Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

12 aylık cari açık 24 milyar dolar – Mehmet Şevket Sayılgan: “Sistemdeki beklentiler tam ters yönde karşımıza çıktı, tek çare acı reçete”

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) mart ayına yönelik ödemeler dengesi istatistiklerini yayımladı. Buna göre mart ayında cari işlemler dengesi 2,22 milyar dolar artarak 5,55 milyar dolar açık verdi. Böylece 12 aylık cari işlemler açığı 24,22 milyar dolar oldu. Açıklanan cari açık rakamlarını ve ekonomi modelini Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Şevket Sayılgan ile konuştuk.

Sayılgan, Eylül 2021’de açıklanan ekonomi programıyla beraber amacın cari fazla vermek olduğunu söyledi ve “İhracatın içindeki ithalatın payının ve dolayısıyla cari açıkla büyüme arasındaki ilişkinin koparılması ve buna göre yapılacaklar noktasındaki eksiklikler ve sürecin tamamlanmamış olması bunu nihai olarak yapmamız gerekirken başta yapmış olmamız, sistemdeki beklentileri tam ters yönde karşımıza çıkardı” dedi.

Uygulanması düşünülen politikanın yanlış kurgulandığını ve sürecin bu noktaya geldiğini belirten Sayılgan, artan enerji ve emtia fiyatlarının da Türkiye ekonomisi üzerinde etkili olduğunu ancak bu artışların Türkiye ekonomisinin genel görünümünü değiştirmediğini söyledi.

Sayılgan aynı zamanda önümüzdeki yaz turizmin istenen seviyeye ulaşmaması durumunda cari açığın 50 milyar dolara kadar ulaşabileceğini söyledi ve “Bütün bunlar da dövizin kontrol edilebilirliğini olumsuzlaştırıyor. Çünkü 4 Mayıs’la birlikte Amerika’da başlayan süreç bütün dünyayı etkisi altına aldı ve almaya devam edecek. Bu konuda da Türkiye nasibini çok daha fazla alacaktır” diye konuştu.

KKM’nin Hazine’ye yükü 50 milyar lira

Kur korumalı mevduat (KKM) hesabının dövize belirli bir süre için stabilite kazandırdığını belirten Sayılgan, KKM’nin kesin bir çözüm olmadığını ve sorunu ötelemek olduğunu aktardı. Sayılgan bu süreçte, KKM’nin Hazine için bir maliyet oluşturduğunu da söyledi ve “Varsayımsal olarak bakarsak yıl sonuna kadar kur artışının da etkisini göz önüne alırsak Hazine’ye 50 milyar Türk Lirası (TL) civarı yükü olacak” dedi.

Sayılgan’a göre doların artışıyla beraber KKM benzeri yeni enstrümanların sunulması da kaçınılmaz: “Benim varsayımım doların 16-16,5 olmasıyla birlikte bir cuma akşamı ya da bir pazartesi akşamı bizim enflasyona endeksli kağıtlarla tanıştığımız gün olacak ve dolayısıyla sadece kur korumalı değil, enflasyona endeksli bono, tahvil ya da mevduat çıkartılmasıyla bir müdahale de buradan gelecek. Ama bu müdahalenin doğal olarak etkisi yine bu yükün Hazine’nin üstüne atılmış olması.”

“Yönetebilmenin tek şartı acı reçete”

Sayılgan bütçede çok ciddi anlamda faiz dışı açık oluştuğunu da belirtti ve “Bu önümüzdeki aylarda belki cari açıktan daha fazla konuşulacak. Neden? Çünkü bunun finansmanının tek bir koşulu var. Ya iç borçlanmaya gidilecek ya da hazine para basacak. bu da dolayısıyla bize getireceği tek koşul var. Enflasyonun kronikleşmesi. Zaten yüksek enflasyonun bağımlılık ya da alışkanlığa dönüştüğü an bizim aynı 80’li, 90’lı yıllardaki döneme dönmemiz demek olur ki bunu tekrar, tek haneli enflasyona dönüştürmenin koşulları şu anda ne yazık ki seçimden önce çok mümkün gözükmüyor. Seçim sonrası da bunu yönetebilmenin tek şartı acı reçetenin tekrardan sisteme empoze edilmesi olacak” dedi.

Yüzde 14 faiz anlamsız kaldı

Yüzde 14 olarak uygulanan politika faizinin anlamsız kaldığını da belirten Sayılgan “Kredi faizlerine, mevduat faizlerine ve hazinenin borçlanma faizlerine bakarsak bunlar bu rakamın çok çok üstünde ama nihai olarak baktığın zaman da bunun enflasyon yaratıcı bir etkisi var. Çünkü muhataplar kaynaklarını bu tarz piyasa şartlarında enflasyona karşı korunamadığını gördükçe yaptıkları tek şey var. O da mala ve hizmete daha fazla talepte bulunmak. Bu da enflasyonun tekrardan yukarı yönde hareketine neden oluyor” dedi.

“Konut fiyatlarındaki artış fırsatçılık değil rasyonalite”

Sayılgan, son açıklanan konut kredisi paketlerini de şöyle değerlendirdi: “O gece herkes satıştaki konutlarının fiyatlarını yüzde 10 ila 15 yukarı çekti ve bunu da ilgili kişiler fırsatçılık olarak değerlendirdi. Aslında bu fırsatçılık değil ekonominin bir rasyonalitesi. Ekonomide karar sistemleri, kendi çıkar ve faydalarını maksimize etmek üstüne tercihte bulunur. Bu da bunun bir yansımasıydı. Önemli olan bu ortamı yaratmamak. Bu ortamı yaratıp da bu insanlar neden böyle davranıyor demek çok da anlamlı değil.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.