Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Irak’ın yeni cumhurbaşkanı Barham Salih kimdir, Türkiye ile ilişkileri nasıl ve Irak’ın geleceğini ne şekilde etkileyebilir? Cengiz Çandar ve Aydın Selcen anlatıyor

Irak’ın yeni cumhurbaşkanı Türkiye’nin yakından tanıdığı deneyimli bir siyasetçi, Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) adayı Barham Salih oldu.

Irak Parlamentosu’nda dün yapılan oylamada Salih 165, Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) adayı Fuad Hüseyin 89 oy aldı; iki aday da yeterli oya ulaşamadığı için ikinci tura gidilmesi gerekti. KDP grubu son anda Hüseyin’in adaylığını geri çektiğini duyurduysa da, Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi açıklamayı bizzat Hüseyin yapmadığı için ikinci tur oylamada ısrarcı oldu. Bunun üzerine KDP grubu salonu terk etti. İkinci turda 219 oy alan Salih de, ABD işgali ertesinde Irak’ın dördüncü cumhurbaşkanı oldu. Barham Salih’in yemin ettikten sonra, Adil Abdül Mehdi’yi hükümeti kurmakla görevlendireceği belirtildi.

ABD’nin 2003 yılındaki işgaliyle Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden ardından, Irak’ın mezhep ve etnik kimlik dengesi gözetilerek yazılan yeni anayasası uyarınca, meclis başkanlığı Sünnilere, başbakanlık Şiilere, cumhurbaşkanlığı da Kürtlere veriliyor. Salih’in ismi 2014 yılında da cumhurbaşkanlığı için geçmiş, fakat aday olması KYB içinden, Celal Talabani’nin eşi Hero Talabani’nin başını çektiği rakipleri tarafından engellenmişti.

Barham Salih 58 yaşında. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) kurulduğu yıl olan 1992’de önce KYB’nin yönetim kadrosuna, ardından parlamentoya seçildi ve yaklaşık 10 yıl partisinin Washington temsilciliğini yaptı. Celal Talabani’nin oğullarından biri gibi görüp saydığı Süleymaniye doğumlu siyasetçi, 2004-2009 yılları arasında Irak Başbakan Yardımcılığı, 2009-2012 yılları arasında ise Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Başbakanlığını yaptı. İngiltere Cardiff Üniversitesi mezunu olan, hem ekonomi hem de bilgisayar mühendisliği doktorası bulunan Salih, Süleymaniye’deki Amerikan Üniversitesi’nin de kurucusu.

Peki, Barham Salih’in cumhurbaşkanlığı Türkiye’yle ilişkileri ve Irak’ın geleceğini nasıl etkiler? Bu soruları Salih’le yakın dostluğu bulunan gazeteci Cengiz Çandar ile 2010-2013 yılları arasında Erbil Başkonsolosluğu yapmış olan Aydın Selcen’e, Salih cumhurbaşkanı seçilmeden kısa süre önce sorduk. Her ikisi de hem Salih’in cumhurbaşkanlığının hem de hükümeti kurması beklenen Adil Abdül Mehdi’nin başbakanlığının hem Irak için hem de Türkiye için olumlu etkileri olacağı görüşünde.

Barham Salih’i nasıl bilirsiniz?

Cengiz Çandar: Barham Salih’le 1991’de Londra’da KYB temsilciliği yaptığı sırada tanıştım. Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı sırasında Celal Talabani ile bağlantı kurulması rolünü üstlendiğim sırada ve Talabani’nin Turgut Özal’la görüşme amacıyla Türkiye’ye geldiği dönemde, ona refakat eden en ön plandaki kişi Barham Salih’ti. Dolayısıyla giderek sürekli hale gelen Ankara-İstanbul seyahatleri sırasında hem Salih’i doğrudan tanıma imkanı buldum hem de dostluğumuz gelişmeye başladı. Arkasından, 1999-2000 yıllarında ben Washington’dayken, o da aynı sırada yine Talabani’nin lideri olduğu KYB’nin Washington temsilcisi olmuştu. Dolayısıyla birkaç yıl arayla ilişkimiz tekrar canlanarak devam etti. Ben Amerika’dan döndükten kısa süre sonra, Irak Savaşı’nın başladığı 2003 yılında, o sıralarda çift başlı olan Kürt yönetiminin Süleymaniye’deki başbakanı konumunu üstlenmişti. Irak’ta savaşa giden günler içinde Talabani yine sıkça Türkiye’ye geliyor, Salih de ona eşlik  ediyordu. İlişkimiz canlı kaldı. Saddam Hüseyin’in devrilmesinin ardından ben de sık sık Irak’a ve Kürdistan bölgesine gider oldum ve birkaç kez Barham Salih’e konuk oldum. Sonra Salih, Bağdat yönetimine başbakan yardımcısı oldu, Talabani de cumhurbaşkanıydı. Yani ilişkimiz bugünlere gelene kadar, hem mesleki bağlamda hem de uzun yıllara yayılmış bir dostluk ilişkisi olarak devam etti.

