Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Irak’ın yeni başbakanı Adil Abdül Mehdi’yi Cengiz Çandar ve Aydın Selcen anlatıyor: Reform ihtiyacına yanıt için seçildi, mezhepçilik devam etmeyecek

Irak’ın yeni cumhurbaşkanı Barham Salih, göreve gelmesinin hemen akabinde, daha önce Cumhurbaşkanı Yardımcılığı ile Maliye ve Petrol Bakanlığı yapmış olan Adil Abdül Mehdi’ye hükümeti kurma görevi verdi. Abdül Mehdi, beş ay önce yapılan genel seçimlerde en yüksek oyu alan iki Şii bloğunun ortak başbakan adayıydı. Söz konusu bloklardan birine din adamı Mukteda Sadr ile eski Başbakan Haydar el Abadi, diğerine de İran destekli milis lideri Hadi el Amiri ile eski Başbakan Nuri El Maliki liderlik ediyor. Başbakan Abdül Mehdi’nin, kabinesini parlamentonun onayına sunmak için 30 günü bulunuyor.

Adil Abdül Mehdi ve Bahram SalihAdil Abdül Mehdi ve Bahram Salih

76 yaşındaki Adil Abdül Mehdi’yi kendisiyle yakın dostluğu bulunan gazeteci Cengiz Çandar ile Erbil eski Başkonsolosu Aydın Selcen’e sorduk.

Medyascope.tv için daha önce Barham Salih’in cumhurbaşkanlığını da değerlendirmiş olan Çandar ve Selcen, Abdül Mehdi’nin mevcut koşullarda, başbakanlık için en iyi isim olduğunda birleşiyor. Dahası, her ikisi de Salih’in cumhurbaşkanı, Mehdi’nin de başbakan olarak işbaşı yapacağı yeni hükümetin Irak’ın geleceği için mevcut koşullarda “rüya takımı” sayılabileceğini söylüyor. Neden mi? Bizzat onların kendi sözlerinden öğrenelim:

Dünya görüşünü defalarca değiştirmiş ama dostlukları baki kalmış

Cengiz Çandar: Adil Abdül Mehdi’yi Mezopotamya Ekspresi kitabımda epey bir anlatıyorum ama kısaca söyleyecek olsam kendisi dünyada hakkında biyografi yazılması gereken en ilginç kişilikler arasında ilk 10’a girer. Çünkü biraz da kuşak ilişkileri itibariyle de çok çarpıcı bir tarafı var. Babası Irak’ın monarşi döneminde bakanlık yapmış birisi. Yani elit bir Şii aileye mensup. Fakat gençlik döneminde Arap milliyetçisi, Baasçı bir dönemi var. Nasırcı da oluyor ve bu muhalif konumundan dolayı hapse düşüyor. Çok ağır işkenceler görüyor. Hapisten çıktıktan sonra dönemin rüzgarları Irak Komünist hareketinin yelkenlerini şişirince, bu defa Marksist oluyor. Ama 60’lı yılların sonuna doğru dünya Komünist hareketinin Çin-Sovyet ayrımı ile bölünmesi sırasında, Çinci akıma katılıyor; Maocu oluyor ve Irak’ın güneyinde yeraltında, silahlı mücadeleye katılmaya kalkıyor. Rejim çok sert bir şekilde ezdi o hareketi. O da canını zor kurtararak 70’li yılların başında, Filistin hareketinin merkezi konumundaki Lübnan’a kaçmıştı. Orada Fetih örgütü içinde, Filistin için mücadele ediyor. Ben de onu Lübnan’da tanıdım zaten. Kısa bir dönem aynı evi de paylaştık. Çok faal bir Fetih mensubuyken, 1982 İsrail işgali sırasında Yaser Arafat ve bütün Filistin Kurtuluş Örgütü kadrolarıyla beraber o da Beyrut’u terk etmek zorunda kalıyor. Fransa’ya gidiyor. Daha önce yine Fransa’da yaptığı mastırın üzerine doktorasını tamamlıyor. Fransa’da bulunduğu dönemde İslami çevrelerle ilişki geliştirdi ve 1979’daki İran devriminin ardından o merak ve ilgiyle Şii İslami politikalara yakınlaştı. Irak İslam Devrimi Yüksek Meclisi’nin yöneticileri arasında yer aldı.

