Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Teniste dünya 1 numarası Iga Swiatek’in sırrı zihninde çalan şarkı

Roland Garros, cumartesi günü (4 Haziran) oynanan müsabakalarla sona erdi. Tek kadınlarda Ash Barty’nin sporu bırakmasının ardından turnuvalara ambargo koyan 21 yaşındaki Polonyalı Iga Swiatek, Fransa Açık Tenis Turnuvası’nda da zafere ulaştı. Hürcan Dönmez, Iga Swiatek’in hikayesini yazdı.

Teniste dünya 1 numarası Iga Swiatek’in sırrı zihninde çalan şarkı

Iga Swiatek, Ash Barty’nin geçen martta tenisi bırakmasıyla dünya 1 numarasına yükseldiğinde orada ne kadar kalabileceği hatta bunu gerçekten hak edip etmediği tartışmaya açıktı. Geldiğimiz noktada ise Swiatek kendisinde çok daha fazlasının olduğunu kanıtladı. 

Swiatek, Roland Garros için Fransa sınırlarına adım attığında tartışmalar burada kazanıp kazanamayacağı değil finalde rakibinin kim olacağı, onu kimin durdurabileceği ve galibiyet serisinin ne kadar sürebileceği üzerine yoğunlaşıyordu. Paris’te tartışmasız favori haline gelmesindeki etken bu turnuvaya gelirken yenilmez gözükerek kazandığı Roma Açık değildi yalnızca. Iga, Roland Garros’a sırasıyla Doha, Indian Wells, Miami, Stutgart ve Roma finallerini kazanarak tam 28 maçlık bir galibiyet serisiyle geldi. 

Swiatek’in yenilmez oyununun sırrını öğrenmek için daha dikkatli izlediğinizde küçük detayların fark yarattığını görüyorsunuz. 1.75 boyundaki Polonyalı, raketinden şaşırtıcı bir hız ve güç üretiyor olsa da kortta çoğu zaman karşı koyulamaz bir fiziksel güç ortaya koymuyor ya da rakipleri onun mucizevi tekniği karşısında savunmasız kalmıyor. Kusursuz vuruşlarla rakibinin gardını düşürdükten sonra doğru anda cezalandırmayı biliyor. Ama belki de bu dominant başarının sırrı saha içinden çok dışındaki küçük detaylarda yatıyor.

Dördüncü tur maçında Zheng karşısında zor duruma düşmüş ve herkes bu peri masalının son bulduğunu düşünmeye başlamışken Iga, işleri kendi lehine tersine çevirmeyi başardı. Maç sonu röportajında bu geri dönüşü açıklarken “Forehandlerimi güçlendirmem gerektiğini düşündüm, belki de çözüm buydu ama zihnimi daha net hale getirmek istedim. Zihnimde bir şarkı çalıyordu işe yaramadığını fark ettiğimde şarkıyı değiştirdim. (Dua Lipa)” derken başarısının sırrını da veriyordu. Swiatek, bu son derece fiziksel spordaki başarısının temellerini zihnini berrak tutmakta buluyor. 

Kadın tenisi Serana Williams’ın 2017 yılında kazandığı son Grand Slam’in ardından eşi görülmemiş bir fetret devrine girdi. O günden bu yana son 21 Grand Slam’i tam 14 farklı ismin kazandığı düşünüldüğünde herhangi bir dominant performansın gelmesi pek mümkün görünmüyor gibiydi. 

Unvan bir süre Naomi Osaka’da kaldı. Osaka’nın iki yılda kazandığı dört Grand Slam turnuvasından sonra yeni kahramanın kim olduğu belirlenmiş gibiydi. Ancak teniste kazanılan başarının yanında getirdiği tek şey kupalar değildi. Kupalarla birlikte gelen ticari anlaşmalar, sponsorluklar ve bir anda arşa çıkan şöhret baş edilmesi zor bir baskıyı da beraberinde getiriyordu. Osaka için de durum ondan önce ve sonra kendisini gösteren genç tenisçilerden farklı olmadı. Bu baskıyla başa çıkmakta zorlanan Osaka kendini bir anda içinden çıkılmaz bir buhranda buldu ve kariyeri beklendiği gibi gitmemeye başladı.

Sofia Kenin, 2020 Avusturalya Açık’ı kazandığında Amerikan tenisi yeni kraliçesini bulduğunu düşünüyordu. Ancak bir sonraki yıl ikinci turda elendiğinde “Baskıyla başa çıkamıyorum” diyerek gözyaşlarına boğuldu. Bu duygusal çöküşün arkasından sakatlıklar da gelmeye başlayınca WTA klasmanında 147. sıraya kadar geriledi. 19 yaşında 2019 ABD Açık’ı kazanan Bianca Andreescu da benzer talihsiz sakatlıklarla uzun süre gözlerden uzak kaldı ve geldiğimiz noktada 72. sırada kendine yer bulabildi. 2021 ABD Açık şampiyonu Raducanu ise o günden bu yana dişe dokunur bir başarı sağlayamadı. Kadın tenisi içinde bulunduğu fetret döneminde kraliçelerine bir gecede taç giydiriyor ve hızla tahtlarından indiriyordu. 

