Hazine ve Maliye Bakanlığı, dün (9 Haziran) akşam saatlerinde yaptığı açıklama ile “yeni adımlar silsilesini” açıklayacağını duyurdu. Ekonomik enstrümanların açıklanacağı beklenirken, dolar kurunda yaklaşık 0,4 Türk Lirası (TL) bir düşüş yaşansa da açıklamalardan sonra, dolar tekrar eski seviyesine çıktı. Bakanlık, ilk adım olarak “Gelire Endeksli Senetler” ihraç edileceğini duyurdu ancak duyuruda “gelir” kavramına ilişkin bir bilgiye yer verilmedi. Bakanlığın ardından, BDDK, SPK, TCMB peş peşe açıklamalar yaptı. Ekonomistlerin anlamlandıramadığı ve “arka kapıdan faiz artırımı” olarak yorumladığı yeni düzenlemeleri, Doç. Dr. Baki Demirel, eski Hazineci Kerim Rota, eski Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı Bülent Şahinalp, Medyascope için değerlendirdi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın, “açıklama yapacağız” paylaşımından sonra, ilk adım olarak duyurduğu ürün gelire endeksli devlet iç borçlanma senetleri (GES) oldu. 15 Haziran 2022 tarihinden itibaren, tasarrufların Türk Lirası cinsi varlıklarda değerlendirebilmelerinin teşvik edilmesi ve yatırımcı tabanının genişletilmesi amacıyla GES ihracı yapılacağı duyuruldu. Senetlerin hangi gelire endeksli olacağı, vadesi ve kupon ödemelerine dair detayların yer almadığı açıklamanın ardından, pek çok ekonomist, yaşadıkları kafa karışıklığını paylaştı.
Bakanlığın açıklamasını, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) tüketici kredilerinin vadelerini düşürmesi ve kredi kartlarının asgari ödeme tutarlarını artırması, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) Borsa İstanbul’da emtia pazarı kurulması ve altın sertifikası ihracı çalışması, Merkez Bankası’nın zorunlu karşılık oranını artırması kararları izledi. “Dağ fare doğurdu” diye açıklanan yeni kararların, Türkiye ekonomisinin ihtiyaçlarına uygun olup olmadığını ekonomistlere sorduk.
Baki Demirel: “Türkiye’nin borç toleransı sorunu var, tedbirler buna yönelik değil”
Medyascope’a konuşan Yalova Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üörevlisi Doç. Dr. Baki Demirel, açıklanan tedbirlerin ihtiyaca yönelik olmadığını söyledi ve “Faiz artırmak yerine kredi taksitlerini sınırlandırıyorlar, aynı şey. Türkiye için çözüm değil, etkisi olmayacak” dedi. Demirel, Türkiye ekonomisinin pozisyonunu ve ihtiyaçlarını şöyle açıkladı:
“Türkiye’nin bir borç toleransı sorunu var. Nedir bu borç toleransı? Döviz gelirleri, mevcut döviz miktarı, borçları çevirebilmek ve ithalatı karşılayabilmek için yeterli mi ve Türkiye bu dövizi bulabilecek mi? Bu ciddi bir problem çünkü bunu yapamazsak ödemeler dengesi krizine yol açar. Ancak açıklanan tedbirlerin hiçbiri buna yönelik değil. Türkiye için ileriye yönelik, üretim dönüşümü, sermaye birikim modelinde değişiklik, rantlardan çıkıp üretime yönelik ve gerçek anlamda Türkiye’nin dış ticaret kompozisyonunu değiştirici, bu bağlamda da kamu yatırımlarını artırıcı, kamu istihdamını sağlayıcı nihai işveren rolünü üstlenici, gelir yaratıcı, vergi politikasında değişikliğe giden açıklamalar yok.”