Aydın Selcen: Geçen yıl, Irak İslam Yüksek Konseyi’nden ayrılarak adeta siyasete ara verdi. Bu yüzden başbakan olmasına istihzayla yaklaşanlar, hatta Dr. Barham Salih’i de katarak, “Irak’ta başbakan/cumhurbaşkanı olmak istiyorsanız, bir süre siyasetten el çekmek iyi olur. Çünkü sonra buyur gel otur bu koltuğa deniyor” yorumları yapanlar oldu. Her zaman ılımlı, sağduyulu biridir ve teknokrat yönü ön plandadır. Yumuşak başlıdır, hiç sesini yükseltmeden konuşur. Akılcı, rasyonel biridir. Türkiye ile ilişkileri çoğunlukla iyi olmuştur.

Adil Abdül Mehdi ve Celal Talabani

Kürtleri en iyi anlayan Şii siyasetçi

Cengiz Çandar: Şam’da da yaşadığı bir dönem var; o yıllarda en yakın dostu Celal Talabani olmuştur. Saddam’ın devrilmesinden sonra Irak’a döndüğü zaman, Talabani de cumhurbaşkanı olunca Şii cumhurbaşkanı yardımcısı olarak beraber çalıştılar. Batı’yı bilen, mükemmele yakın Fransızca ve İngilizce konuşan, iktisatçı, akademisyen ve zengin bir hayat tecrübesine sahip biri olarak bir dönem petrol bakanlığı da yaptı Irak’ta. Hatta Kürt petrolleri ile ilgili merkezi yönetimle sorun yaşandığı sırada Mesut Barzani’nin, “Adil Abdül Mehdi’nin petrol bakanı olduğu dönemde de bu mesele çözülmezse, hiçbir dönemde çözülemez” diye bir lafı da vardır. Buradan kast edilen Adil Abdül Mehdi’nin bütün Arap siyasetçiler arasında Kürtlerle en yakın ilişkide, Kürtleri en iyi anlayan kişi oluşudur.

Aydın Selcen: Adil Abdül Mehdi belirli bir çerçeve içinde bu görevi aldı. Daha doğrusu bu görev ona tebliğ edildi. Seçimde en çok oyu alan iki Şii bloğu; Amiri-Maliki bloğu ile Sadr bloğu kendi aralarında anlaşıp onu seçtiler. Ona da yazılı olarak belli koşullar sundukları, onun da bunları kabul ettiği anlaşılıyor. Örneğin bakanlar kurulunu önüne konan beşer aday içinden seçecek, bunun dışına çıkmayacak. Tek dönem için başbakanlık yapacak. Parti kurmayacak, içinden ayrıldığı Irak İslam Yüksek Konseyi’ne de geri dönmeyecek. Fakat genç nüfusun başta işsizlik olmak üzere çok büyük sorunlar yaşadığını; elektrik ve su gibi iki temel hizmetteki yetersizlikler yüzünden tepkilerini Basra’da artık kamu binaları yakmaya vardıracak kadar şiddetle gösterdiğini düşünürsek, halk 76 yaşındaki teknokrat iktisatçı beyefendide ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir şahsiyet görecek mi? Bunu biraz onun icraatları belirleyecek.

Adil Abdül Mehdi’den reform yapması bekleniyor

Cengiz Çandar: Bundan 10 gün kadar önce, daha Barham Salih cumhurbaşkanı seçilmeden önce, birbirleri ile ihtilaflı Şii bloklar Adil Abdül Mehdi’nin başbakanlığında uzlaştı. Yani Irak Cumhurbaşkanı kim seçilirse seçilsin başbakanlık görevini Adil Abdül Mehdi’ye verecekti. Buradaki soru şu? Niye bu isimde uzlaştılar? Bunun iki cevabı var. Bir, Irak politikasında Şiiler arasında İran’ın kesin bir ağırlığı var. İkincisi de, İran kadar önemli ağırlığı olacak olan Şii merci denilen yani dini otorite kabul edilen Büyük Ayetullah Sistani’nin bir mührünün vurulması, onun onayının alınması gerekiyor. Adil Abdül Mehdi ismi hem İran tarafından hem de Ayetullah Sistani tarafından uygun bulundu. Burada da iki hususa dikkat etmek gerekiyor: Bir, Şii siyaseti içinden gelmekle birlikte geçen yıl bağımsız bir konumu seçmiş olması; iki, teknokrat ve entelektüel kimliğinin öne çıkması. Irak’ta öyle büyük sorunlar var ki, Irak’ta bundan böyle istikrarın sağlanması için ciddi reformların yapılması lazım. Yani reform yapacak, halktaki tepkiyi giderebilecek bir isim olarak görüldü Adil Abdül Mehdi. Aynı zamanda, hem kişisel deneyimleri hem de daha önce bulunduğu görevler nedeniyle Amerika ve Avrupa’yla da yakın ilişkiler geliştirmiş biri. Ayrıca ilginç bir şekilde Barham Salih’in de çok yakın bir dostu.

