Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Aydın Selcen yazdı: Casusluk nerede başlar, hukuk devleti nerede biter?

En değerli şey bilgi. Gizli bilginin ederi daha da yüksek. Bilgi, karar alıcının diğer oyunculardan bir adım önde olmasını sağladığı için değerli. Bilgiyi derlemek güç, değerlendirmek zorunlu. Parçaları birleştirip, bütünü göremez ve karar alıcıya gösteremezseniz, bilgi derlemenin çok anlamı yok.

Bilgi derlemek güç, gizli bilgiye ulaşmak neredeyse olanaksız. Bu işle profesyonel ve yasal olarak uğraşmanın adı casusluk. Başka deyişle, casusluk kendi devletinizin yasaları çerçevesinde başka devletin, hedef devletin, yasalarını çiğnemekle görevlendirilmek demek. 

Eski FSB mensubu Aleksandr Litvinenko, anılarında pek çok cinayette FSB sorumluluğunu işaret etmiş ve Londra’da 2006’da polonyumla zehirlenerek öldürülmüştü.

Kendi devletinin gizli bilgilerini başka devlete vermek ihanet. Belki çelişkili biçimde, özellikle Soğuk Savaş örnekleri göz önüne alınırsa, ihanetin en yaygın nedeni ise yurtseverlik ve idealizm. Yani, inançları ve kendince kendi ülkesinin iyiliği uğruna “hain” yaftasının boynuna asılmasını göze almak. Bunun yanı sıra maddi menfaat, şantaj, cinsellik, kendine veya ailesine can güvenliği ile gelecek güvencesi içeren ayrıcalıklar edinmek gibi etmenler de kuşkusuz var.

Dünyanın en eski mesleği için kimi zaman istihbarat kimi zaman fuhuş denir. İstihbarat teşkilatlarının devletler var oldukça varlıklarını sürdürecekleri açık. Güçlü devletlerin, başta ABD, elektronik ortamda veriyi artık deyim yerindeyse kepçeyle topladıklarını, ayıklamayı sonraya bıraktıklarını da biliyoruz. Tüm bilgisayar ve akıllı telefonların izlenmesinin çocuk oyuncağı denli basit ve sıradan olduğunu da.

Her şeye rağmen tüm teknolojik gelişmeler insan kaynaklı istihbaratın bugün dahi yerini tutmuyor. Doğru yerde, doğru zamanda size çalışan bir bilgi elemanınızın olması çok değerli. Örnekse, bugün elimize geçtiği kadarıyla, tüm Soğuk Savaş döneminde ne ABD ne Britanya Kremlin’in tepesinden bir bilgi kaynağı edinememiş. Askeri anlamda da çok kısıtlı kaynaklara erişebilmiş.

Tersten bakarsak Rusya (SSCB) bu alanda daha başarılı. Ancak istihbarata karşı koyma (İKK), kontrespiyonaj konusunda da ABD ve Britanya’nın ortaya çıkardığı ünlü casuslar, casusluk şebekelerini biliyoruz. Vatana ihanetin cezası ya idam ya müebbet hapis. Basit bir örnek, Dışişleri’ne giren aday meslek memurlarına gizli yazışma içeren belgelerin bakanlıktan hatta bazı durumlarda görev yaptığınız daireden dışarı çıkartılmasının “vatana ihanet” demek olacağı öğretilir. Dikkat ettiyseniz, dersimi öyle almışım ki, bugün dahi “kripto” bile yazamıyorum uluorta, zira o sözcüğü dillendirmek bile yasaktır.       

İstihbarat teşkilatları doğaları gereği diğer devlet kurumlarından yalıtılmıştır. Geleneksel olarak da kendi içlerindeki bilgiyi alanda derleyen “operasyon” bölümleriyle, derlenen bilgiyi değerlendiren “analiz” bölümleri birbirlerinden yalıtılır. Operasyonlar da birbirlerinden yalıtılmış yürütülür. Öyleyse tüm resme, resmin bütünlüğüne hâkim olan tek kişi teşkilatın başıdır. Arada belirtmeden geçmeyelim, tüm bu anlattıklarım sansasyonel hiç değil; işin abecesi, ilköğretim düzeyi bilgiler.