“İslamî kesimin, GES’te faiz olmadığına ikna edilmesi gerekiyor”
Demirel, kur korumalı mevduat (KKM) ile yaratılan parasal genişlemenin nasıl alınabileceği ve bu paranın tekrar dolarize olmasının nasıl engelleneceğine yönelik düzenlemeler olduğunu belirtti ve “İslami kesim, faizden kaçınmak için dolar almaya yatkındır. Onun önünü kesmek istiyorlar fakat GES’teki gelir yaratma işinin faiz olmadığına bu kesimi ikna etmeleri gerekiyor” dedi. Bu amaçla çıkarılan GES’in ne vadesinin ne de kaynağının belli olduğunu söyleyen Demirel, “Post-Keynesyen düşünce şunu söylüyor, kredi genişlemesi olmadan büyüme olmaz. Bu kredi genişlemesinin nedeni üretim, yani yatırım talebi. Bu yatırım talebini belirleyen şey efektif talepteki artış, bu da gelirlerdeki artışla olur. Fakat Türkiye’de faizi düşürerek yatırımların artacağı bekleniyor, yatırımların faizle bir ilişkisi yok, gelir beklentisi ile bir ilgisi var, bu da gelir yaratmakla olur” diye konuştu.
Türkiye ekonomisinde gelir yaratılmadığına, düşük faizle kredi genişlemesinin yatırımlara değil, borç çevirmeye yönelik olduğuna dikkat çeken Demirel, “Enflasyon maliyet tarafındaki artışlarla yükselmeye devam etti ve cari açık da arttı. Cari açık genişledikçe Türkiye’nin dövize ihtiyacı da artıyor. Kur yükselişi, enflasyonu da besliyor” dedi. Hane halkına yönelik kredilerin finansal istikrarsızlığa yol açtığını söyleyen Demirel, yatırımcıların, kredi patlamasına bağlı olarak geçici talep artışıyla yatırım yapmayacakları belirtti.
“Ben anlamadım…”
Türkiye’de döviz sorununa bir çözüm olmadığı için CDS primlerinin 800 puanı aştığını hatırlatan Demirel, şöyle devam etti: “Kur arttıkça, kamunun döviz bulma ihtiyacı da artacak. Kamunun bilançosu yüzde 60 dolarize olmuş durumda, kamunun dövizle borçlanması çok yanlış. Kur arttıkça borca faizden çok, kurun yüklediği maliyet oluyor. CDS arttıkça borçlanmanın maliyeti de artıyor, borç bulmak daha da zorlaşıyor.”
Talebi kısmaya yönelik tedbirlerin büyüme isteğini de frenlediğini söyleyen Demirel, “Ben açıkçası çok anlamadım. Anladığım gerekçe bu, ‘talebi kısalım’, tamam da enflasyonun esas sebebi talep değil. ‘Parasal genişleme yarattık, bu genişlemeyi emelim’, tamam da gelir ne, bu senetlerin vadesi ne, o belli değil. Biraz karışık bir durum” diye konuştu.
Kerim Rota: “Enflasyona endeksli bir senet oluştururlarsa bir ilgi olur”
Eski Hazineci ve Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota, bakanlığın bildirisini siyasi bir metin olarak gördüğünü söyledi ve gelire endeksli senet dediğiniz zaman geçmiş yıllarda, belli kamu kuruluşlarının kârlarına ortak olmak şeklinde uygulandığını, yine benzer şekilde olmasını beklediğini belirtti: “Bunun neye endeksli olacağı önemli, enflasyona endeksli bir senet oluştururlarsa bir ilgi olur ama bunun dışında, minimum ve maksimum faizin belirlendiği bir şey olursa çok ilgi göreceğini düşünmüyorum.”
TÜİK’in güvenilirliğinin sorgulandığı günlerde TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarına endeksli senetlere ilginin de sınırlı olacağını söyleyen Rota, “Hazine Bakanlığı ve ekonomi yönetimi, döviz piyasasında son bir hafta on günde olanlardan öyle rahatsız oldu ki, apar topar bir şey açıklamak ihtiyacı hissetmişler, bunu paketten ziyade zaman içinde açıklanacak birkaç ürün olarak görmek lazım” diye konuştu.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

“Mevduat ve kredi faizleri artacak”
Bakanlığın, açıklama yapılacağını duyurmasıyla düşen döviz kuru için ise Rota, şunları söyledi: “KKM gibi bir ürün gelir, ‘döviz çok düşerse şimdiden dövizimizi satmış olalım’ diye biraz döviz satışı olmuştur. Çok büyük bir işlem gerçekleştiğini zannetmiyorum.”