Aydın Selcen: Seçim sonrası cumhurbaşkanı ve başbakanın belirlenmesi süreci aslında Irak’ın sekülerleştiğini gösteriyor. Şöyle de söylenebilir: siyaset belki işliyor artık Irak’ta. Rasyonel gerekçeler üzerinden çözümler üretilmeye çalışılıyor. Artık bu muhassasa denilen ‘başbakan Şii olsun, cumhurbaşkanı Kürt olsun, parlamento başkanı Sünni Araplardan olsun’ teamülünün sonuna gelinmiş bile olabilir. İşler yolunda gittiği takdirde, Adil Abdül Mehdi bu yeni süreci başlatan isim olabilir. Diğer taraftan Irak’ın dikişleri patlayıp darmadağın da olabilir. Ama neticede Türkiye’den bakarsak, ben gerek Dr. Barham Salih’in cumhurbaşkanı seçilmesinin, gerek Abdül Mehdi’nin başbakan atanmasının Türkiye açısından bir fırsat yarattığını düşünüyorum. Bu olumlu tablodan da yararlanarak Türkiye hem Irak’ın yeniden imarı konusunda rol oynayabilir hem de Irak Kürdistan bölgesiyle ilişkilerini yeniden sağlıklı bir zemine oturtabilir.

Barham Salih ve Cengiz Çandar

Ne Salih’ten ne de Mehdi’den mezhepçi bir tavır beklenebilir

Cengiz Çandar: Barham Salih cumhurbaşkanı, Adil Abdül Mehdi başbakan formülü Irak’ın bu zorlu dönemden çıkışı için çok ciddi bir umut. Hem İran’ın onayını almış, hem Batı dünyasında olumlu karşılanmış birisini bulmak çok zor şu sırada. Bundan birkaç yıl önce mezhep çatışmaları ve çelişkileri, Irak’ı anlamak ve yorumlamak için, neyin nereye nasıl yol alacağını görebilmek için ön planda ele alınması gereken husustu. Fakat birkaç yıldır ilginç bir şekilde özellikle IŞİD’in bertaraf edilmesi ve Musul’un geri alınmasından sonra, Şii-Şii, Sünni-Sünni, Kürt-Kürt çelişkileri daha ön plana çıktı. Şiiler, Sünniler ve Kürtler arasındaki çelişkiler ortadan kalkmış değil ama Şiiler kendi arasında artık birlik içinde değil, keza Sünniler değil, Kürtler hiç değil. Daha da komplike bir durum meydana getiriyor bu. Bütün bunların üstüne ülkenin ekonomik sıkıntıları, halkın yaşam şartları ekleniyor. Hal böyle olunca, Irak’ın bu zorlu geçitten çıkması için hangi takımın oyuncusu, kimin nesinden ziyade, bu işe ehil mi, bu işten bizi kurtarabilir mi sorusu öne çıktı. Adil Abdül Mehdi ve Barham Salih isimleri bu anlamda anlamlı. Salih’i son dönemde karakterize eden temel unsur reform, reform, reform! Bir sene önce kendi örgütünden ayrılıp bağımsız olmuş, ‘Ben sekter ve mezhepçi politika gütmem’ tavrının altını kalın çizgilerle belirlemiş biri olan Adil Abdül Mehdi de az önce söylediğim gibi belli güç odakları tarafından reform yapsın diye üzerinde uzlaşılan isim. Irak’ın Nuri Maliki ile hatta Abadi ile kendisini ortaya koyan Şii mezhepçi tutumunu, Adil Abdül Mehdi’den beklememek gerekiyor. Şartlar da değişti zaten. Dolayısıyla ne Salih’ten ne Mehdi’den mezhepçi bir tavır beklemek söz konusu olabilir.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.