Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Meksika’daki uyuşturucu kartelleri, koronavirüs önlemlerine hızlıca adapte oldu

Meksika’da hükümetin koronavirüs salgınını kontrol altına almak için aldığı önlemler pek çok sektör gibi uyuşturucu kaçakçılığını da etkilerken Sinaloa Karteli başta olmak üzere çok sayıda kartel yapılanması, salgın önlemlerine de hızlıca ayak uydurdu.

Ticari zekâları, yaratıcılıkları ve kanunsuzluklarıyla Meksika’daki karteller, dünyanın en güçlü uyuşturucu kaçakçılığı gruplarından biri olarak biliniyor. New York Times gazetesinin haberine göre, birçok yasal endüstri ve işletme, koronavirüs salgınının getirdiği yeni dengelere alışmakta zorlanırken Meksika karteli, Amerika kıtasından dünyaya pazarlanan kokainin ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) tüketilen eroinin kontrolünü elinde tutmaya devam ediyor.

Geçen ekim ayında, ABD’nin Arizona eyaletindeki federal ajanlar, Meksikalı karteller tarafından inşa edildiğini söyledikleri gizli bir tüneli ortaya çıkardı. Arizona İç Güvenlik Soruşturmaları Ofisi Başkanı Scott Brown, gizli tünel hakkında yaptığı açıklamada “Karteller salgın şartlarına karşı uzun süren bir dayanıklılık gösterdi. Ürünlerini taşımaya çalışmak için yeni ve yenilikçi yollar bulmaya devam edecekler” dedi.

ABD ve Latin Amerika’daki polis kaynakları, güvenlik analistleri ve muhbirler ile yapılan röportajlara göre, 1989 yılında kurulan ve ülkenin en büyük uluslararası uyuşturucu kartellerinden Sinaloa Karteli, koronavirüsle birlikte ortaya çıkan yeni düzene en iyi uyum sağlayan yapılanmalardan biri.

Sinaloa gibi bazı uyuşturucu şebekeleri, koronavirüsün küresel anlamda etkili olmaya başladığı bahar aylarından bu yana insansız hava araçları ve kripto para birimleri gibi yeni araçların yanı sıra, uzun yıllardır kullanılan yeraltı tünelleri ve deniz yollarında da yeni yaklaşımlara yöneldi. Uyuşturucu kartellerinin yaratıcılığı, bölgedeki yetkililerin de yeni önlemler almasına sebep olurken ABD Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi (DEA) Operasyon Başkan Yardımcısı Matthew Donahue, salgın öncesinde de uyuşturucu kaçakçıları ve güvenlik güçleri arasındaki ilişkinin kedi-fare kovalamacası gibi olduğunu ve uyuşturucu kaçakçılığında her zaman yeni yolların bulunduğunu söyledi.

Salgının ilk dalgası kışın sonlarında ve ilkbaharın başlarında kıtadan kıtaya yayılırken, Meksika hükümetinin acil durum önlemleri, uyuşturucu ticaretinde küçük çaplı aksamalara sebep oldu. Amerika kıtasının genelinde operasyonları neredeyse durma noktasına getiren kapatmalar, uyuşturucu kaçakçılarını sert bir şekilde etkiledi. Özellikle seyahat kısıtlamaları, deniz yoluyla yapılan uyuşturucu sevkıyatlarına büyük darbe vurdu.

Donahue, operasyonların yavaşlamasıyla bazı suç şebekelerinin ürünlerini Latin Amerika’da stoklamak zorunda kaldıklarını söylerken, Sinaloa Karteli’nin bölge genelindeki uyuşturucu sevkıyatlarını takip eden bir muhasebecisi, yavaşlamanın, Sinaloa’nın Güney Amerika’nın koka bitkisi bölgelerinden Meksika’daki uyuşturucu paketleme tesislerine ve tüm uluslararası kaçakçılık rotalarına kadar genişleyen ağlarında hissedildiğini söyledi.

New York Times’a konuşan muhasebeci ve kartele bağlı diğer iki kaynak, Sinaloa’nın, salgının etkilerine karşı koymaya çalışan birçok yasal işletme gibi kamyon şoförleri, depo çalışanları ve güvenlik personeli dahil olmak üzere birçok alt düzey çalışanın işine son vererek yeniden organize edildiğinin altını çizdi. 

Kartelin eski muhasebe danışmanı, yaşanan aksaklıkların ülkedeki kokainin toptan satış fiyatının iki katına çıkmasına neden olduğunu söylerken uyuşturucu ticaretindeki aksaklıklar, özellikle ABD’nin güneybatı sınırında dikkat çekici bir biçimde hissedildi. Meksika’dan ABD’ye giren yasadışı uyuşturucuların büyük çoğunluğu, güneybatı sınırı boyunca uzanan limanlardan ülkeye giriş yapıyordu. Ancak, Donald Trump yönetiminin salgına karşı uyguladığı yasaklar kapsamında hayati olmayan seyahatlere getirilen sınırlamalar, liman bölgesinden daha az sayıda otomobilin ve daha az sayıda yabancının ABD’ye girmesini de beraberinde getirdi. Bu da kaçakçıların yaşadığı zorlukları önemli oranda artırdı.

