Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Yazar Muzaffer Ayhan Kara: “Altınordu’ya 13 hafta kala şok tedavisi şart”

Yazar Muzaffer Ayhan Kara, Süper Lig’in kapısından dönen Altınordu’daki düşüşün sebeplerini yazdı.

“Altınordu’ya 13 hafta kala şok tedavisi şart”

“İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu” sloganıyla İzmir’deki diğer takımlara göre farklı bir duruş sergileyen Altınordu Futbol Akademisi (ALFA), özkaynak futbolcuları ile parıldadı. Cumhuriyet ile yaşıt Altınordu, ağırlıklı olarak altyapı patentli kadro ile yıllardır, sadece yerli genç futbolcularla takviye yaparak hem TFF 1’de yarışıyor hem de Avrupa’ya ve Süper Lig’e futbolcu yetiştiriyor. Son olarak bu sezon ara transferde Burak İnce Bundesliga’da Arminia Bielefeld formasını giymeye gitti. Geçen sezon A Milli Takım’a çağrılan Enis Destan da yine ara transfer döneminde Süper Lig’in lideri Trabzonspor’a imza attı. A Milli Takım’da da aralıksız oynayan Çağlar Söyüncü ve Cengiz Ünder de Avrupa’da forma giyen ALFA patentli futbolcular. Süper Lig’e daha önce giden sayısız Altınordulu isim var geçmiş yıllarda. Altınordu, Süper Lig’deki hemşerisi Göztepe’ye de Kerim ve Kahraman’ı verdi. 

Bütün bu futbolcuların yetişmesinde katkısı olan teknik heyetin patronu ise 10 sezondur Altınordu FK teknik direktörlüğünü yürüten ve aynı zamanda Altınordu FK Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Eroğlu. 

Süper Lig’in eşiğinde

Eroğlu, altyapıdan gelen oyuncuların ağırlıkta olduğu, genç yerli oyuncularla takviye edilen, yabancı oyuncunun hiç oynamadığı takımıyla yıllardır play-off’un eşiğinden dönüyordu. Ya bir puan farkla ya da averajla. Ancak Altınordu geçen yıl play-off’a kaldı ve Süper Lig’e üçüncü bileti, hemşerisi Altay ile oynadığı final maçında 89. dakikada yediği golle kaçırdı. 

Altınordu FK Başkanı S. Mehmet Özkan, Süper Lig’i pek istemiyordu. Başkanın hedefi daha ileriki sezonlarda Süper Lig’de olmaktı lakin hoca ve futbolcular istiyordu. Başkan Özkan da tepkisini mealen şöyle ortaya koymuştu: “Çıkabiliyorsanız çıkın ama yine aynı sistemle hareket edeceğiz. Yine altyapıdan gelen gençlerle ve yerli Türk futbolcuyla oynayacağız, ona göre!”

Finalist takım eridi

Bu sezon başında Altınordu’nun TFF 1 play-off’unda final oynayan kadrosundan, devre arasında transferi gerçekleşen Burak ve Enis hariç, tam 10 futbolcu takımdan ayrıldı. 10 futbolcunun hepsi de ilk 11’de oynayan ya da hamle için kulübede olan futbolculardı. Söz konusu 10 oyuncunun yerine, beş oyuncu ALFA’dan A Takıma alındı, beş de yerli genç oyuncu transfer edildi. Yeni kadrosuyla Altınordu, ilk sekiz maçta 10 puan topladı. Fakat hemen ertesinde beş maçlık bir yenilgi serisi geldi. O zaman şu yorumu yaptığımı hatırlıyorum: “Altınordu takımı yenilendi, altyapıdan gelenlerle yeni transferlerin harmanlanması, ‘takım’ olması için zamana ihtiyaçlar var. Hüseyin Hoca takımı toparlayacaktır.”

