Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ekonomik güven endeksi son bir yılın en düşük seviyesinde – “Türkiye enflasyonu yönetemiyor, resesyon beklentisi güçleniyor”

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) haziran ayı ekonomik güven endeksi verisini açıkladı. Buna göre, mayısta 96,7 olan güven endeksi haziranda yüzde 3,3 azalarak 93,6’a düştü. Haziran ayı içinde açıklanan Gelire Endeksli Senet (GES) ve son açıklanan BDDK kararlarının ardından döviz kurları bir miktar düşse de ekonomik güven endeksi son açıklanan veriyle beraber 2021’in Mayıs ayından bu yana en düşük seviyeye geriledi. Doç. Dr. Hakkı Öztürk ve Dr. Mehmet Şevket Sayılgan, Medyascope’a değerlendirdi.

“Makro göstergeler 2018 Haziran’ından itibaren bozuldu”

Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Finans Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakkı Öztürk ekonomik güven endeksindeki bozulmanın 2018’de başladığına dikkat çekerek, “2018 Haziran’ından sonra Türkiye’de çoğu makro ön göstergenin bozulduğunu biliyoruz. 2018 Haziran’ından sonra da ne olduğunu biliyorsunuz zaten. Türkiye’de parlamenter sisteme veda edildi, başkanlık sistemine geçildi. Dolayısıyla ondan sonra Türkiye’de çoğu makro faktörler bozuldu, enflasyon yukarı gitti. Risk primleri 2018 Haziran’ından sonra çok ciddi yükselmeye başladı. Aynı zamanda uluslararası rezervler azalmaya başladı. Yani dolayısıyla aslında baktığımız zaman esas bozulma 2018 Haziran ayından sonra başlıyor” diye konuştu.

“İlk düğme yanlış iliklendi”

İktidarın ekonomi politikalarını eleştiren Öztürk, şunları söyledi: “Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklendi. Yani ne demek bu? Faizi yanlış belirlemişsiniz. Dünyada böyle bir negatif reel faiz yok. Merkez Bankası faizi yüzde 14. Enflasyon da resmi yüzde 73. E, şimdi siz ilk düğmeyi yanlış iliklemişsiniz ve diyorsunuz ki ‘Yanlış iliklediğim düğmeyi ben kesinlikle düzeltmem. Ben bunu doğru ilikledim’ diyorsunuz. Bundan sonra da diğer düğme ve iliklerin yerini değiştirmeye çalışarak, yani nedir bunlar; BDDK düzenlemeleri, KKM, diğer düzenlemeler, gömleği düzeltmeye çalışıyorsunuz. Düzeltebilir misiniz ilk düğmeyi yanlış dedikten sonra, düzeltemezsiniz. Kısaca durum bu.”

“Güven olmayan yerde yatırım olmaz”

Türkiye’de her gün çok fazla regülasyonun (düzenleme) değiştiğini de vurgulayan Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çok büyük bir belirsizlik var. Enflasyon çok yüksek. Her gün regülasyonlar değişiyor. Böyle bir durumda ekonomik güven endeksi de adı üstünde. Güven olmayan yerde yatırım olmaz. Bu böyle devam ettiği takdirde Türkiye’de şu an için uzun vadeli yatırım pek mümkün gözükmüyor.”

BDDK’nın son aldığı kararın çok net bir kambiyo kısıtlaması olduğunu da belirten Öztürk, “Ne diyorsunuz siz firmalara. ‘15 milyon TL üzerinde döviz varlığı tutmayın’ diyorsunuz. Çok net bir şekilde kambiyo kısıtlaması. Dolayısıyla tabii ki böyle bir durumda yurtdışında da olumlu algılanmaz. Zaten olumlu algılansaydı, CDS primleri de düşerdi ama hâlâ 828 baz puan. Çok düşük oynama oldu sadece. Bir düştü ama bugün yükseldi” diye konuştu.

Uygulanan çözümlerin geçici olduğu söyleyen Öztürk “Esas amaç ne burada? Döviz likidite sıkıntısı var. Türkiye çok riskli olduğu için şu an için Türkiye’ye yurtdışından para gelmiyor. Para gelmediği için burada da kur yukarı gidiyor. Talebi önlemek için siz birtakım önlemler alıyorsunuz ama bunlar geçici önlemler” dedi.