Şimdi istihbaratı bir yana bırakalım, kontrespiyonaja odaklanmaya çabalayalım. Kontrespiyonaj öncelikle kendi dükkânının dirliğinden, düzeninden sorumluluktur. Kendi teşkilatı içinden kaçak var mı, sızıntı var mı, bunu saptamaktır. Espiyonajın yani casusluğun hedefi olacak kamu ve özel sektör kurumlarını yeri gelince uyarmak, eğitmek, olmadı operasyon konusu yapmaktır. Gizli yürütülen operasyon sonuçlanınca mesele yargıya intikal eder, artık dava konusu olur.

Çoğunlukla “maske”, casusun diplomat kimliğiyle görev yapmasıdır. Karşıdan bakarsak, kontrespiyonajın alanı da ülkesinde görev yapan diplomatlar arasında kimin kim olduğunu, kimin ne yaptığını doğru bilmektir. Kontrespiyonaj izler, casus (“ispiyon”) izlerini örter. Bazen casus kimlikli diplomat bilerek açıklar bırakır, etkinliğinin saklanacak yönü olmadığı izlenimini verir, uykuya yatar. Bu bir aynalar galerisidir, hiç bitmeyen bir oyundur. 

Casusların hayatı sanıldığı denli renkli de değildir. Beklemekle, yanıltmakla, karargâhından aldığı talimatı yerine getirebilmek için hedef kaynak belirleyip, sonra girişim tutarsa onu devşirmeye çalışmakla uzun zaman geçirir. Avcı avının peşindeyken, avcının arkasında “avcı avcısı” kontrespiyonaj vardır. Alandaki casus ham ve (bakın burası çok önemli!) kesinlikle depolitize veriyi aktarır, değerlendirmeyi, parçaları birleştirip resmi ortaya çıkarmayı karargâh yapar.

Cambridge Beşlisi, Britanya’dan 1930’lardan 1950’lerin ortalarına kadar Sovyetler Birliği’ne bilgi akışı sağlayan casus çetesi.

Çoğu zaman casusluk karşılıklı güven ilişkisi kurmaya ve o güvenin kötüye kullanılmasına dayanır. Ancak açık kaynaklardan derlenen bilgiler de değersiz değildir. ABD’nin Irak’ı işgalinde açık bilgilere dayanarak Dışişleri’nin analiz birimi en doğru öngörülerde bulunmuştu. Hem gayet dar bir kadroyla. Görev yaptığınız ülkede, diyelim gümrükten mal geçirmekle hayatını kazanan bir komisyoncunun vereceği bilgiler de çok besleyici olabilir

Hani “bir an için” siz işin başa geçseniz, en çok neyi merak edersiniz? Yaygın yanıt “varsa, kendi hakkımdaki dosyayı”, ama onu geçelim. Örnekse ben olsam, Rusya’nın bizim Enerji Bakanlığı’na nüfuz edip etmediğini öğrenmek isterim. Deyim yerindeyse “kapı-baca açık oturduğumuz” cihetle ülkemiz sınırlarından göçmenlerin akın akın geçmesinden kaygılanırım. Ama “sol örgütlerin yıkıcı faaliyetleri” doğrusu radar ekranıma hele şu dönemde öncelikli olarak girmez. 

Görüleceği üzere yine kısaca “siyasi talimat > liyakat” olarak tanımladığım denkleme geldik: Özetle at, sahibine göre kişner. Ya hak ve özgürlükler, yasal çerçeve, yurttaşlık? Kendi vatanında veya yurtdışında kendi yurttaşını izlemek, demokratiklik iddiasındaki devletler için çok köşeli yasal kısıtlara tabidir. Her operasyonun bir yasal “icra emri” olmalıdır. Devletin yurttaşına “operasyon çekmesi”, tüm yurttaşların ortak sorunu olsa gerektir. Zira iddia sahibi, iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür.   

Buradan da süreç yönetmek ve stratejik sabır gibi iki bizde herhalde oldukça eksik iki konuya geliyoruz. Kontrespiyonajda olduğu denli, bu aralar gündemde olan yasadışı narkotik ticareti şebekelerinin çökertilmesinde de zorunlu beceriler bunlar. Gerçek kahramanlar da filmlerde izlediğimiz “sert çocuklar” değil de can sıkıcı yargıçlar, savcılar. Uyarı düdüğünü çalmaya (“whistleblowing”) cüret eden, devletin rutin dışına çıktığını kamuoyuna sızdıran kamu görevlileri de belki –yürümekte olan operasyonlarda yer alanların canlarını tehlikeye atmamak önkoşuluyla.

