NBA normal sezonunun sona ermesinin ardından, şampiyonluk umutlarıyla sezona başlayan Los Angeles Lakers’ın playoff hatta play-in’lerin dışında kalması çoğu kişi için sürpriz oldu. Yahya Kemal Doğan, Lakers’taki düşüşü yazdı.
Los Angeles Lakers’ta bahar bitti mi?
Miami Heat Doğu Konferansı’nı ilk sırada tamamlarken; Batı Konferansı lideri Phoenix Suns tüm NBA’de de en iyi dereceye sahip takım olarak sezonu noktaladı. Sezonun olumsuz anlamda en büyük sürprizine de Batı Konferansı’nı 11. tamamlayarak play-in vizesi dahi alamayan Lakers imza attı.
Yıllar sonra tarihe dönüp bakıldığında, 2021-2022 normal sezonunun en göze çarpan olaylarından birisi de Los Angeles Lakers’ın çöküşü olacak. Bubble sezonu şampiyonu olan Los Angeles ekibi, geçen sezon da yaşanılan sakatlıklar sonrası hayal kırıklığıyla play-off’ları noktalamıştı. Yazın başında yaptığı takas hamleleri ile bu sezonun en büyük şampiyonluk adaylarından biri olarak giren Los Angeles Lakers, değil play-off, play-in vizesi bile alamadan sezonu tamamladı.
Anthony Davis ve LeBron James’in sık yaşadığı sakatlık sorunları, bununla birlikte yakın arkadaş kontenjanından takımın yıldızlarına uyumlu basketbol anlayışına sahip olmayan Russell Westbrook ve Carmelo Anthony gibi transferler başarısızlığın en büyük nedeni olarak gösterilebilir. Yaz transferleri öncesinde oluşturulan Anthony Davis-LeBron James çekirdeğiyle birlikte kazanılan şampiyonluk, Klutch Sports Group Menajerlik Şirketi ve şirketin sahibi Rich Paul’ün Lakers yönetiminde söz sahibi olmasıyla birlikte gerçekleştiğini de göz ardı etmek mümkün değil. Bu başarısızlıkta takımın koçu Frank Vogel’ın da suçu olduğunu kabul etmekle birlikte esas sorumlularının LeBron James-Rich Paul ve LA Lakers Genel Menajeri Rob Pelinka’nın olduğunu söyleyebiliriz. Yani kadro kurulumunda aktif olarak karar verenler, takımın şampiyonluğu kazanmasında önemli olan bazı faktörleri es geçti. Özellikle Lakers’ın savunma direnci konusunda en kilit isimlerinden Alex Caruso gibi bir oyuncunun takımdan ayrılmasına göz yumulduğunu unutmamak gerek. Lakers gibi sahada rol tanımları üst üste binen oyunculardan kurulu bir yapıda koçluk yapmanın ne kadar zor olduğu su götürmez bir gerçek. Üstelik takımda LeBron gibi sizden daha baskın bir oyuncuya sahipken…
Saha içine baktığımızda da, Anthony Davis- LeBron James ikilisine alan açmakta zorlanan ve takımın yayın gerisinden hücum etme opsiyonlarını sınırlayan Westbrook’un, takıma katılması hücumdaki akıcılığı sekteye uğrattı. Hücumda çakışan roller ve oyun tarzı ile birlikte savunmadaki minimal katkısı ve düşük eforla mücadele etmesi, LeBron ile AD’nin savunma alanında daha fazla enerji harcamasına yol açtı. Yıldızların bu savunmada harcadıkları çaba hücum kısmında da verimlerinin düşmesine sebep oldu. Ayrıca takıma katılan diğer veteran oyuncular Carmelo Anthony, Avery Bradley, Dwight Howard, Wayne Ellington gibi atletizm, tempo, ayak çabukluğu dezavantajı barındırması da artık 37 yaşına gelmiş LeBron’un enerji anlamında da düşmesiyle takımın savunma tarafında ciddi sıkıntılara girmesine yol açtı. Öte yandan takımın savunmasının kilit ismi ve diğer büyük yıldızı Anthony Davis’in bitmek bilmeyen sakatlık sorunları ile sezonu yalnızca 40 maç forma giyerek tamamlayabilmesi de Lakers’ın çöküşünü hızlandıran faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
Tabii bu başarısızlık sadece Lakers hanedanına değil LeBron James’in göz diktiği Michael Jordan’ın sahip olduğu GOAT (tüm zamanların en iyisi) tahtını ele geçirme savaşında da mirasının büyük bir darbe yemesine yol açtı.
Jordan ile kıyaslanırken LeBron’un en önemli artısı onun kusursuza yakın devamlılığı ve neredeyse NBA’de oynadığı 19 sezon boyunca her zaman ligin en iyi oyuncuları arasında kendini göstermesiydi. Öte yandan LeBron’un içinde bulunduğu takımların hep şampiyonluk iddiasıyla play-offlarda mücadele etmesi de öne çıkarılan diğer faktördü. Bu yıl Lakers’ın Batı Konferansı’nı 11. sırada tamamlamasıyla birlikte “Kral”, Cleveland Cavaliers ile NBA’e girdiği ilk iki sezonu ve sakat tamamladığı 2018-2019 Lakers sezonunun ardından kariyerinde dördüncü kez play-offlara katılamama hüsranı yaşadı. Bireysel olarak bu sezon çıktığı 56 karşılaşmada kariyerinin en yüksek ikinci sayı ortalaması olan 30,4 sayı ortalamasını tutturmuş olsa da bu performansı takımını başarıya ulaştırmak için yeterli olmadı.
Bu başarısızlık ve hayal kırıklığı ile dolu iki sezonun ardından koç Frank Vogel’in takımdan ayrılmasına kesin gözüyle bakılırken, Anthony Davis’in de takas edilebilme ihtimaline dair dedikodular ortaya çıkmaya başladı. Ancak görünen o ki Los Angeles ekibinin işleri tekrar yoluna koyup LeBron James’in mirasına bir şampiyonluk daha ekleyebilmeleri için Russell Westbrook ve onun devasa kontratından kurtulması zorunluluk gibi görünüyor. Ayrıca başarı için kadroya eklenebilecek daha genç, takımdaki yıldızların eksiklerini enerjisiyle kapatabilecek rol oyuncuları ve Davis’in de sağlıklı bir sezon geçirmesini sağlamalarından başka bir yol görünmüyor.
Yazan: Yahya Kemal Doğan
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Editör: Doğa Üründül