Aydın Selcen: Dr. Barham Salih benim 2003’ten beri tanıma fırsatı bulduğum Iraklı bir Kürt siyasetçi. Herkesin gayet iyi bildiği gibi iyi bir eğitime sahip. Saddam döneminde uzun yıllar çok başarılı biçimde KYB’yi Washington’da temsil etti. Onun ardından da rahmetli Celal Talabani’nin oğlu Kubat Talabani bu görevi başarıyla sürdürmüştü. Dr. Barham, ABD müdahalesinden sonra Bağdat’ta geçici hükümette önemli görevler aldı, Başbakan yardımcılığı yaptı, ekonomiden sorumluydu. Ardından Irak Kürdistan bölgesinde başbakanlık yaptı. Ilımlı ve açık fikirli bir siyasetçidir.

Barham Salih cumhurbaşkanı olması halinde seleflerinden hangisine yakın bir tarz benimser?

Cengiz Çandar: Celal Talabani nevi şahsına münhasırdır, eşi yok; savaş sonrası 2006-2012 yılları arasında cumhurbaşkanlığı yaptı. Fuat Masum ise IŞİD’in ortaya çıktığı, arkasından Kürdistan bağımsızlık referandumunun yapıldığı ve Kürtlerin bu referandum sonrası ihtilaflı toprakları, Hanekin’den Sincar’a kalan olan bölgeyi, Kerkük’ü kaybettikleri, Şii-Sünni ihtilafından ziyade, Şiiler arası ihtilafların öne çıktığı bir dönemde cumhurbaşkanlığı yaptı. Barham Salih bütün bu dönemlerin sonrasında Trump Amerika’sının İran’la kavga izlenimini verdiği, kısa vadede esas çatışma olasılığının Suriye üzerine odaklandığı, Filistin meselesinin gömüldüğü, İran’ın üstü kapalı bir şekilde İsrail-Suudi Arabistan ekseni ile yüz yüze bulunduğu şartlarda, tüm bunların ortasında yer alan Irak gibi bir ülkede cumhurbaşkanı sıfatını alırsa, Celal Talabani’ye mi benzer Fuat Masum’a mı? İkisinin arasında bir duruma benzer. Barham Salih uluslararası ilişkiler bağlamında çok tecrübeli olduğu için… Yani 1990’ların ikinci yarısından itibaren yaklaşık çeyrek yüzyıla yakın bir zamandır dünyada tanımadığı Batılı lider yok. Bağdat’ta başbakan yardımcılığı yaptığı sırada çeşitli Şii ve Sünni siyaset adamlarıyla, Irak’ın kendi yerel aktörleriyle belli ilişkileri geliştirmiş birisi. Dengelerin ne olabileceği, denge politikası gütmenin nasıl olabileceği, İran ile ABD arasında bir denge tutturmanın Irak’ın bekası için çok önemli olacağının idrakında olan birisidir. Ve Fuat Masum kadar da sessiz sakin, kendi halinde oturup protokol cumhurbaşkanlığı yapacak bir kişi de değil. Fuat Masum’dan çok daha aktif, çok daha görünür olması beklenebilir ama Celal Talabani ayrı bir hadisedir. Aynı şeyi Barham Salih yapamaz. Fakat özellikle Batı dünyası ile ilişkilerde Celal Talabani’den daha parlak olacağı düşünülebilir. Çünkü tümüyle Batılı zihniyetle yetişmiş biridir. Hiçbir peşmerge geçmişi yoktur. İngiltere’de iki tane, işletme ve bilgisayar mühendisliği gibi alanlarda master yapmış, Anglo-Amerikan formatı içinde yoğrulmuş bir Kürt siyasetçidir.

