Dünyanın en saygın yayın organlarından İngiliz gazetesi The Guardian, bugünden itibaren tabloid olarak çıkacak. Mobil uygulamasında ve internet sitesinde tasarım değişikliğine de giden Guardian’ın tabloid kararının nedeni ise mali imkansızlıklar.
Genel yayın yönetmeni Katharine Viner, bugün Guardian’da kaleme aldığı yazısında söz konusu kararın 7 ay önce alındığını; bir tasarruf politikası olarak gazeteyi tabloid olarak basacaklarını, bunun yanı sıra okuyucularına ulaştıkları asıl mecra olan internet sitesi ve mobil uygulamaları daha estetik, sofistike ve yeni bir tasarımla göze daha hoş gelen ve daha kolay kullanılır bir hale sokmayı hedeflendiklerini söyledi. Öte yandan yeni tabloid gazetede ve internet sitesinde, gazetenin geliştirdiği Guardian Headline isimli yeni bir font kullanılacak.
1821 yılında yayın hayatına başlayan ve üç yıl sonra 200. yaşını kutlayacak olan Guardian bir süredir mali problemlerle boğuşuyor. 2005 yılında da tabloid formatından (430 mm x 280 mm) biraz daha büyük olan “Berliner” formatına geçmiş olan gazetenin asıl okuyucu kitlesi internet sitesi ve mobil uygulama kullanıcıları. Guardian’ın internet sitesini ayda ortalama 150 milyon ziyaretçi okuyor. Bu listede birinci sırada 230 milyon ziyaretçi ile İngiliz Daily Mail bulunurken; Guardian’ı 90 milyon ziyaretçi ile New York Times takip ediyor. Guardian için ilginç verilerden biri de okuyucularının üçte ikisinin Birleşik Krallık dışından olması. Guardian’ı New York’tan Melbourne’e milyonlarca genç, şehirli ve sol ideolojiye yakın okuyucular takip ediyor.
Ancak Guardian’ın tirajı son on yılda yaklaşık yüzde 60 azaldı ve günlük tirajı 150 bine kadar düştü. Nisan 2016 ile Mart 2017 arasında gazete yaklaşık 50 milyon avro zarar etti. Gazetenin genel yayın yönetmeni Viner, Kasım ayında kaleme aldığı “Kriz zamanında gazetecilik misyonu” başlıklı başyazısında, ücretsiz aboneliğe ve internet reklamlarından gelir edinmeye dayanan ekonomik modelimiz çöküyor” demişti. Buradaki paradoks ise; gazetenin internet üzerinden daha çok insan ulaşıp daha etkili olurken bir taraftan da daha fakirleşmesi.
Guardian’ın şu an içinde bulunduğu durum ise 1995-2005 yılları arasında genel yayın yönetmenliği görevini üstlenen Alan Rusbridger’ın politikasının bir sonucu. Vizyon sahibi bir genel yayın yönetmeni olan Rusbridger, geleceğin haberciliğinin internette olacağını çok önceden görmüş ve gazetenin stratejisini buna uygun olarak düzenlemiş ancak mali dengenin korunması konusunda öngörülü olamamıştı.
Guardian’ın sahibi olan ve 1936’da kurulan The Scott Trust isimli vakfınsa kuruluş amacı çok açık: “Guardian’ın mali ve editoryal özgürlüğünü tesis etmenin yanı sıra Guardian’ın liberal değerlerini ve özgür gazeteciliği ticari ya da siyasi müdahalelerden korumak”.
2015 yılında Gaardian’ın genel yayın yönetmeni olan Katharine Viner, 2016 yılında üç yıllık büyük bir planı açıklamıştı. Bu yeni stratejik planın hedefi ise, Nisan 2018- Mart 2019 arasında mali dengeyi yakalamak. Bu plan kapsamında yaklaşık 300 çalışanını işten çıkaran, Londra’daki Saint-Pancras Garı yakınlarındaki binalarında dört kat yerine üç katı işgal etme yoluna giden Guardian, tabloid formatına geçerek her yıl milyonlarca avro tasarruf etmeyi planlıyor. Ancak gazetenin yine de gelire ihtiyacı var: Ücretli üyeliği istemeyen gazete, sitelerinde “bağımsız gazetecilik ve araştırma kalitesi için” okuyucularından bağış istiyor. Şu ana kadar 300 bini aşkın kişi çeşitli meblağlarda bağış yapmış ancak elde edilen gelir yeterli değil.
Guardian’ın yeni planının bir diğer ayağı ise makalelerin kısaltılması. New York Times gazetesinin 1,5 katı makale üreten Guardian, bundan sonra özellikle aktüalite haberlerinin 650 kelimeyi geçmemesini hedefliyor.
