Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Myanmar’dan Çin’e gelin ticaretinin trajik öyküsü: “Bebeğimin gözleri ve dudakları babasınınkine benziyordu, tıpkı bir lanet gibiydi”

Çin’in “tek çocuk politikası”, ülke nüfusunun hızlı artışını önlediği gerekçesiyle uzun süre desteklendi. Ancak otuz yıldan fazla bir süredir Çin, tek çocuk politikasına bir de cinsiyet ayrımcılığını ekledi. Milyonlarca hamile kadın, “kız çocuğu” taşıdığı için kürtaja zorlandı ve böylece doğacak tek çocuğun “erkek” olması sağlandı. Bu politika, ülkedeki kadın ve erkek nüfusu arasında ciddi bir farka yol açtı.

Soylarını devam ettirmek isteyen Çinli erkekler, komşu ülkelerden “gelin” satın alıyor

2004 yılına ait nüfus sayımına göre, doğan her 121 erkek çocuğa karşı 100 kız çocuğuyla Çin’de kadın-erkek nüfusu arasındaki fark doruğa ulaştı. Haliyle şimdilerde birer yetişkin erkeğe dönüşen erkek çocukları “soylarını devam ettirmek” için eş bulmakta zorluk çekiyor. Bu durumun üstesinden ise insan haklarına aykırı büyük bir trajediyle gelmeye çalışıyorlar, yani kaçakçıların komşu ülkelerden zorla getirdikleri kız çocuklarını kendileri için “gelin” olarak satın alıyorlar.

Bu “gelin ticareti”nin en yoğun sağlandığı ülkeler arasında Myanmar da var. Johns Hopkins Bloomberg Halk Sağlığı Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırma, 2013 ile 2017 yılları arasında Myanmar’ın kuzeyinde yaşayan yaklaşık 21 bin yetişkin kadın ve kız çocuğunun Çin’e getirilerek zorla evlendirildiğini ortaya koyuyor.

Mmyanmarlı Nyo ve Phyu’nun kaçırılıp Çinli erkeklere “gelin” olarak satılma öyküsü, yaşanan trajediyi gözler önüne seriyor.

Şu an ikisi de 17 yaşında olan Nyo ve Phyu, geçen yıl okullarını bitiriyor ve çalışmaya karar veriyorlar. Komşuları, onlar için Çin sınırında bir garsonluk işi ayarladığını söylüyor. İki genç kız komşularına güvenip 2018’in Temmuz ayında onları almaya gelen kamyonete biniyorlar. Dağ yolunda midesi bulanan Phyu’ya bir kadın dört hap veriyor. Yavaş yavaş bilinci kaybolan Phyu, birinin koluna ilaç enjekte ettiğini, sonrasını ise hatırlamadığını söylüyor.

“Satılmakta olduğumu anlamıştım ama kaçmak imkansızdı”

Yollarda geçen on günün ardından Nyo ve Phyu, garsonluk fikrinden vazgeçiyor ve kaçmaya karar veriyorlar. Ancak kaçma girişimleri sırasında kaçakçılar tarafından yakalanıp bir odaya kilitleniyorlar.

Odada kilitli oldukları süreçte, Çince konuşan adamlar sık sık onları görmeye geliyor. Phyu bu süreci “Satılmakta olduğumu anlamıştım ama kaçmak imkansızdı” diyerek anlatıyor.

Kaçakçılardan biri Phyu’ya “şanslı” olduğunu söylüyor ve onu görmeye gelen erkekler arasında seçim yapmasına izin veriyor. Phyu, biri şişman diğeri yaşlı iki erkeği reddetmeyi başarıyor. Yaşadıklarının ağırlığını fark ettiği anlarda ağlamaya başlıyor ama kaçakçılar “potansiyel kocası için güzel görünmesi” için ağlamayı kesmesi gerektiğini söylüyorlar. Phyu, “Evlenmek değil, garsonluk yaparak kendi paramı kazanmak istemiştim. Artık sadece eve dönmek istiyordum” diyor.

Her iki kız çocuğu da birer “koca” ile eşleştiriliyorlar ancak evlendiklerine dair herhangi bir belge düzenlenmiyor.

“Vücudunu vücuduma bastırıyordu, teri hep ekşi kokuyordu, uyuşuyordum”

Phyu, kendisini satın alan kocasının Yuan Feng adında 21 yaşında bir erkek olduğunu söylüyor. Yuan, Phyu’yla iletişim kurabilmek için bir çeviri uygulaması kullanıyor ancak Phyu, onunla konuşmayı reddediyor. Bunun üzerine yine bir odaya kilitlenen genç kız, kocasının akşamları içeri girip koluna ilaç enjekte ettiğini ve onu cinsel ilişkiye zorladığını anlatıyor. Phyu, o anları, “Vücudunu vücuduma bastırıyordu, sürekli sigara içiyordu ve teri hep ekşi kokuyordu, uyuşuyordum” diye anlatıyor.

“Bebeğin gözleri ve dudakları babasınınkine benziyordu, tıpkı bir lanet gibiydi”

Nyo da onu satın alan kocası tarafından benzer bir muameleye uğruyor, odaya kilitleniyor, fiziksel şiddete maruz kalıyor. Bir süre sonra nasıl olduğunu anlamadan hamile kalıyor. Şu an dokuz yaşında olan çocuğunu, “Gözleri ve dudakları babasınınkine benziyordu, tıpkı bir lanet gibiydi” sözleriyle anlatıyor.

Nyo sonunda “mutluymuş gibi görünmeyi” öğreniyor ve kocasının güvenini kazanıyor. Böylelikle en azından odaya kilitlenmekten kurtuluyor, hatta internet erişimine bile izin veriliyor. Nyo, gizlice video çekip Çin’de çokça kullanılan sosyal medya platformu WeChat’e yüklüyor ve bir polis memuruyla iletişim kurmayı başarıyor. Her iki genç kız da yoğun çabaların sonucunda yaşadıkları bu kâbustan kurtulmayı ve Myanmar’a geri dönmeyi başarıyorlar.

Gelin ticareti, iç savaşın bir sonucu

Nyo ve Phyu’nun doğdukları Myanmar’ın Şan eyaleti, on yıllardır etnik savaşlarla paramparça edildi. Myanmar Ordusu’nun çeşitli etnik örgütlerle mücadele biçimleri Birleşmiş Milletler tarafından savaş suçları olarak kayda geçti. Böylesi bir ortamda en büyük trajediyi ise kadınlar ve çocuklar yaşadı. Eyaletteki Cinsiyet ve Kalkınma Vakfı’nın proje yöneticisi Lauh Khaw Swang, Myanmar’daki “gelin ticareti”nin en büyük sebebini uzun yıllar süren iç savaşta kadınların ve çocukların istismara açık hale gelmesi olarak görüyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.