Sağlık Bakanlığı verilerine göre, son 24 saatte 40 bin 806 yeni vaka tespit edildi ve 176 kişi koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Haftalık iller bazında vaka sayısı açıklanan haritaya göre ise Türkiye’nin tek bir “mavi” ili kaldı. Dahili tıp bilimleri ve halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Sibel Sakarya, Türkiye’nin koronavirüs sürecini değerlendirdi. Sakarya, “Salgında üçüncü dalganın yükseliş dönemindeyiz“ dedi.
Salgının gidişatını değerlendiren Prof. Dr. Sibel Sakarya, “Hâlâ çıkıştayız ve bu çıkışın bir süre daha devam edeceğini öngörebiliriz. Bulaşmanın artmış olması ve bir açılma dönemi içerisinde olmamız nedeniyle çok zor bir dönem” dedi.
“Tüm dünyada salgın yorgunluğu var”
Mutant virüsün dominant hale geldiğini belirten Sakarya, salgın yorgunluğunun da artışa etkisini şöyle anlattı: “1 Mart’taki açılmanın belirlenmiş bir ölçütü yoktu, beklentiyle açıldı. Salgın, o günden beri de kontrol altına alınamadı. Ardından da mutant virüs geldi. Ve tabii ki salgın yorgunluğu da var, sadece bizde değil, tüm dünyada salgın yorgunluğu var. Toplumda var, sağlık çalışanlarında var, bu salgın yorgunluğunun ve önlemlere karşı bıkkınlığın da yükselişe etkisi var.”
“Kapanmanın gerekli olduğunu görüyoruz”
Vaka sayısındaki artışa dikkat çeken Prof. Dr. Sibel Sakarya, kapanma için ramazan ayının beklenmemesi gerektiğini söyledi. Sakarya şöyle konuştu: “İnsanlar olumsuz şeyler duymak istemiyor ama gerçekleri söylemek lazım, sınırlı miktarda ve belli kesimde uygulanacak kapatma için ramazanın beklendiği açıklandı. Eğer bir artış varsa -ki olduğunu görebiliyoruz- önlem almanın ve kapanmanın gerekli olduğunu görüyoruz çünkü kapanma ile birlikte o sayıların nasıl hemen belirgin bir şekilde azaldığını da gördüğümüz için ‘Niçin ramazan bekleniyor?’ diyoruz. Salgının sayı olarak epidemiyolojik olarak gidişatı ile ilgili değil başka önceliklere göre planlamalar yapılıyor. Bir yükseliş periyodunda önlem ne kadar erken alınırsa o kadar etkili olur. Salgının yönetiminde ekonomi çok belirleyici. Şu anda gerçekten etkili bir kapanma yapabilsek ama bu esnada insanlar ekonomik ve sosyal olarak desteklenebilseler virüsten çok daha hızlı bir şekilde kurtulabiliriz.”
“Pfizer BioNTech de Sinovac da Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen aşılar”
Türkiye’de uygulanan iki aşı ile ilgili de görüş belirten Sakarya, tercih ne olursa olsun herkesin mümkün olan en kısa sürede iki doz aşı olması gerektiğini belirtti ve “Dünyanın başka ülkelerinde de aşılanacaklara Türkiye’deki gibi farklı aşı seçenekleri sunuluyor. Örneğin Sırbistan’da insanlar yüzde 80 oranında Sinovac aşısını tercih etmişler. Topluma buradan bir mesaj vermek gerekirse, sadece koronavirüste değil bağışık olmak her zaman çok önemli. Bir hastalığı geçirerek çok riskli bir şekilde bağışıklık kazanabilirsiniz ya da aşı ile güvenli bir şekilde hastalığa karşı korunabilirsiniz. Türkiye’de uygulanan Pfizer BioNTech de Sinovac da Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilip uygun olduğu düşünülen aşılardır. BioNTech ile ilgili şunu söyleyebilirim, aşının etkinliği ile ve varyantlara karşı etkisiyle ilgili daha fazla bilimsel veri var. Keşke Sinovac ile ilgili de daha fazla veri olsaydı, iyi olurdu. Ama ben bir tercih yapıp akıllarını karıştırmadan mümkün olan en kısa sürede insanların iki doz aşı olmalarını, ilk dozu olduktan sonra hiç aşı olmamış gibi düşünmelerini, ikinci dozdan sonra da yine maskelerini takmalarını şiddetle öneririm” dedi.
