Ekrem İmamoğlu, tutukluluğunun yedinci ayında Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtladı. İmamoğlu, Meclis’teki fotoğraf tartışmalarından Nobel Barış Ödülü paylaşımına, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tutukluluğundan Bahçeli’nin Alevi çıkışına kadar geniş bir yelpazede soruları yanıtladı. DEM Parti’nin 19 Mart’tan bu yana yaşanan hukuksuzluklara karşı duruşunu değerli bulduğunu söyleyen İmamoğlu, iktidarın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı müzakerelerde koz olarak kullandığını öne sürdü.
Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu Murat Sabuncu’nun sorularını avukatları aracılığıyla yanıtladı. İmamoğlu, Meclis açılışında çekilen fotoğraftan Nobel Barış Ödülü tartışmasına, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tutukluluğundan Alevi açılımına kadar birçok konuda görüşlerini paylaştı.
İmamoğlu, 1 Ekim’deki Meclis açılışında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile DEM Parti yöneticilerinin çekildiği fotoğrafın 15 gündür tartışılmasını demokrasinin kalitesine işaret olarak yorumladı. Fotoğrafın iktidarın meşruiyet arayışının göstergesi olduğunu vurgulayan İmamoğlu, yıllarca “vatan haini” ve “terörist” olarak nitelendirilen muhalif liderlerle yakınlaşma çabasını eleştirdi.
“Demokrasiyi demokrasi karşıtları yönetiyor”
İmamoğlu, Türkiye’nin siyasi şiddet ve kamplaşmaya sahne olduğunu, TBMM çatısı altında bir poz verilmesinin bile garip karşılandığını ifade etti. Fotoğrafın 15-20 gündür tartışılmasının demokrasinin kalitesine dair çok şey gösterdiğini belirten İmamoğlu, “Türkiye’yi demokrasi değil, demokrasi karşıtları yönetiyor” dedi.
Muhalif liderlerle fotoğraf çekme çabasını iktidarın çaresizliği olarak nitelendiren İmamoğlu, saray fotoğrafçılarının özel kareler yakalamaya çalışmasının bir mizansen olduğunu söyledi. İktidarın yıllarca en üst perdeden öfke ve nefret diliyle hitap ettiği liderlere şimdi yakınlaşma çabasını iki yüzlü ve çıkarcı bulduğunu vurguladı.
Sosyal medya tartışmalarına uyarı
Tutuklu olması nedeniyle sosyal medyaya erişemediğini, olayları kısıtlı takip edebildiğini belirten İmamoğlu, yaşananları gerginlik olarak adlandırmadığını söyledi. Münferit yorumlar üzerinden mahkeme kurup kendilerini yargılamaya girişenlere dostane uyarıda bulunan İmamoğlu, siyasetin hassasiyetle yapılan bir iş olduğunu vurguladı.
İmamoğlu, geçmişte ittifak içinde oldukları bazı dostların sosyal medyadaki münferit yorumları haddinden fazla ciddiye alarak kendilerine yönelik hak etmedikleri ifadelerde bulunduklarını söyledi. İmamoğlu, “CHP’nin Genel Başkanı, MYK’sı, Parti Meclisi, Cumhurbaşkanı Adayı bellidir. Sosyal medyada gördüğünüz yorumlar üzerinden bizi hedef almak siyaseten çok kolay olabilir” dedi.
“DEM Parti’nin tavrı değerlidir”
DEM Parti’nin 19 Mart’ta başlayan demokrasiyi rafa kaldırma sürecinin başından beri kendilerine yapılan hukuksuzluğu dile getirdiğini belirten İmamoğlu, iktidarla yoğun müzakere süreci içinde oldukları bir dönemde bu tavırlarının oldukça değerli olduğunu belirtti.
CHP’nin yıllardır başta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tutukluluğu olmak üzere onlara yapılan hukuksuzluklara karşı durduğunu hatırlatan İmamoğlu, bu sebeple her seçim döneminde iktidar tarafından terör destekçiliğiyle suçlandıklarını söyledi. İmamoğlu, “Biz yeni değil, yıllardır Sayın Demirtaş ve Sayın Yüksekdağ’ın özgür kalması gerektiğini ifade ediyoruz” diye konuştu.
“Haksızlıklara karşı durmak demokratların görevi”
İmamoğlu, hukuksuzluklara kime yapıldığına bakmadıklarını, savundukları değerlerin Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı, millet iradesi ve hukukun üstünlüğü olduğunu vurguladı. Haksızlıklara karşı durmanın yalnız CHP’nin değil, ülkedeki bütün demokratların görevi olduğunu belirtti.
Meclis fotoğrafında yer alan DEVA ve Gelecek Partisi liderlerine kızan vatandaşların olduğunu duyduğunu söyleyen İmamoğlu, “Kızacak bir şey yok. Bu fotoğraf, iktidarın çaresizliğinin karesidir” dedi. Davutoğlu’nu partisinden ihraç eden, Babacan’a “ümmeti bölüyor” diyen, DEM Partilileri terörle suçlayan kişinin bugün meşruiyet arama yolunda böyle bir fotoğrafa ihtiyaç duymasının çaresizlik göstergesi olduğunu söyledi.