Aydın Selcen: Dr.Barham Salih bu makamı selefi Fuad Masum’a göre daha aktif kullanmaya çalışacaktır. Öte yandan Kürtler arasında en iyi İngilizce bilen, uluslararası temsil kabiliyeti olan, tecrübeli, hem de Arapça’yı da çok iyi bilen bir siyasetçi olarak başka alternatifi de çok yok gibi. Buna karşılık KYB’de Talabani’nin eşi Hero ve oğlu Basil’in ağırlığı hissediliyor. Çünkü kardeş Kubat daha ziyade kendini Neçirvan Barzani’ye daha yakın konumlandırdı. KYB şimdi Barham Salih’i tekrar kendi çatısı altına çekmiş oldu. Kurduğu siyasi hareketi kapatmasını şart koştu. Dr. Barham Bağdat’ta zaten gayet iyi tanıdığı siyasetçilerle görevini gayet iyi yapacaktır. Fakat Irak’ta, özellikle Basra’daki İran başkonsolosluğu gibi kamu binalarının yakılmasına kadar varan gösteriler halkın bu yönetici sınıfından had safhada hoşnutsuz olduğunu bize anlatıyor. Değişim istiyorlar ama bu değişimin nasıl olacağına dair bir işaret de gözükmüyor. Bu tepkiler bir anlamda seküler tepkiler. Yani kimlik temelli siyasetten sorun temelli siyasete geçiş ihtiyacına işaret ediyor. Ülkede ise (etnik ve dini ayrımları gözeten) muassasa sistemi devam ediyor. Böyle bir siyasi sıkışmışlık var. Irak uzlaşmaya ve gerçek bir ülke olmaya doğru gidiyor denebilir –ki iyimserler böyle diyor, ben de bu tarafa daha yakınım. Buna mukabil, kötümserler ise 2003’ten bu yana hiçbir değişiklik yok, yönetim sıkıntısı aynen devam ediyor, dolayısıyla daha büyük şiddete hatta belki parçalanmaya gebe diyorlar.

Adil Abdül Mehdi ve Celal Talabani

Başbakanlık için Adil Abdül Mehdi’nin adı geçiyor. Salih-Mehdi ikilisi Irak’ın geleceğine nasıl etki eder?

Cengiz Çandar: Adil Abdül Mehdi piyasadakiler içinde Irak’ın en tecrübeli siyaset adamı sayılabilir. 68 kuşağından. 1960’lı yıllarda delikanlı iken Baasçı, ardından Komünist, sonra Maocu. Yeraltı örgütü, gerilla savaşı, ondan sonra Irak cezaevlerinde hapis yatmış, kaçmış, sonra Lübnan’da bulunmuş, Fetih hareketini çok yakinen tanımış, uzun kaçaklık yıllarında Talabani ile Şam’da çok sıkı bir dostluk geliştirmiş, arkasından İran devriminden sonra o politikaya doğru dönüp Şii kimliğinden de yararlanarak Muhammed El Hekim’in kurduğu Irak İslam Devrimi Yüksek Meclisi adlı kuruluşun laik kökenli en üst pozisyondaki isimlerinden biri olmuş, Saddam’ın devrilmesinden sonra cumhurbaşkanlığı başkan yardımcılığı ve çok önemli bir post olan enerji bakanlığı yapmış, mükemmel bir İngilizce ve mükemmel bir Fransızca’ya sahip, tıpkı Bahram Salih gibi ve Şii kimliği ile Irak için İran ve Batı dengesinin nasıl kurulması gerektiğini son derece iyi idrak eden ve bunu siyasi kimliği ile uygulamış da olan birisi. Fakat Irak öyle bir ülke ki, çölde kumların sürekli yer değiştirmesi gibi, ilişkiler, siyasi ittifaklar her şey anında hızla yer değiştirebiliyor. Irak bundan 15-20 sene sonra Irak olacak mı belli değil. Irak’ın Irak olarak bildiğimiz haliyle devam edip edemeyeceği ciddi bir soru işareti. Barham Salih ile Adil Abdül Mehdi birbirlerini çok yakın tanırlar, araları mükemmele yakındır. Biri cumhurbaşkanı biri başbakan olursa, bu Irak’ın bekası için, son çare diyebileceğimiz bir formül olur.  Ama uluslararası ve bölgesel dinamikler bunların başarı şansına nasıl etki eder bunu yaşamadan görmek mümkün değil. Fakat şunu söylemek mümkün, Adil Abdül Mehdi, eğer başbakan olursa, olanca kıvraklığı ve esnekliği ile o makamı bugünün ihtiyaçlarına göre Irak açısından en uygun doldurabilecek kişilerin en başında gelir.