Sayılgan: “Türkiye’de resesyon hatta stagflasyon beklentisi güçleniyor”

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Şevket Sayılgan da ekonomideki güvenin bütün tutum ve davranışları belirleyen temel faktör olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu: “Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de resesyon hatta ileri aşaması stagflasyon beklentisi çok ciddi anlamda güçleniyor. Dolayısıyla bu beklenti ileriye dönük algılarda da bozulmayı desteklediği için bu anketin sonucu beklendiği gibi, piyasaları şaşırtmadığı gibi tüketici güven endeksinin düşmesi sonucuyla bizi karşı karşıya getirdi” dedi.

“Gelir dağılımda bozulmalar var”

Birey ve hane halkının alım gücünün giderek daraldığını dile getiren Sayılgan, “Villalar satılıyor, arabalar satılıyor ve evler satılıyor. Peki bu nasıl oluyor da denilebilir? Gelir dağılımı bozukluğu asıl böyle dönemlerde daha çok ortaya çıkar. Bireyin günlük market ihtiyacını karşılayamazken nüfusun yüzde 5’ini, yüzde 10’unu oluşturan kesim ise lüks tüketim imkânlarını daha da çoğaltır” diye konuştu.

Alınan tedbirlerin geçici olduğuna dikkat çeken Sayılgan, “Kurda geri çekilme çok sınırlı kaldı ve hatta bu önümüzdeki ayla birlikte biraz daha yukarı çıkma olasılığı da karşımızda. Çünkü dünya piyasalarında hem euro hem dolar açısından bölge merkez bankalarının faiz artırıyor olması Türkiye’ye de yansıyacaktır” dedi.

“Türkiye enflasyonu yönetemiyor”

Türkiye’nin enflasyonu yönetemediğini vurgulayan Sayılgan, sözlerine şöyle devam etti:

Enflasyonu yönetemememize rağmen bunun risk puanını oluşturan faizleri de düşürmeyle birleştirdiğimizde, döviz kurunun şu anki seviyeleri karşımıza geliyor. Yani biz aslında bugüne kadar alınan kararlarda sebebi değil sonucu ortadan kaldırmak, sonuca müdahale etme çerçevesinde politika oluşturuyoruz. Politikalarda da bütünlük yok. Politikalar birbirini desteklerden çok bir bakıma politikalar birbiriyle çelişir unsurlar da içeriyor. Bu da dolayısıyla, enflasyon düşüşü konusu ekonomide bir türlü ulaşılamayan bir bahara dönüşüyor.”

“Resesyon beklentisi güçleniyor”

Sayılgan, ekonomik güven endeksinin düşüşünün devam etmesi durumunda oluşacak senaryo için ise şu değerlendirmede bulundu:

“Tüketici güveninin düşmesi ve tüketim kararlarının vazgeçilmesi ya da ertelenmesi söz konusuysa doğal olarak bunun üretici tarafına da yansıması olacaktır. Tüketmediği için üretim de azalır, üretim de azalırsa istihdam da azalır. Bu şu anda bizim sadece konumuz değil. Dünya ekonomilerinin de özellikle lider merkez bankalarının faiz artırım kararlarının bu kadar öne çıktığı bir süreç, akabinde bir resesyon beklentisini gittikçe güçlendiriyor. Dolayısıyla Türkiye de bundan fazlasıyla nasibini alıyor zaten.”

“Türkiye’de faiz bir fobiye dönüştü”

Sayılgan’a göre faiz Türkiye’de artık bir fobiye dönüşmüş durumda:

Faiz bir sonuçtur. Neyin sonucudur? Enflasyonun sonucudur. Enflasyonun 73 olduğunu düşünürsek -ki 3 Temmuz ya da 4 Temmuz’da yine enflasyon açıklanacak, altı aylık bir enflasyon ortaya çıkacak- bu dönemdeki enflasyonu göz ardı edip faizi 74-75’lere çıkartmak dediğimiz konu artık uygulanabilir olmaktan çıktı. En azından piyasalara şu beklentiyi versek, Merkez Bankası gerçek araçlarıyla ve her koşulda, her yönde kullanılabilir araçlarıyla piyasaya geri döndü mesajını verebilir hale dönüşse bugün kur seviyelerini çok hızlı geri çekilir. Tabii güven, arka planda uyumlu bir program ve bu konuda kararlı yönetim anlayışına ihtiyaç var. Bunlar bir bütün haline geldiğinde bu görmüş olduğunuz seviyeler çok hızlı şekilde geri çekilir.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.