Aşı karşıtlığının yükselişe geçtiği yönünde haberlerin sıklık kazandığı bugünlerde, aşı uygulamaları sayesinde çocuk felci vakalarını neredeyse sıfıra indirmeyi başaran Pakistan’dan, sınırlı sayıda da olsa yeni vaka haberleri gelmeye başladı.
Konuyu gündeme getiren Washington Post gazetesinin haberine göre; nüfusu önümüzdeki yıllarda 1 milyara ulaşması beklenen Pakistan’da, milyonlarca çocuğun aşılanması, din adamlarının aşı olmanın günah olmadığı yönündeki fetvaları ve hükümetlerin çabaları neticesinde, ölümcül olabilen çocuk hastalıklarında 1994 yılında 20 bin olan vaka sayısı geçtiğimiz yıl 12’ye kadar indirilebilmişti.
Ancak tüm bu çabalara rağmen, ülkede halen çocuklarını aşılatmaktan kaçınan aileler bulunuyor. Nitekim sadece yılbaşından bu yana ülkede çocukların felçten kurtulamadığı dört yeni vaka tespit edildi.
Pakistanlı yetkililer vakalardaki bu yeniden artışın sebeplerinin sağlık hizmetleri yetersizliği, maliyet ya da şehirlerin kirliliği ve altyapı sorunları olmadığını söylüyor. Yetkililere göre asıl sebep; yetkililere güvensizlik, cehalet ve konuyla ilgili komplo teorilerinin yayılması. Bu komplo teorilerinden biri de, aşı kampanyalarının “dış güçlerin Pakistan üzerindeki oyunu” olduğu yönündeki iddialar.
Hükümetin çocuk felci ile mücadele biriminin başındaki Babar bin Atta “Halkın güvenini yeniden kazanmalıyız” diyor. “Çocuk felcinin Pakistan’dan silinmesinin önündeki tek engel -aşı olmanın kanunen zorunlu olmasına rağmen- ebeveynlerin bilgisizliği” diyen Atta, bazı ailelerin halen, “aşıların kısırlık yapan gizli bir silah olduğuna inandıklarını” söylüyor.
Aşı karşıtlığı en çok Peştunlar arasında yaygın
Pakistan’da aşı karşıtlığı daha çok, Afgan mülteci ve sığınmacıların da dahil olduğu etnik Peştunlar arasında yaygın. Atta; yeni çocuk felci virüslerinin Afgan sınırından geçerek güneye doğru indiğini tespit ettiklerini söylüyor. Zira Afganistan, Pakistan’ın çocuk felci vakalarının halen yaygın olduğu tek komşusu durumunda.
Afganistan’daki istikrarsız politik durum nedeniyle sağlık ve aşılama hizmetlerinin tam ve başarılı olarak uygulanması mümkün değil. Nitekim 2011 yılından bu yana, aşılama hizmeti yürütmek isteyen 70 görevli İslamcı militanlar tarafından öldürüldü.
Bölgede şiddet önceki on yıllara göre görece azalmış olsa da aşı karşıtlığı halen kendisine yaşam alanı bulabiliyor. Kendisi de 2014 yılında aşılama faaliyeti yürütürken yapılan bir saldırıda yaralanan Nadia Bibi ve kocası Falak Niaz, çok sayıda ebeveynin kendilerine “Aşılama faaliyeti nüfusumuzu kontrol altında tutmak gibi bir komplo mu” şeklinde “budalaca” olarak nitelendirdikleri sorular sorduklarını söylüyor.
Yine de nüfusun çoğunluğu aşılamadan yana. Bölgede yaşayan ve torunlarını aşılattıran bir büyükbaba, “Aşılamanın bir Amerikan oyunu olduğu iddiasını bizler de duyduk. Ama buna inanmıyoruz. Bu hastalığın yayılmasını istemiyoruz” diyor.
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Babar bin Atta, ailelerin aşılamayı reddetmeyi durumunda işin içine polisi sokmak istemediklerini ve genelde uzlaşma ve ikna yoluna gittiklerini söylüyor. Ancak bazı durumlarda ebeveynlerin çocuklarının parmaklarına, aşı olununca görevlilerin sürdüğü mor boyayı, aşı olmadan önce sürerek görevlileri yanıltmaya çalıştıklarını da sözlerine ekliyor.
Pakistan yönetimi aşılamaya yaygınlık kazandırmak için bilinçlendirme kampanyalarına da ara vermiyor. Örneğin; daha birçok kez aşı karşıtı söylemleriyle gündeme gelen ünlü din adamı Laeeq Ahmed ikna edilerek kendisiyle kısa bir video çekilmiş. Videoda bir görevli Laeeq Ahmed’in ağzına çocuk felci aşısı damlatırken görülüyor.
