Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kürt milliyetçiliği Türk milliyetçiliğini yeniyor mu?

Kürt milliyetçiliği Türk milliyetçiliğini yeniyor mu?

10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde Selahattin Demirtaş’ın ulaştığı yüzde 9,76’lık oy oranı ile başlayan Kürt siyasi hareketinin (KSH) hızlı yükselişi, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde de devam etti. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) bu seçimde aldığı oyun 6 milyon, oranının yüzde 13,1 ve milletvekili sayısının 80’e ulaşması ile birlikte KSH ve onun temsilcisi HDP “anahtar parti” konumuna geldi. HDP, Kürt milliyetçiliği yapmadığını, milliyetçi bir parti olmadıklarını söylerken kendisini Türk milletinin koruyucusu olarak gören ve ana politikasını KSH karşıtlığı üzerine kuran Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ise bu süreçte CHP ile birlikte gösterdiği çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ile cumhurbaşkanlığı seçiminde herhangi bir başarı elde edemedi. Ancak genel seçimlerin sonucunu incelediğimiz vakit, MHP’nin oy oranının bir önceki genel seçime göre yaklaşık yüzde 25 arttığını görüyoruz. MHP’nin 7 Haziran seçimlerinde elde ettiği bu başarı, HDP’nin yine bir önceki genel seçime göre oy oranının neredeyse yüzde 100 artırmasının yanında mütevazı ama önemli bir başarı olarak kayda geçti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın arzu, ısrar ve müdahaleleri ile gidilmekte olunan “tekrar seçim”de AKP’nin öncelikli amacı, HDP’nin aldığı varsayılan emanet oyların gerek AKP gerekse CHP tarafından geri alınmasıydı. Bunun sonucunda HDP seçim barajının altında kalacak ve böylece AKP önce 267 ve mümkünse 330 milletvekili sayısına ulaşacaktı. Bu süreci kolaylaştırmak için görülen en kullanışlı malzeme ise maalesef çatışmaların tekrar başlamasıydı. Ancak kısa süre içerisinde bu hesabın, mühendisliğin tutmayacağı görülmeye başlandı. Araştırma şirketi Metropoll’ün Başkanı Özer Sencar’ın gelecek seçimde HDP’nin milletvekili sayısı bakımından ve hatta bazı koşullar altında oy oranı olarak da üçüncü parti konumuna gelebileceğini söyledi.

Başlıktaki sorunun cevabını vermeye başlamadan önce iki noktayı açıklığa kavuşturmakta yarar var. İlk olarak, HDP’nin Kürt milliyetçiliğini temsil etme konusunda tek başına olduğu ama MHP’nin Türk milliyetçiliği temsili konusunda AKP ve hatta CHP ile yarıştığı söylenebilir. Ancak Türkiye’nin demografisine baktığımızda, Türkler sayıca Kürtlerden çok daha fazladır. Dolayısıyla MHP’nin potansiyel oyu HDP’nin potansiyel oyunun çok üzerindedir. İkinci olarak da, HDP’nin oy oranındaki artışın “Beyaz Türklerden” geldiği iddia edenler olabilir fakat 7 Haziran genel seçim sonuçları incelendiğinden durumun hiç de böyle olmadığı artık toplumun kahir ekseriyetince kabul görmüştür. Bir başka deyişle, HDP’nin yükselişinde ana taşıyıcı Kürtlerdir.