İşin tekniğine bir adım daha yakından bakmayı deneyelim. Casuslar bir buluşma noktasına yahut posta kutusuna gitmeden izlenmediklerini güvenceye almak için farklı yönlere gider, döner. Kent dışına giden bir otobüse binip, ilk mola yerinde inip, geri dönebilir. Bir sinemaya girip, filmin yarısında başka kapıdan çıkabilir. Önceden anlaşılan bir yere “mektup var” veya “buluşalım” anlamında basit bir iz (tebeşirle ağaç gövdesine çekilen yatay veya dikey bir çizgi gibi) bırakabilir. Yakalanmayacağından emin olmazsa buluşmayı iptal edebilir, otomatik olarak yeni buluşma yeri/zamanı devreye girer. Ve bunun gibi.

Pekâlâ, diyelim sabırlı, özenli, hukuksal (yasal çerçevede veya bir KHK ile olanaklı kılınmış) takiple casusu yakaladık, onu ne yapacağız? Hiçbir işlem yapılmayıp, casus casusluk yaptığını sansın diye “beslenebilir”. Affedilebilir. O ülkede tutulan bir casusla değiş-tokuş yapılabilir. Ülkeden gönderilerek tepki siyasal düzeye taşınabilir. Müttefik (NATO üyesi) ülkede casusluk yapmaksa hiç kabul edilemez.

Yukarıda sıraladığım eksik ama temel bilgiler ışığında Metin Gürcan’ın medyaya yansıyan ifadelerinde ikrar ettiği eylemler yakışıksız bulunabilir. Etik hiç değil denilebilir. Eksik gelir beyanıyla vergi kaçakçılığı kapsamında değerlendirilebilir. Açgözlülük eleştirisi yapılabilir. Yapmacık gizem perdesi için “gülünç” denebilir. Buna karşılık, hele 2020 Nisan ayından bu yana devam eden bir takiple dava konusu edilebilecek bilgilere ulaşıldığını iddia etmek çok güçtür. 

Mercek veya ölçüt, magazin, goygoy, sansasyon değil yurttaşlık, devlet-yurttaş ilişkisi, hukuk temeli odaklı olmalıdır. Belki asıl soru, Gürcan özellikle askeri ve ulusal güvenlik konularında yazan, konuşan ve DEVA kurucu üyesi olan bir eski TSK (hele Özel Kuvvetler) mensubu subay olmasa, aynı muameleye maruz kalıp kalmayacağıdır. Fiilen yapılan uyarının muhatapları da herhalde hariciye, askeriye, istihbarat eskisi bürokratlardır. Tartışılan, onların yabancı STK’lar ve misyonlarla temasları, akıllarından geçeni ama doğru ama yanlış özgürce kamuoyuyla paylaşabilmelidir. 

Sorular çoğaltılabilir. Kuşkusuz medyayı kapsayacak biçimde genişletilmelidir. Kavala ve Demirtaş gibi simge isimler hakkında neden AİHM kararları uygulanmıyor? Neden Kobani Davası hükümlülerinden ve Yasin Börü cinayetiyle suçlanan o dönemde 14 yaşındaki Mazlum’un öyküsünü DW Türkçe’den öğrenebiliyoruz? MİT ile Emniyet İstihbarat arasındaki işbölümü ve işbirliği ne boyutta? Bunlar ve başka sorular da mutlaka sorulmalıdır.

Sonuç olarak “açık toplum” idealinin korunması ve savunulması için genel olarak istihbarat, özel olarak kontrespiyonaj gerekliyse, kontrespiyonajın hukuksal çerçevesinin çizilmesi de o denli önemlidir. Eldeki veriler ışığında özetle ya Metin Gürcan casus değil veya “satıcı” Metin Gürcan casussa, “alıcı” İtalya ve İspanya büyükelçileri nasıl halen Ankara’da rahat rahat görevlerini yapabiliyor, Türkiye’yi terk etmeleri istenmiyor? Bu vahim suçlama NATO Daimi Temsilciler Konseyi’ne neden taşınmıyor? Her olay kendi bağlamında ele alınmalı ama demokrasi için zorunlu bazı mutlak doğrular da her zaman göz önünde tutulmalıdır. 

*Dileyen okurlar, aynı konudaki haftalık Gündem Dışı yayınımı da izleyebilir/dinleyebilir.

Aydın Selcen’in önceki yazıları:

Demokratikleşmenin barometresi dış politikada da helâlleşme

Aydın Selcen’in yazısını Senem Görür seslendirdi:

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.