“Kurtuluş yok tek başına”
İmamoğlu, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sözüne tamamen sahip çıktıklarını belirterek mücadele verdiklerini ifade etti, Genel Başkan Özgür Özel’in “Muhalefete muhalefet etme dönemi bitmiştir” sözüne sahip çıktığını söyledi.
CHP’nin tek başına başarılı olabileceği yönündeki iddialara yanıt veren İmamoğlu, dertlerinin tek başına iktidar olmak değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve insanları kurtarmak olduğunu vurguladı, “Şüphesi olanlar cezaevinde yattığımız günleri saysınlar” dedi.
“İktidar Demirtaş ve Yüksekdağ’ı koz olarak kullanıyor”
Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın AİHM kararlarına rağmen tahliye edilmemesini değerlendiren İmamoğlu, her ikisinin de dün ve bugün içeride olmaması gerektiğini söyledi. 2013-2015 arasında suç sayılmayan fiillerin 2015’ten sonra yasa değişmediği halde suç sayılmaya başlandığını hatırlattı.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
İmamoğlu, iktidarın Demirtaş ve Yüksekdağ’ı müzakerelerde kullanmak için içeride tuttuğunu iddia etti, “İktidar istiyor ki, yarın yürütülecek müzakerelerde elinde daha fazla koz olsun. Örgütle, DEM Parti’yle yürüteceği pazarlıklarda kullanmak için içeride tutuyorlar Demirtaş’la Yüksekdağ’ı” diye konuştu.
İnsanların günlerini, gecelerini, yakınlarıyla geçirecekleri saatleri ve sağlıklarını siyasi hesapları için çaldıklarını belirten İmamoğlu, cezaevinde olmaması gereken binlerce insanın iktidarın siyasi hesapları yüzünden içeride olduğunu söyledi.
“Gazze anlaşması umut verici ama zafiyetleri var”
Gazze’de 65 bin kişinin öldürülmesinin ardından 13 Ekim’de Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde imzalanan barış anlaşmasını değerlendiren İmamoğlu, ateşkes ve barış anlaşmasının insanlık adına umut verici olduğunu söyledi. Ancak İmamoğlu, barışın yalnızca silahların susmasından ibaret olmadığını vurguladı.
Anlaşmanın uygulama, denetim ve yaptırım mekanizmalarının açık biçimde tanımlanmadığını belirten İmamoğlu, ihlal edilme riskinin yüksek olduğunu ifade etti, bağımsız bir izleme organı öngörülmediğini ve yaptırımların belirlenmediğini söyledi.
İsrail ve Hamas’ın doğrudan imzacı olmamasının ateşkesin sahada uygulanabilirliğini ciddi biçimde sınırlandırdığını belirten İmamoğlu, kalıcı barışın ancak çatışmanın fiili aktörleri sürece sahip çıktığında mümkün olacağını vurguladı.
Nobel paylaşımı için özür diledi
Nobel Barış Ödülü kazanan Venezuela muhalefet lideri Marina Corina Machado’yu kutlamasının ardından gelen eleştirilere yanıt veren İmamoğlu, yıllardır Filistin halkının haklı davasının yanında durduğunu vurguladı. Cezaevinde bulunduğu şu günlerde dahi kalbinin ve ruhunun Gazze’de açlıkla, baskıyla, katliamla sınanan masumlarla birlikte olduğunu söyledi.
Paylaşımının bir kişiyi değil bir ilkeyi, demokrasiyi, özgürlüğü ve halk iradesini selamlayan bir dayanışma mesajı olduğunu belirten İmamoğlu, Norveç Nobel Komitesi’nin ödülü diktatörlüklerin gölgesinde bile demokrasiye inananlara ithaf ettiğini hatırlattı.
Tebrik yaparken Machado’nun Filistin’le alakalı fikirlerinden ve ödülü ABD Başkanı’na ithaf etmesinden haberdar olmadığını söyleyen İmamoğlu, büyük bir hayal kırıklığına uğradığını ifade etti, “Niyetim çok açık olmakla birlikte bu konuda incittiğim, üzdüğüm bir kardeşimiz bile varsa, bundan büyük bir üzüntü duyduğumu bu vesileyle ifade etmek isterim” dedi.
“Cemevleri ibadethane olmalı”
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin cemevlerinin ibadethane olması gerektiği yönündeki çıkışını değerlendiren İmamoğlu, Kahramanmaraş’la, Çorum’la, Gazi Mahallesi’yle, Sivas’la Alevileri ve diğer vatandaşları hedef alan bütün saldırılarla, bütün katliamlarla yüzleşilmesi gerektiğini söyledi.
Cemevlerinin ibadethane olarak tanınması gerektiğini senelerdir söylediklerini belirten İmamoğlu, “Benim açımdan konu net: Cemevlerinin ibadethane olarak tanınması da gerekir, Alevilere dönük bütün ayrımcı söylem ve uygulamalara son verilmesi de” dedi.