Gelelim sorunun cevabına. Belki bu soruya “evet” demek bugün için biraz erken olabilir ama orta ve hatta yakın vadede “evet” cevabını rahat bir şekilde telaffuz edebileceğiz. Ancak burada esas önemli olan nokta, cevabın “evet” veya “hayır” olmasından çok, bu gidişatın nedenleridir. Bu noktada “evet”e giden sürecin nedenlerini altı ana başlıkta sıralayıp sorunun nihai cevabını sizlere bırakalım:

Lider performansı: Bu konuda Selahattin Demirtaş, Devlet Bahçeli’den çok daha başarılı. Demirtaş bugün HDP karşıtlığı konusunda nam salmış kesimler, isimler tarafından bile ideolojik açıdan olmasa bile performans bakımından hakkı teslim edilen bir isimdir. Bahçeli ise her geçen gün aldığı kararlar, izlediği politikalar daha fazla sorgulanan bir lider konumundan öteye gidememiştir. Ancak özellikle çatışmaların tekrar başlamasıyla birlikte başta Kandil olmak üzere KSH’nin güçlü aktörleri Demirtaş’ın hareket alanını kısıtlayıp, bu konudaki üstünlüğüne zarar vermektedir.

Politika üretme kapasitesi: MHP son seçimde ekonomi alanındaki eksikliğini kapatmak için bazı önemli isimleri partiye kazandırsa da ne ekonomik ne siyasi ne de sosyal politikalarda heyecan yaratacak bir hamle yapabildi. Sol geleneğin ağırlıkta olduğu HDP ise “Büyük İnsanlık”, “Yeni Yaşam Çağrısı” sloganlarını kullandığı son bir yılda, gerçekçiliği sorgulanmaya açık olsa da, birçok somut ve radikal politikalar ortaya atmaktan çekinmeyen bir siyasi parti. Fakat tıpkı ilk maddede olduğu gibi, çatışmaların şiddetlenmesi HDP’nin bu konuda da elini zayıflatıyor.

Güç odağı haline gelme: Türkiye’nin demografik yapısı bu konuda HDP’nin yanında. HDP, Güneydoğu Bölgesi’nde elde ettiği belediyelerle birlikte adeta bölgenin iktidar partisi konumundadır. Bunun getirdiği avantajları kullanan HDP bölgede yaşayan Kürtler açısından bir çekim merkezi olmuştur. Buna karşın MHP’nin oylarının belli bölgelerde, illerde yoğunlaşmaması MHP’nin yerelde de iktidarı elde etmesini engelledi. Bu da özellikle sağ partilerin olmazsa olmazı olan rant dağıtımı ihtiyacını karşılayamamasına yol açmaktadır.

Dış konjonktür: Bu konuda HDP’nin bir rüzgar yakaladığı inkar edilemez. Ama bu rüzgar HDP’ye altın tepside sunulmadı. Bir mücadelenin ve kararlığın sonucunda özellikle Suriye’de elde edilen kazanımlar, Kürtlerdeki ulus bilincini güçlendirdi. MHP de HDP’nin arkasına aldığı bu rüzgara tepki olarak ülke içinde kendine bir alan açtı. Ancak HDP’nin IŞİD’e yönelik yürüttüğü mücadelenin de kendisine sağladığı olumlu imajla birlikte yakaladığı ivme, MHP’nin bu başlıkta da HDP’nin gerisine düşmesine yol açıyor.

Parti örgütleri: 7 Haziran seçimlerinde sandık başlarına bakmamız bile bu başlıkta kimin avantajlı olduğunu anlamamız için yeterli olacaktır. Kürt hareketinin belki de en güçlü olduğu nokta genç, dinamik ve aynı zamanda tecrübeli bir örgüte sahip olmasıdır.

Umut: Bu başlığın sona kalması diğerlerinden daha az önemli olmasından değil. Zira kanımca en önemli başlık “umut”tur. Bir gün bu ülkeye kalıcı bir barış gelecekse, bunun savaşarak değil anlaşarak olacağı artık saf bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. “Karşı tarafa” ne kadar kızarsak kızalım, tarafların Kürt sorununu çözmek için aynı masaya oturması gerekmektedir. Toplumun büyük çoğunluğu bunun artık farkındadır. İşte bu konuda kimin avantajlı olduğuna, son bir yılda başta Bahçeli ve Demirtaş olmak üzere MHP ve HDP’nin söylemlerine bakarak herkes kendisi karar versin.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.