“Boğaziçi Dayanışması” hesabını yönettiği iddiasıyla, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” ve “suç işlemeye tahrik” suçlamalarıyla 7 Şubat’ta tutuklanıp 12 Şubat’ta itiraz üzerine serbest bırakılan üniversite öğrencisi Beyza Buldağ, İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmada beraat etti.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasıyla başlayan protestoların ardından “Boğaziçi Dayanışması” hesabını yönettiği iddiasıyla beş gün tutuklu kalan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencisi Beyza Buldağ hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” ve “suç işlemeye tahrik” suçlamalarıyla açılan davanın ilk duruşması bugün (28 Eylül) İzmir 41 Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmada ifade veren Beyza Buldağ, hakkındaki suçlamaları reddetti. Avukatı Özgür Urfa da Buldağ’a yöneltilen suçlamalarının ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu belirterek, “İddianamede hangi tweetlerin suç olduğuna bile yer verilmemiş. Bu tweetler ifade özgürlüğü kapsamındadır. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki rektör atamasına ilişkin protestoların tümünün bu tweet paylaşımlarından dolayı yapıldığı iddiası hayatın olağan akışına aykırıdır” dedi.
Mahkeme, her iki suçlamadan da Buldağ’ın beraatına karar verdi.
Avukat Özgür Urfa: “Geç oldu ama olması gereken oldu”
Duruşmanın ardından Medyascope‘a konuşan avukat Özgür Urfa, şunları söyledi:
“Beyza, şubat ayında beş gün tutuklu kalmıştı. Sonrasında savcılık halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği ve suç işlemeye teşvik ettiği iddialarıyla kamu davası açmıştı. Bugünkü ilk duruşmada Beyza ifadesini verdi ve suçlamaları kabul etmediğini belirtti. Zaten dosyadaki bütün deliller hukuka aykırı elde edilmişti. Telefonuna ve bilgisayarına usulsüz şekilde el konulmuştu. Paylaşımların hiçbir şekilde cebir ve şiddet içermediğini, üniversite öğrencilerinin anayasal hakları olan ifade özgürlüklerini kullandıklarını belirttik. Mahkeme ve savcılık da bizimle aynı görüşte olduğunu belirterek Beyza’nın beraatına karar verdi. Kamuoyu nezdinde zaten suç işlemediği sabitti, bütün toplum arkasındaydı. Olması gereken oldu. Geç oldu ancak haksız tutukluluğu bir kez daha tescillenmiş oldu.”