Bir de 2010 yılıydı sanırım, uzun hükümet krizi sırasında Türkiye’nin de görmeyi arzu ettiği başbakan, Adil Abdül Mehdi’ydi. Barham Salih de Türkiye’yle ilişkilere çok önem veren, Türkiye’nin rolünün ve jeopolitik ağırlığının çok iyi farkında olan bir şahsiyet. Adil Abdül Mehdi de keza öyle. Fakat ikisi de bu makamları elde ederlerse, taşıyacakları sıfat nedeniyle Irak öncelikli bir pozisyon alacaklardır. Gerek Salih, gerek Mehdi Türkiye’nin ne olduğunun, potansiyelinin, tarihinin ve bölgedeki jeopolitik yerinin en fazla idrakinde olan 5-10 Iraklı siyasetçinin en başında gelen kişiler. Fakat bütün kararlarını Irak’ın kendi özgün şartlarına göre ve Irak öncelikli alacaklardır. Dolayısıyla bunlar Türkiye’yi çok iyi tanıyorlar, ilişkiler fevkalade olacaktır sonucuna hızla ilerlemenin çok anlamı yok. Nereden baksanız, çok belirsizliklerle yüklü bir gelecekte, İran’ı, ABD’si aşağıda Suudi Arabistanı ile, Irak Sünnilerinin kasası gibi çalışacak olan Katar’ı ile, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve hatta Avrupa’sı ile, en önemlisi Rusya’sı ile –ki bir petrol ülkesinden bahsediyoruz- bütün bu karmaşık şartların içinde optimal olarak ne gerekiyorsa onu yapmaya gayret göstereceklerdir. Türkiye’yi ne kadar iyi bilseler de, zaman zaman Türkiye’nin kendi siyasi pozisyonunun yol açabileceği çok ciddi çatışmalar, ayrılıklar, sürtüşmeler ve çelişkileri de göz önüne almak gerekir.

Adil Abdül Mehdi ve Ahmet Davutoğlu

Aydın Selcen: Türkiye hükümeti son yıllarda Irak Kürdistanı’nın özellikle güney tarafını bir kenara itmiş durumda. Bunun sebepleri de KYB’nin PKK’ye daha yakın gözükmesi, tarihsel perspektifi içinde İran’a yakın gözükmesi, bir yandan da Suriye’de PYD ile yakın ilişkiler içinde olması. Son olarak KYB’nin kendince başarılı bir biçimde çok uzun yıllar Ankara’da temsilciliğini yapmış olan Bahruz Galali’nin aile fertleriyle beraber sınır dışı edilmesine kadar varan, iki üst düzey istihbarat yetkilisinin rehin alınması olayı var.  Bağımsızlık referandumuna gösterilen tepki bağlamında askıya alınan uçuşlardan Erbil’e olan yeniden başladı ama Süleymaniye’ye olan başlamadı. Aslında Barham Salih’in cumhurbaşkanı olması Türkiye açısından olumludur. Türkiye’yi iyi tanır. Türkiye ile iyi ilişkiler kurulmasından yanadır. Aynı şekilde Adil Abdül Mehdi’nin de başbakan olması, Türkiye açısından olumludur; ilişkilerin yeniden çok yönlü olarak yeniden kurulmasını sağlayabilir.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.