Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumartesi Anneleri 891. haftalarında gözaltında kaybedilen çocuklar için adalet istedi

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının 192. haftasında koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medyadan açıklamada bulundu. 891. haftanın moderatörlüğünü İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Çocuk Komisyonu üyesi Sevinç Koçak yaptı. Cumartesi Anneleri, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın yıl dönümünde gözaltında kaybedilen çocuklar için adalet istedi.

Cumartesi Anneleri adına 891. haftanın açıklamasını okuyan Koçak, “Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Her yıl olduğu gibi çocuklar için renkli, eğlenceli görünen etkinlikler düzenlenecek. Dünyada çocuklarına bayram armağan eden tek ülke olmakla övünülecek. Hatta kimi çocuklar, birkaç dakikalığına iktidarın makam koltuklarına oturtulacak. Ancak kimse yaşam hakları ellerinden alınan çocuklardan bahsetmeyecek” dedi.

“1992-1997 yılları arasında 27 çocuk gözaltında kaybedildi”

Türkiye’nin de imzacı olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre 18 yaşına kadar her insanın çocuk olduğunı vurgulayan Koçak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yine Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre devletler, çocuğun yaşama ve gelişme hakkını korumakla yükümlüdür. Türkiye’de devlet, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Koruma Kanunu gereğince çocuk haklarını ihlal etmemek ve çocuk haklarının ihlal edilmesini önlemekle yükümlüyken en başta kendisi ihlal etti. Onlarca çocuk gözaltına alındı, işkence gördü ve kaybedildi. İnsan Hakları Derneği’nin tespitine göre 1992-1997 yılları arasında Batman, Bitlis, Bingöl, Cizre, Dargeçit, Dersim, Şırnak, Kulp, Nusaybin, Yüksekova, Silopi, Bismil, Silvan, Kızıltepe, Diyarbakır ve Lice’de 27 çocuk gözaltında kaybedildi.
Dersim Mirik Mezrası’nda ailesiyle birlikte kaybedilen 3 yaşındaki Dilek Serin, Şırnak’ta kaybedilen 12 yaşındaki İlyas Diril, Yüksekova’da kaybedilen 13 yaşındaki Münir Sarıtaş, Lice’de kaybedilen 14 yaşındaki Metin Budak, Kulp’ta kaybedilen 15 yaşındaki Ümit Taş ve gözaltında kaybedilen onlarca çocuğun akıbetinin açıklanması ve adaletin sağlanması talebimiz bugüne kadar karşılıksız bırakıldı.
Kaybedilen çocukların nasıl gözaltına alındığı, nasıl kaybedildikleri tanık ifadelerinde, savcılık iddianamelerinde, mahkeme tutanaklarında, AİHM kararlarında ve TBMM raporunda tüm ayrıntılarıyla yer alıyor. Buna rağmen kamu görevlileri hakkında etkili bir cezai soruşturma yürütülmüyor, çocuklar değil failler korunuyor ve failler cezasızlıkla ödüllendiriliyor. İlgili makamlar, adalet arayışındaki ailelerin ve insan hakları savunucularının tüm başvurularına ‘Bu çocukları biz almadık, bizde yok’ cevabı verdi
.”

“Onlarca çocuğun küçük bedenini kim mezarsız bıraktı?”

Adli ve siyasi makamlara bir kez daha seslenen Koçak, “Bizim iddialarımızı reddediyorsunuz, tanık beyanlarını, AİHM mahkûmiyetlerini dikkate almıyorsunuz, TBMM raporunu gözardı ediyorsunuz. O zaman söyleyin bize; güvenlik güçleri tarafından tanıklar önünde gözaltına alınan ya da Hizbullah tarafından kaçırılan bu çocuklara ne oldu? Güvenlik güçleri ve onların desteklediği gruplar değilse bu çocukları kim kaybetti? Davut Altunkaynak ve Seyhan Doğan’da olduğu gibi onları ölüm kuyularına kim attı? Metin Budak gibi işkence görmüş bedenlerini gizlice kim gömdü? Onlarca çocuğun küçük bedenini kim mezarsız, mekânsız bıraktı? Bütün bu vahşi uygulamaları kim yaptı?” diye konuştu.

“Vazgeçmeyeceğiz”

Cumartesi Anneleri\İnsanları olarak hakikat, adalet ve vicdan adına sormaya devam edeceklerini vurgulayan Koçak, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz hakikat adına, adalet adına, vicdan adına bu soruları sormaya devam edeceğiz. Kaç yıl geçerse geçsin gözaltında kaybedilen çocuklar için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 192 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”

Dilek Serin 3 yaşındaydı
Davut Altunkaynak 12 yaşındaydı
İlyas Diril 12 yaşındaydı
Abdulaziz Gasyak 12 yaşındaydı
Vezir Tarhan 12 yaşındaydı
Seyhan Doğan 13 yaşındaydı
Münir Sarıtaş 13 yaşındaydı
Metin Budak 14 yaşındaydı
Ahmet Dansık 14 yaşındaydı
Nuri Dayan 14 yaşındaydı
Servet İpek 15 yaşındaydı
Çayan Çiçek 15 yaşındaydı
Ümit Taş 15 yaşındaydı
Ahmet Akbaş 15 yaşındaydı
Ahmet Sanır 15 yaşındaydı
Fatih Kaya 15 yaşındaydı
Zeki Diril 16 yaşındaydı
Nedim Akyön 16 yaşındaydı
Faruk Aksan 16 yaşındaydı
Lokman Kaya 16 yaşındaydı
Mahmut Abak 16 yaşındaydı
Mehmet Zeki Akyıldız 16 yaşındaydı
Orhan Yakar 16 yaşındaydı
Yahya Akman 16 yaşındaydı
Sabah Oruç 17 yaşındaydı
Yılmaz Gümüş 17 yaşındaydı
Deham Güney 17 yaşındaydı

23 Nisan vesilesiyle bir kez daha hatırlatıyoruz: Onlar sayı değil çocuktu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.