Avrupa Parlamentosu’nda Bosna-Hersek’in Sırp bölgesinin kendi ordusunu kurma planları tartışıldı. Tartışmada farklı partilerden isimler bölgede yeniden çatışmalar yaşanabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Bosna-Hersek’te neler oluyor?
Çok uluslu eski Yugoslavya ülkesinde cumhurbaşkanlığı makamı; biri Boşnak, biri Hırvat ve biri Sırp olmak şartı ile üç üyeden oluşuyor. Boşnak ve Hırvat üyeler Bosna-Hersek Federasyonu’nun ortak bir bölgesinden seçilirken Sırp üye, Republika Srpska (Sırp Cumhuriyeti) isimli Sırp idari bölgesinden seçiliyor. Üyeler sekiz ayda bir sırayla cumhurbaşkanı oluyor.
Mevcut cumhurbaşkanlığının Sırp üyesi ve Republika Srpska’nın eski cumhurbaşkanı ayrılıkçı Milorad Dodik, birkaç gün önce Sırplar’ın ortak askeri güçlerden çekilmesini ve kendi ordusuna sahip olmasını, ayrıca Sırplar’a ait vergi toplama yetkisi ve ayrı bir Sırp yargısı istediğini belirtti.
Rusya yanlısı Dodik’in açıklamaları bölgenin kırılgan barışını tehlikeye attığı gerekçesiyle uluslararası çevrelerden endişe ile karşılandı.
Bosna-Hersek Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt: “Bölge krize gidiyor”
1995 yılında imzalanarak Bosna Savaşı’nı bitiren Dayton Anlaşması’nda, anlaşmanın sivil uygulanışını denetlemek için Bosna-Hersek Yüksek Temsilcilik Ofisi kurulmuştu. Şu an bu ofisin başında, daha önce Almanya Gıda ve Tarım Bakanı olarak görev yapmış Christian Schmidt bulunuyor.
Schmidt, bölgesel liderlerin ikna çabaları sonucu Milorad Dodik’in Bosna Sırpları’na ait bir ordu kurmaktan şimdilik vazgeçtiğini belirtse de ABD ve AB’nin diplomatik varlığı olmadan bölgenin yeni bir krize girmekten kurtulamayacağını belirtiyor.
Schmidt, Bosna Savaşı’nın çıktığı 1992 yılına kıyasla ülkede çok az ağır silah ve askeri varlık bulunduğunu ve bu sebeple bir savaş ihtimali görmediğini belirtiyor.
Berlin merkezli düşünce kuruluşu Demokratikleşme Politika Konseyi’nin eşkurucusu Kurt Bassuener ise “Ülkede çok kötü şeyler olması için gerekenden çok daha fazla ekipman var” sözleriyle Schmidt’i eleştiriyor ve aşırı iyimser olduğunu söylüyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Schmidt bir savaş ihtimali görmese de Dodik’in ayrılıkçı söylemleri ile özerk hukuk ve vergi sistemleri talep etmesinin ülkeyi ağır bir krize götürdüğünü ifade ediyor:
“Bu kendi kendini gerçekleştiren taktikler, Dodik’in mahçup olmadan geri adam atamayacağı bir noktaya geliyor. Benim edindiğim izlenim, bu noktaya çok ama çok yakın olduğumuz ve bunun uluslararası camiadan çok net bir yanıt alması gerektiği yönünde.”
Yüksek Temsilci, Bosna-Hersek’te yaşanabilecek bir dağılmanın, sadece Bosna-Hersek ile sınırlı kalmayacağı uyarısında bulunuyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Derek Chollet, bölgeyi ziyaret ettikten sonra Bosna politikalarını yeniden değerlendireceklerini belirtmişti. Schmidt, bu gelişmeyi memnuniyetle karşılıyor:
“Bundan çok memnunum çünkü son yıllarda herhangi bir strateji bulunmuyordu, sadece ABD’de değil aynı zamanda AB’de de işlerin barış içinde gideceği izlenimi vardı.”
Avrupa Parlamentosu üyeleri: “Bosna-Hersek çöküşün eşiğinde”
Son gelişmeleri tartışmak için Avrupa Parlamentosu’nda bir araya gelen milletvekilleri benzer uyarılarda bulundu.
Avrupa Halk Partisi (EPP) grubundan Bulgar üye Andrey Kovatçev, Dodik’in açıklamalarını “Bu çok yanlış bir mesaj veriyor ve yeniden çatışmalara ve etnik şiddete yol açabilir” sözleriyle değerlendirdi.
Benzer ifadeler Sosyalistler ve Demokratların İlerici İttifakı (S&D) grubundan Portekizli Pedro Marques tarafından da dile getirildi:
“100 binden fazla insanın canlarını kaybettiği iç savaşın 25 yıl ardından, Bosna-Hersek tekrar çöküşün eşiğinde.”
“Bu 90’ların şiddet haline geri dönüşün bir işareti olabilir.”
Marques, gerektiği takdirde Bosna-Hersek’in toprak bütünlüğünün korunması için Avrupa Birliği’nin yaptırımlar uygulaması gerektiğini söyledi.
Avrupa Komisyonu’nun Ekonomiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis ise konuyla ilgili şu sözlerle yorumda bulundu:
“Gerilimi azaltma yönünde adımlar atan ülke liderlerini desteklemekte, diyaloga devam etmekte ve gerilimi arttıran konuları tartışmakta kararlıyız.”
Kaynaklar: Euronews, The Guardian
Derleyen: Alpgiray Selim