Üst üste neler oldu neler

Nitekim beş maçlık yenilgi serisinden sonra galibiyet geldi. Arkasından bir yenilgi ve bu haftadan sonra gelen üç maçlık galibiyet serisiyle “Şeytanlar” rahat bir nefes aldı. 19 maçta 22 puanla Altınordu düşme hattının üzerine çıkmıştı. Fakat Burak İnce’nin gitmesi, Ahmet İlhan ve Enis’in cezası ve kadro dışı bırakılması, sakatlık ile sarı kart cezaları üst üste gelince takımda moral motivasyon oldukça düştü. Psikolojik kırılmalar yaşandı. Ara transferde sadece iki defans oyuncusu alındı; Kubilay ve Erdi. Orta alana ve forvete takviye yapılmadı. Oysa kırmızı-lacivertlilerin klasmanındaki bütün takımlar hatırı sayılır takviyeler yaptı. 

Son iki maçta çektiğim röntgen

Altınordu’ya Burak ve Enis’in gidişinden, Kubilay ve Erdi’nin katılmasından sonraki, son iki maç üzerinden bakalım. Deplasmandaki Bursaspor maçını televizyondan izledim. Altınordu kötü değildi, iyi mücadele etti ama karşısında çok konsantre olan ve alt sıralardan sıyrılmak isteyen bir takım vardı. Tamer Tuna, camia ve taraftarla iyi bir diyalog kurmuş; az ama öz taraftarı da yönetim kaosuna karşın tribüne çekmeyi başarmıştı. Sonuçta Altınordu yediği tek gole yanıt veremedi ve sahadan yenik ayrıldı.

Ertesi hafta, geçen cuma günü evinde oynadığı Gençlerbirliği maçını ise statta izledim. Altınordu iyi başladı, öne de geçti Recep’in golüyle ve hatta golden önce Recep’in kafası direkten de döndü ama devre biterken yediği golle tünele berabere girdi. İlk yarının büyük bölümünde etkin olan taraf kırmızı-lacivertlilerdi. Ancak yine de Hüseyin Hoca’nın istediği tempo yakalanamadı, rakip ablukaya alınamadı. Orta alanda hastalıktan yeni çıkan Kürşat’ın etkisizliği, Volkan’ın tel tel dökülmesi Altınordu’yu sekteye uğrattı.

Hüseyin Hoca 46. dakikada hastalıktan yeni çıkan Kürşat’ı çıkarıp Muzaffer’i aldı. Fakat çok kötü gününde olan Volkan’ı da mutlaka 60’ı beklemeden 46’da değiştirmeliydi. Sahada dört yabancı ile oynayan Gençlerbirliği’nin galibiyet golü ikinci yarının hemen başında defans hatasından geldi; stoper Kubilay ile kaleci Ali Emre’nin ikisi birden ortadaki topa hamle yapmakta tereddüt edince, Eleke aradan girip rahatça golü attı. 

Gençlerbirliği’nin 45’teki ilk golünde de defansif hata vardı; Lima defansın arasından adeta fotoğraf çektirir gibi yarım röveşatayla Ali Emre’yi avladı. Gençlerbirliği maçında sarı kart cezalısı santrfor Ali Dereli de en çok aranan isimdi. Bu maçta Recep ayakta tuttu büyük ölçüde takımı. Deneyimli Recep’in bu maçtaki gibi sürekli sorumluluk alması iyi gelecektir takıma. Recep’i bu sezon ilk defa bu kadar iyi buldum. Konformist Recep gitmiş, onun yerine sorumluluk alan, gol girişimlerinde de bulunan sahanın her yanına basan bir Recep gelmişti. İlk yarıda Kenan ve Furkan gayretliydi. İkinci yarının son bölümlerinde ise Ali Dere inisiyatif aldı. 

İkinci kez beş maçlık yenilgi serisi!

Kaybedilen bu iki maçla birlikte yenilgi serisi bu sezon ikinci kez beşe çıktı. Altınordu, yedi galibiyeti ile 17. sırada ve bir beraberliğine karşılık 15 yenilgisi bulunuyor. Ligin en az berabere kalan takımı ve kalesinde tam 48 gol görmüş durumda! Averajı en kötü iki takımdan birisi. 

