığı “Rondo” büyük skandala neden oldu. 

Her perdede cinsel birleşmeden önce ve sonraki konuşmalara yer veren Schnitzler, kişilerin cinsellikle ilgili tutumlarını ve içgüdülerini ifade etme biçimlerini, toplum içindeki statüleri açısından tipik bir davranış biçimi olarak sergiledi. Geleneklere boğulmuş ve yalnızca cinselliğin insanları birbirine bağladığı bir toplum panoraması çizmek isteyen yazarın bu oyununun sahnelenmesi 1904’te yasaklandı.