ABD Sınır Devriyesi Tucson Bölümü Baş Devriye Ajanı John R. Modlin, “Kontrol noktalarında daha az trafik olması, ajanların kontrol noktalarında olup bitenlere odaklanmak için daha fazla zamana sahip olması açısından mantıklı olacaktır” dese de uyuşturucu kartelleri, bu duruma hızlı bir şekilde ayak uydurdu.

Kolombiya Donanması’nın yanı sıra, ABD’li ve Meksikalı güvenlik güçleri ve Sinaloa Karteli’ne yakın kaynakların raporlarına göre, havacılık sektörünün durma noktasına gelmesi ve kara sınırı geçişlerinin önündeki engellerin ortasında, Latin Amerika’daki uyuşturucu kaçakçıları, batma özelliğine sahip gemiler ve güçlü motora sahip olan düşük profilli tekneler kullanarak deniz yollarını daha çok kullanmaya başladı. Yetkililere göre kaçakçılar ürünlerini taşımak için Güney Amerika ülkelerinden Meksika’ya ve Latin Amerika’dan Avrupa’ya giden yük konteynerlerini ve ticari ürünler taşıyan nakliye gemilerini de daha çok kullanmaya başladı.

Yetkililer ve analistler ayrıca, bazı kaçakçıların “riski azaltma stratejisi” kapsamında geçmişte yaptıkları teslimatlara göre daha büyük boyutta teslimatları daha az sefer kullanarak yapmaya yöneldiklerini aktardı.

Bazı uyuşturucu kaçakçıları ise alternatif olarak ürünlerini kaçırmak için ABD’nin güneybatı sınırındaki tünellerden daha fazla yararlanmaya başlarken Donahue ve Sinaloa Karteli’ne yakın kaynaklara göre, uzun süredir kullanılmayan tünellerin önemli bir kısmı kaçakçılar tarafından tekrar kullanılmaya başlandı. Sinaloa Karteli’nin eski muhasebe sorumlusu, örgütün salgından sonra tünelleri yüzde 40 oranında daha fazla kullanmaya başladığını aktardı.

ABD’li yetkililer, şebekelerin sınırdan uyuşturucu ticareti yapmak için insansız hava araçlarını da kullandıklarının altını çizerken Arizona’daki İç Güvenlik Soruşturma Bürosu’ndan Sorumlu Özel Ajan Scott Brown, “Drone kaçakçılığı girişimlerini tespit ediyor ve hepsine ulaşamasak bile drone kaçakçılığı girişimlerini düzenli olarak durduruyoruz. Bu kesinlikle bir yıl önce böyle değildi. Güneybatı sınırında, insansız hava aracı ile kaçakçılık girişiminde bulunulmayan çok az gün oluyor” dedi.

Kaçakçılar, sınırlı bir şekilde de olsa uyuşturucuları giriş limanlarından geçirmeye devam ederken ABD makamları, sınır geçişlerinde yakalanan kaçakçıların verdiği ifadelerin, kartellerin taktiklerinde “dramatik bir değişim” olduğunu gösterdiğini belirtti. Salgından önce karteller, Meksika’dan ABD’ye genellikle turizm ya da alışveriş gibi bahanelerle geçen yabancı doğumlu kaçakçıları işe alıyordu. Ancak salgınla birlikte sınır kısıtlamaları birçok yabancı ziyaretçinin girişini engellediği için karteller kısıtlamalara tabi tutulmayan ABD vatandaşlarına ve Yeşil Kart sahiplerine yöneldi.

Arizona’daki Gümrük ve Sınır Koruma Saha Operasyonları Direktörü Guadalupe Ramírez Jr., daha önceki yıllarda ABD vatandaşlığı olan “iç taşıyıcıların” nadir görüldüğünü hatırlatırken, “Bu sıralar neredeyse her gün ABD vatandaşını ya da ABD’de yaşama hakkına sahip olanları tespit edip yakalıyoruz” diye konuştu

NYT’nin haberine göre, Amerika kıtasının yanında dünyanın dört bir yanındaki güvenlik yetkilileri de salgın sırasında uyuşturucu ticareti ve kara para aklama için kripto para birimlerinin ve Google sunucularında endekslenmeyerek kendi iletişim ağını kuran “Deep Web” (Karanlık Ağ) kullanımında önemli bir artış tespit edildiğini raporluyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.