İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, Antalya ve Türkiye gündemine dair Selçuk Ada’nın sorularını yanıtladı. Antalya’da rantın her geçen gün arttığını söyleyen Subaşı, Lara’daki PTT Eğitim ve Dinlenme Tesisleri’nin satışa çıkarılması ile ilgili, “O alan bütün olarak çok değerlidir. Arkasında fıstık çamları bulunan, önünde sahili olan çok büyük bir alandır. Lara sahili Antalya’nın ihtiyaç duyduğu yakın sahildir. Ben içinde PTT kampı, TRT kampı ve Emniyet mensuplarına ait kampın bulunduğu bu bölgeyi sit alanı yapmak için çok uğraştım ama başarılı olamadım. Gelecekte ranta kurban gitmemesi için ‘kent parkı’ lekesi koyduk ama bugüne baktığımızda Varlık Fonu’na devredilip satılığa çıkarıldığını görüyoruz” dedi.
Hasan Subaşı, son 30 yılda iki dönem üst üste Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen tek isim. Belediye başkanlığı döneminde kanalizasyon başta olmak üzere su ve su kaynakları ile ilgili projeler üreten Subaşı, “1997’de Türkiye’de ilk defa Dünya Su Günü’nü organize ettik. Bütün büyükşehir belediye başkanlarını da davet ettik. Sayın Cumhurbaşkanı o zaman İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’ydı, o da davetimize icabet etti. Yaptığımız çalışmalar sonucu ’20 yıl sonra su fakiri bir ülke olabiliriz, su kaynaklarımızı boşa harcamamalıyız’ demiştik. Artık su fakiri ülkeler arasına girmek üzereyiz” dedi.
Antalya’nın Korkuteli ilçesinde bulunan Dereköy Yaylası’na açılmak istenen kömür madeni projesini de değerlendiren Subaşı, şöyle konuştu: “Dereköy, tarım ve hayvancılık bakımından çok önemli bir bölge. Maden açılmak istenilen yaylada önemli su kaynakları ve tarım arazileri var. Tarihi kalıntıların olduğu değerli bir çevre. Oradaki su kaynaklarını bu şekilde kirletirsek ileride Antalya da su fakiri bölgeler arasına girecektir.”
Subaşı, Elmalı ilçesindeki göllerin kuruması ve yeraltı sularının çekilmesiyle ile ilgili de değerlendirmede bulundu. Türkiye’nin su politikası konusunda atılan yanlış adımlardan dönmesi gerektiğini vurgulayan Subaşı, şunları söyledi: “Elmalı ilçesinde bulunan Karagöl ve Avlan Gölü gibi önemli su kaynakları yok olmak üzere. Dört tarafı dağlarla çevrili bu bölge aslında yağmur ve kar suları sebebiyle su zengini bir bölgeydi. Fakat 1950’lerde göç alan bölgede su taşkınları yaşandığı için Devlet Su İşleri yaptığı tüneller ile bu suları düdenlere yani denize yönlendirdi. Bugün baktığımızda yıllık 150 milyon metreküp su denize akıyor. Karagöl ve Avlan Gölü’nün yaşaması için yıllık 70 ila 100 milyon metreküp yeterli olacak. Aslında bolluk içinde olması gereken toprakların suyu kışın zayi olunca yazın da aynı bölgede yağmur duasına çıkılıyor. Dünyanın hiçbir yerinde bu denli büyük ölçüde suyu zayi eden, denize döken bir ülke daha yok. Türkiye bu yanlışlardan geri dönmeli. Bu su, petrolden de kıymetlidir. Sağlığımızı ve tabiatımızı korumak için bu sulara ihtiyacımız var.”