13 final maçı

Artık Altınordu’nun bundan sonra 13 “final maçı” var! İlki bu çarşamba deplasmanda Denizlispor ile, sonraki maçları ise şöyle:

Bandırmaspor, Menemenspor (D), Erzurumspor, Ümraniyespor (D), Adanaspor, Eyüp (D), Manisa BBS, Ankaragücü (D), Samsunspor (D), Kocaelispor (D), Balıkesirspor, Boluspor (D). 

13 maçın altısı, şampiyonluk potasındaki ya da play-off kovalayan takımlarla, beşi ise klasmanındaki düşmemek için çırpınacak takımlarla. Bu şu demek: 13 final maçı var Altınordu’nun ve hemen hepsi de çetin. Hesaplamalarıma göre, bu sezon 39 puana ulaşan kümede kalacak. 22 puandaki Altınordu’nun kalan 13 maçtan en az 17-18 puan çıkarması gerekiyor. Daha önce üç maçlık galibiyet serisi yakalayan şeytanlar böyle bir seri daha yakalayabilir. 

Ne yapılmalı?

Yenemiyorsa yenilmemeyi de öğrenmeli. Kaya gibi ve hata yapmayacak bir defans oluşturmalı. Ali Dereli’nin takıma katılmasıyla forvette gole daha yakın olunacaktır. Ancak mutlaka yapılması gereken bir şey var. Hiç vakit geçirmeden; teknik heyet, psikolog ve yönetim ele ele vererek, yumuşak fakat şok bir önlemler paketi hazırlayıp hemen devreye sokmalı. Yoksa rutin içinde hareket edilirse 17-18 puan hayal olur. 

Peki Altınordu neden bu duruma geldi?

Bitirirken şunu not düşeyim! Altınordu’nun normal koşullarda bu duruma düşmemesi gerekirdi. Şanssızlıklar, sakatlık ve cezalar oldu vb. Fakat iki önemli neden şu: İlki, Altınordu FK Başkanı Özkan’ın 2023’te Hüseyin Hoca ile yollarını ayıracağını deklare etmesi. İkincisi ise arada yeterli takviye yapılmadığı için bazı mevkilerdeki zayıflık ve alternatifsizlik. 

Hoca ile ilgili söz konusu tasarruf olsa bile bunu önceden açıklamanın âlemi yoktu. Bu açıklama futbolcuları da takımı da etkiledi. Çünkü önceki sezonlarda da bu sezon başında olduğu gibi takım boşalmış ancak ALFA patentli oyuncularla takviye alan takım yine üstlere tırmanmayı, hocanın sistemi ve antrene kapasitesiyle başarmıştı. 

Öte yandan arada yeterli transfer yapılmaması da stratejik bir yönetim hatasıdır. Altınordu küme düşse, bunun maliyeti alınacak 2-3 futbolcudan belki 100 kat daha fazla olmaz mı? Başkan Özkan’ın bunu görememiş olmasına şaşırdım doğrusu. Sormadım ama Hüseyin Hoca mutlaka takviye raporu vermiştir diye düşünüyorum. Çünkü takımın durumunu en iyi o biliyor. Sonuçta, Altınordu’nun 2. Lig’e düşmesi, vitrin olmaktan da çıkması anlamını taşıyor. 

Nereden nereye?

Nereden nereye geldik! Geçen sezon Altınordu’nun Süper Lig’e çıkıp çıkmaması tartışılırken, Süper Lig’in eşiğinden dönmüşken şimdi nasıl TFF 1’de, bulunduğu kümede kalacağı tartışılıyor! 

Bu büyük fotoğrafı Altınordu’ya gönül verenler adına Altınordu FK Başkanı Özkan’ın ve tabii Altınordu SK Başkanı Sinan Bezircilioğlu’nun dikkatine sunuyorum. Çünkü pek tabii ki günün sonunda hesap onların önüne gelecek.

Yazan: Muzaffer Ayhan Kara

Editör: Doğa Üründül

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.