Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Enflasyon yüzde 61 mi, yüzde 142 mi?

Mart ayı enflasyon oranları bugün (4 Nisan) açıklandı. Bir önceki yılın aynı ayına göre yıllık enflasyon Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre yüzde 61,14 iken, Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre yüzde 142,63. Açıklanan enflasyon oranlarından hangisinin gerçeğe daha yakın olduğunu, enflasyonu etkileyen gelişmeleri ve Türkiye ekonomisini nelerin beklediğini ekonomist Güldem Atabay ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özatay değerlendirdi. 

TÜİK’in verilerinde yıllık fiyat artışı en yüksek olan kalemler, yüzde 99,12 (aylık yüzde 13,29) ile ulaştırma, yüzde 70,33 (aylık 4,73) ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 69,26 (aylık 3,24) ile ev eşyası oldu. Bu kalemlerin, ENAG verilerine göre aylık artış oranları ise, sırasıyla yüzde 15,68, 15,80 ve 4,55. ENAG’a göre, yüzde 78,44 ile sağlıktaki fiyat artışı, diğer kalemlere büyük bir fark arttı.

Farklılaşan enflasyon oranlarını, sebeplerini, olası sonuçlarını ve neler yapılabileceğini Ekonomist Güldem Atabay ve Prof. Dr. Fatih Özatay değerlendirdi.

“Şeffaflık ve hesaplama sorunu var”

Özatay, ENAG ve TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarının farklılaşmasının normal olduğunu, her kişinin kullandığı mal ve hizmetlere göre enflasyon oranının farklı olduğunu ancak iki oran arasındaki makasın açılmasının dikkat çektiğini söyledi. Aylık gıda ve alkolsüz içecek enflasyonunu yüzde 15,8 açıklayan ENAG rakamlarının hissedilene daha yakın olduğunu belirten Atabay ise “Hayatın içinde hissettiklerimizle TÜİK rakamları hiç bu kadar farklı olmamıştı. Açıklanan verilerde ciddi bir şeffaflık sorunu, hesaplama problemi, hatta manipüle edilebileceğine dair hissiyat var” dedi. 

Enflasyonda bir zirve görülerek, fiyat artış hızının yavaşladığı dezenflasyonist bir süreç başlamasının mümkün olmadığını söyleyen Özatay, “Politika faizi düşürüldü, kur 8 liradan 15 liraya sıçradı. Kur artışı dinamik bir süreç başlatarak fiyat artış şokları yarattı. Böyle enflasyonla mücadele olmaz. Enflasyonla mücadele için geliştirilmiş araçların kredibilitesi kalmadı. Enflasyonun ne kadar yükseleceği pek çok faktöre bağlı ve bu faktörler hakkında da çok fazla belirsizlik var” diye konuştu. 

“Enflasyon faiz çapasından koparıldı, üç hanelere ulaşabilir” 

Atabay ve Özatay, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “Enflasyonu faiz kıskacından kurtardık” sözünün ekonomi açısından karşılığı olmadığını belirtti. Özatay, politika faizinin enflasyonu tutan bir çapa olduğunu ve ikisi arasındaki ilişkinin ortadan kaldırılmasıyla enflasyonu sabit tutmanın mümkün olmadığını söyledi. Merkez Bankası, Eylül 2021’de faiz artırmaya devam etseydi, yüzde 19 düzeyindeki enflasyonun Rusya-Ukrayna savaşına rağmen düşebileceğini belirten Özatay, “Üç ay önce ‘rekabetçi kur’ ile kurun artması üzerine kurulu olan sistem, bugün kurun artmaması üzerine kurulu” dedi. 

“KKM liralaşma değil, daha fazla dolarlaşma”

2001 krizi döneminde yaklaşık yüzde 55 olan ve daha sonra yüzde 20’lere inen dolarizasyon oranının, bu dönem yüzde 68 düzeyinde olduğunu belirten Atabay, “Kavramların içi boşaltılıyor. Kur korumalı mevduat (KKM) liraya dayalı bir sistem değil, buna liralaşma demek de doğru değil” diye konuştu. Atabay, ekonomi yönetiminin, faizi düşürerek büyümeyi artırmak istediğini ancak enflasyonu bu noktaya sıçratarak büyümeye verilebilecek en büyük hasarı verdiğini söyledi. 

KKM hesaplarının, finansal sistemde ve ekonomide çarpıklıklar yarattığını söyleyen Özatay, düşük mevduat faizi veren bankaların ve enflasyonun yarısı oranında faizle kredi alanların bu durumdan memnun olduğunu belirtti. Özatay, şöyle devam etti: “Birileri kazanıyorsa birileri de kaybediyor olmalı. Kim kaybediyor? Tasarruf sahibi ve Hazine. KKM’de değilseniz tasarruflarınız enflasyon karşısında eziliyor. KKM’de iseniz, kur enflasyon kadar artarsa Hazine kaybediyor. Türkiye, cari işlemler açığını kapatmak istiyordu ama bu politika tasarrufu cezalandırıp, tüketimi kamçılayarak cari işlemler dengesini daha da bozuyor. Topyekûn ekonomi politikasında değişikliğe ihtiyaç var.”  

“Asgari ücretin reel değeri düştü, artırılmalı”

2022 için yapılan yüzde 50 düzeyindeki zamma rağmen, Mart 2022 asgari ücretinin, Mart 2021 asgari ücretine göre reel olarak yüzde 6,6 düştüğünü belirten Özatay, gelir dağılımının bozulduğunu vurguladı. Sürdürülen ekonomi politikalarına hata demediğini, kasti olarak ekonominin bu noktaya getirildiğini savunan Atabay, “Asgari ücret, enflasyon gözetilerek artırılmalıdır. Maliyetleri artırdığı için asgari ücret enflasyonu besler ama asgari ücretli geçmiş enflasyonu geriden takip ediyor. Enflasyonla mücadele eden bir politika olsaydı, asgari ücretteki artıştan etkilenmezdi” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.