Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Galatasaray’da değişen yönetimin sil baştan transfer planlaması

Türk futbolunun sistemsiz-düzenli yapısının en net yansımalarını Galatasaray’da Burak Elmas yönetiminden sonra gelen Dursun Özbek’in transferlerinde görüyoruz. Geçen yıl üç yıllık planlama ile yola çıkan sarı-kırmızılılar, başkan ve teknik direktör değişimi ile tüm bu planları çöpe attı. Hasan Hüseyin Alimoğlu, Galatasaray’ın sil baştan dizayn edilen yeni transfer politikasını yazdı.

Galatasaray’da değişen yönetimin sil baştan transfer planlaması

“Devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi…”

Murat Uyurkulak 

Burak Elmas ile Fatih Terim’in el ele vererek kurmaya karar verdikleri ve başlangıç adımlarını attıkları Galatasaray’ın üç yıllık proje takımı, projenin sembol ismi Morutan’ın da kiralanmasıyla adeta çöpe atıldı. Bir zamanlar tüm taraftar, kamuoyu, yönetim ve Terim tarafından övülen, heyecanla beklenen bu proje neydi, neden vazgeçildi ve bugün neden “başarısız” olarak nitelendiriliyor?

Galatasaray’ın Beşiktaş’a kaybettiği şampiyonluğun ardından göreve gelen Burak Elmas, transfer rotasını Mustafa Cengiz yönetiminin uyguladığı politikanın tam aksi yönüne çevirdi. Burak Elmas-Fatih Terim ittifakı, Mustafa Cengiz-Abdurrahim Albayrak yönetiminin daha çok bonservis ödemeden transfer yapıp maaş bütçesini şişiren politikasını (bu tercihte elbette Finansal Fair Play cezası önemli) terk edip, genç ve potansiyelli oyunculara bonservis ödeyerek onlardan para kazanma amacına yönelik bir transfer politikasını tercih etti. Bunun sonucunda Sacha Boey, Nelsson, Berkan Kutlu, Cicaldau ve Morutan gibi isimler kadroya katıldı. Özellikle Olimpiu Morutan’ın takıma katılması taraftarı hayli heyecanlandırdı.

Galatasaray’ın sezon boyunca gösterdiği kötü performans bu isimlerin gözden düşmesine ve projenin taraftardan güvenoyu alamamasına neden oluyordu. Tribünler Berkan’a, Cicaldau’ya homurdanıyor, Boey’in kısa bir zaman içinde gösterdikleriyle yetinmiyor, Morutan’ın performansının sürekliliğini talep ediyordu. Sezon başı herkes (taraftarın çoğu) tarafından kabul edilen heyecanla beklenen sürecin sancısı taraftarı yıpratır olmuştu. Takımın başında belki de bu projeyi en çok anlatabilecek, kendisine en çok sabır gösterilecek ve sabır isteyebilecek, kredisi sonsuz Fatih Terim olsa da taraftar belki de her zaman yediği yemekten istiyordu. Kaçınılmaz olan yaşanıp Fatih Terim ile yollar ayrıldıktan sonra yaşanan ilk transfer döneminde ise Eric Pulgar ve 37’lik Gomis’in transferi aslında projenin iflasının projenin sahibi Elmas tarafından duyurulmasından başka bir şey değildi.  

Bu noktada belki de suçlanacak en son paydaş taraftardı. Kendi imzanızla başlattığınız üç yıllık bir projeyi taraftar homurdanmasına veya takımın ligdeki durumuna göre değiştiremezsiniz. Projenin belki yönünü çevirebilir belki bazı yerlerinde düzeltmeler yapabilirsiniz ancak rotanız devre arası eski golcünüz Gomis’e koşacak kadar sapmamalı. 

Sezon bitip Elmas yönetimi yerine Dursun Özbek yönetimi gelince eski yemekler yeniden ocağa konur oldu. Sözleşmesinde maç opsiyonlu transferler, yıldızlara dökülen 6, 7, 8 milyon eurolar ve kariyer sonu sözleşmeleri. Paranın belli kaynağını 4.5 milyon euroya alınan Marcao’nun 12’ye satılışından geldiğini de düşünürsek işin ironisi daha da ortaya çıkıyor. Marcao’dan gelen 12 milyon euronun 1 milyonu bile Galatasaray’ın gelecekte satıp da para kazanabileceği bir oyuncuya ayrılmadı maalesef. Mertens de diğer alınan yıldızlar da üzerinden para kazanılabilecek oyuncular değil maalesef. Olağandışı bir durum olur da, Galatasaray aldıklarından birini satarsa bu yazdıklarımın boşa çıkacağı fikrinde de değilim çünkü transfer bir amaçla yapılır. Marcao’yu alırken Galatasaray daha sonra bu futbolcuyu satabileceğini ve kâr edebileceğini mutlaka düşünüyordu. Peki şimdi alınan isimlerden hangisini Galatasaray geliştirip Avrupa’ya satmayı düşünüyor? 

Yıkıp yenisini yapmak düzeltmekten evla sayılmıştır her zaman bu ülkede hatta şarkta. Galatasaray’ın geçen sezon kendisini UEFA Avrupa Ligi’nde gruplarda lider çıkaran kadrosunu düzelterek ve potansiyeli olan isimlerin kendisini göstereceği bir düzen ortaya kurarak bir kadro mühendisliği yapmak imkansız mıydı, hayal miydi yoksa şimdiki politikadan daha mı az zararlıydı? Geçen sezon milyonlar harcanarak alınan oyuncular bir sezonun sonunda böyle çöpe mi atılmalıydı? 

Belki Galatasaray bu sezon şampiyon olacak, belki ligde çok başarılı olacak ancak ekonomik olarak bu kadar kötü giden bir tabloda bunlar neyi ne kadar kurtaracak pek emin değilim. Şu futbol ikliminde burada parlattığın oyuncuların satışından kazanılan parayı tekrar parlatacağın oyunculara harcamak dipten biraz olsun kurtulmak için tek çare. Yüksek bonservisler ile alınan oyunculara verilen kariyer sonu sözleşmeleri ve kazanılan şampiyonluklar maalesef “suni başarılar” yaratmanın ötesine geçemiyor.

Yazan: Hasan Hüseyin Alimoğlu

Editör: Doğa Üründül

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.