Aralık 2021’den bu yana, Merkez Bankasının kapı arkasından yaptığı döviz satış tutarının 40 milyar dolar olduğunu belirten Rota, art arda açıklanan düzenlemeler ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu arka kapıdan faiz artırımıdır. Bütün bu kararların tek bir özeti var, kredi ve mevduat faizleri Türkiye’de yükselecek. Merkez Bankası politika faizi dört ay içinde yüzde 19’dan yüzde 14’e indirilmişti, kredi faizleri de yüzde 20 civarındaydı. Önümüzdeki iki hafta içerisinde mevduat faizleri yüzde 30’a yaklaşacak, kredi faizleri de yüzde 45-50’leri bulacak. Geldiğimiz nokta maalesef bu, arada 40 milyar doların üzerinde rezerv kaybına uğradık, enflasyonumuz yüzde 73’e geldi.”
“Faizler yükselecek ama hükümet faiz yükselttik demeyecek”
MB’nin yabancı para mevduatlarına zorunlu karşılık uygulamasının en etkili düzenleme olduğunu ancak yüksek enflasyon ortamında, bu kadar büyük bir itibar açığı varken yapılanların işe yaramayacağını söyleyen Rota, şöyle konuştu:
“Buradan önemli bir karşılık ödemek zorunda kalacak bankalar, bu da mevduat ve kredi faizlerini yükseltecek. Bütün adımlar, kredi ve mevduat faizlerini yükseltmeye yönelik ama cumhurbaşkanı faizler yükselmeyecek dediği için bunu kapı arkadan yapıyorlar. Yani, faizler yükselecek ama hükümet faiz yükselttik demeyecek. Tabii bunların etkisi de çok geçici olacak. Döviz piyasası üstünde de çok sınırlı bir etkisi olur, hatta olmaz. Türkiye’nin CDS risk primi de, zaten bu tür kapı arkası yöntemlere devam edilmesi yüzünden 800 puanı geçti.”
Bülent Şahinalp: “Bakanlık, açıklama yapacağının açıklamasını yaptı, beklenti yarattı”
Eski Dış Ticaret Müsteşar Yardımcısı ve Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp, “Bakanlık açıklama yapacağının açıklamasını yaptı, beklenti yarattı. Böyle bir şeyin örneği yok. Kurlarda 40 kuruş düşüş oldu ve geri çıktı. 80 kuruşluk dalgalanmanın kimse hesabını sormayacak mı? Insider trading (içeriden öğrenenlerin ticareti) hukuk dışıdır. Şu an ekonomi bilimine uygun önlem almak yerine, süreci ötelemeye yönelik hareketler yapıyorlar. Hiçbir yaraya merhem olmuyor. Dağ fare doğurdu yorumlarına katılıyorum” dedi.

Bakanlık ve diğer ekonomi kurumlarının açıkladığı düzenlemelere yönelik ise Şahinalp, insanların şeffaflık, netlik görmek istediğini söyledi ve şunları ekledi:
“Açıklama yapıyorsunuz gelire dayalı diye. Hangi gelir, hangi kurum, ne oranda? Vatandaş buna nasıl inansın. Vatandaşın paniği, enflasyona karşı parasının erimesi. Dolara geçişin, dolar ve kur korumalı mevduatın, toplam mevduatın yüzde 72’sine kadar yükselmesinin nedeni bu değil mi? Bunu tedavi olarak sunuyorsunuz ama hiçbir şey belli değil. Kredi hacmini bu kadar kim genişletti? Çelişkili kararlar kamuoyunda kafayı karıştırıyor. 100 bin TL’lik kredinin vadesini 12 aya indirdiler, faiz olmasa bile aylık 8 bin 300 TL geri ödenmesi gerekiyor. Sokakta kaç insan var bunu ödeyebilecek? Bu düzenlemenin amacı nedir? Paralel bir yerde yaşandı herhalde bunlar.”