Osaka’nın kısa süreli hakimiyetinin ardından Ash Barty sonunda tahtı devralmış görünüyordu. Pandeminin araya girdiği sezonla birlikte pandemi öncesi ve sonrası üç yıl dünya bir numarasında kalan Ash Barty kendi evinde Avusturalya Açık şampiyonu olduğunda artık bu resmi bir taç giyme töreniydi. Bundan sonra gösterecekleri tenis dünyasının umutla beklediği gelecek senaryolarıyken Ash bu törenin hemen ardından 25 yaşında tenis kortlarına veda etti. 

Iga Swiatek seleflerinin gösterişli taç giyme törenlerine de tahtlarından indirildikleri anlara da tanıklık etmişti. Swiatek’in çıkardığı dersler yalnızca uzaktan izlediği kariyerlerden ibaret değildi. 2020 yılında henüz 19 yaşında büyük bir sürprize imza atarak Fransa Açık turnuvasını kazandığında onun için de benzer bir kariyer öngörülüyordu. Roland Garros zaferinden sonraki aylar pek hayal ettiği gibi geçmedi, zaferden bir yıl sonra unvanını korumak için geldiği turnuvada çeyrek finalde turnuvaya veda ederken tükenmiş görünüyordu. Maçın ardından verdiği röportajda “Gözlerimi kapattığımda sadece tenis kortlarını ve topları görüyorum” diye yakınırken izleyenlerin fikirleri keskinleşti. Yine erken sona eren bir saltanat sahneleniyor gibiydi. 

Ancak beklendiği gibi olmadı. Bu hayal kırıklığı Swiatek’i yıkıma götürmek yerine öğrenme sürecinin en önemli anlarından biri oldu. Iga, 12 ay süren bu performans sporunda zirvede kalabilmek için fiziksel çalışmanın yanında akıl sağlığını güçlü tutması gerektiğini öğrenmişti. 

Bu öğrenme süreci ona bir takım arkadaşı da kazandırdı, Daria Abramowicz. Iga ile tam zamanlı çalışan spor psikoloğu Abramowicz onun başarılarının en önemli mimarlarından biri. İlk Grand Slam şampiyonluğundan sonra fiziksel olarak daha fazla çalışması gerektiği ortadayken bu konuda görev, koçuna düşüyordu. Yağmur gibi gelmeye başlayan sponsorluklar ve iş ortaklıklarıyla menajeri meşgul olurken bir anda değişen bu hayata adapte olmasını sağlamak ve akıl sağlığını güçlü tutmak ise Daria’nın göreviydi. Swiatek’in kortta içinde gördüğümüz davranışlarının tamamında, oyun içi rutinlerinde, sandalye molalarındaki konsantrasyonunda, nefes alışverişlerinde, maç sonu röportajlarında Daria’nın izleri var ve bütün bunlar onun zirvedeki kariyerine çok yardımcı olmuş görünüyor. 

Swiatek beklendiği gibi Fransa Açık finaline çok da zorlanmadan geldi, 28 maçlık bir galibiyet serisiyle geldiği turnuvanın finalinde ilk Grand Slam finalini oynayan genç Coco Gauff’u yenerek kupayı kazanması bir başka rekor anlamına da geliyordu. Iga, Venüs Williams’ın 2000 yılındaki 35 maçlık galibiyet serisi rekoruna ortak oldu. Kırılamaz gözüken bu rekora 22 yılda en fazla yaklaşabilen 2013 yılında Williams kardeşlerin Serena’sı, 34 galibiyet ile rekordan bir adım geride kalmıştı. Fransa Açık finalinde kırılması güç rekoru egale eden Swiatek ise zirvede yalnız kalmaya sadece bir maç uzaklıkta.

Swiatek’in yenilmez görüntüsüyle bu sonsuza kadar sürecek gibi gözükse de galibiyet serisi bir noktada sona erebilir. Wimbledon’da zaferden uzak kalabilir. Ama ne olursa olsun onu izlerken aldığı hazzı, hissettiği mutluluğu biz de hissediyoruz. Onun sırrı zihninde çalan şarkı. Bize de onun kendini müziğin ritmine bırakarak kortta ettiği harika dansı izlemek kalıyor. 

Yazan: Hürcan Dönmez

Editör: Doğa Üründül

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.